Soğuk Savaş döneminde izole edilen Rusya, Ukrayna’da başlattığı savaşla yeniden aynı kaderi yaşıyor. Soğuk Savaş’tan bu yana önemli bir emtia ihracatçısı haline gelen ülke, Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlarla küresel ekonomiden izole ediliyor.
- Japonya Rusya’ya yaptırım paketini genişletti
- Avustralya hükümeti Putin ile bağlantılı 2 oligarkı yaptırım listesine aldı
Enerji, metal ve tarım ürünleri ihracatında önemli bir paya sahip olan Rusya’nın küresel ekonomiden dışlanması fiyatların da yukarı çıkmasına neden oluyor
Ülkeye uluslararası pazarların kapısını Gorbaçov açmıştı
Sovyetler Birliği döneminde uluslararası ticarette önemli bir konumda bulunmayan ülkenin, 1985’te çoğunlukla Doğu Avrupa ile olan ticareti GSYH’sinin sadece yüzde 4’ünü oluşturuyordu. Söz konusu yılda küresel ticaretin ABD’nin GSYH’sindeki payı ise yaklaşık yüzde 17 seviyesinde idi. Kötü yönetim ile birlikte hasat durumu Sovyetler Birliği’ni 1970’lerin ve 80’lerin büyük bölümünde tahıl ithal etmeye yöneltti.
Sovyet lideri olarak Mihail Gorbaçov’un 1985 yılında ortaya çıkışı ülkeye uluslararası pazarların kapısını açtı.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre, Sovyetler Birliği 1991’de dağıldıktan sonra Rusya dünyanın en büyük 25 ticaret ülkesi arasına girerek küresel ihracatın yaklaşık yüzde 1’ini oluşturur hale geldi. Daha sonra bu pay yaklaşık yüzde 3’e ulaştı.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2014’te Kırım’ı ilhak etmesinden sonra ülkenin küresel ticareti de darbe aldı.
Rusya, 2016’da en çok buğday ihraç eden ülke haline geldi
Rusya’nın en büyük ihracat destinasyonları arasında ilk başta ağırlıklı olarak petrol ve gaz satın alan Almanya, ABD ve İtalya yer aldı.
Ekonomik Karmaşıklık Gözlemevi (Observatory of Economic Complexity) verilerine göre, 2002 yılına kadar ülke dış pazarlar için anlamlı bir buğday tedarikçisi haline geldi ve küresel ihracatın neredeyse yüzde 6’sını oluşturdu.
Tarım, ABD’nin ekonomik üretiminin daha küçük bir parçası haline geldiğinde, Rusya devreye girdi. ABD, 1995’te uluslararası gübre pazarının yüzde 17’sini elinde bulunduruyordu. Rusya yaklaşık yüzde 10’luk bölümünü tedarik ediyordu. Rusya 8 yıl sonra liderliği ele geçirirken, 2016’da en çok buğday ihraç eden ülke haline geldi.
Dünya Bankası verilerine göre, 2020’ye kadar küresel ticaret Rusya’nın GSYH’sinin yüzde 46’sını oluşturdu. Ülkenin ihracat gelirinin yarısından fazlası petrol ve gazdan sağlanırken, metallerin Rusya’nın ihracatındaki payı yüzde 11, kimyasalların yaklaşık yüzde 8 ve gıda ürünlerinin yüzde 7 oldu.
Rusya, Ukrayna savaşıyla küresel ticarette yeni bir darbe aldı
Ukrayna’da başlattığı savaşın ardından Rusya’nın maruz kaldığı yaptırımlarla ülke ticareti yeni bir darbe daha aldı.
ABD ve İngiltere gibi ülkeler Rus petrolünü almaya son vereceklerini duyururken, şirketler ve ülkeler kısıtlama ve ödeme zorlukları nedeniyle Rus mallarından kaçınmaya başladı.
Öte yandan Putin, Batılı ülkelere misilleme olarak bazı ürünlerin ihracatına kısıtlamalar getirdi. Kremlin, geçen hafta belirli tarım, otomotiv ve tıbbi ürünlerin ihracatını yıl sonuna kadar yasaklayacağını duyurmuştu.
Rusya’nın enerji, tarım emtiaları ve metallerin üretiminde önde gelen ülke olmasından dolayı devam eden savaş ve her geçen gün artan yaptırımlar Kovid-19 salgınıyla başlayan emtia fiyatlarında yükselişin sürmesine neden oldu.
– Rusya’nın küresel pazarlarının en az yüzde 35’ini oluşturan ülkeler henüz yaptırım uygulamadı
Rusya’nın hâlihazırda en büyük ihracat hedefi olan Çin gibi istekli müşterileri bulunurken, Hindistan’ın da ülkenin petrolünü ve diğer mallarını indirimli olarak satın alabileceği belirtiliyor.
Ayrıca, Rusya’nın küresel pazarlarının en az yüzde 35’ini oluşturan ülkelerin henüz yaptırım uygulamadığı veya ekonomik ilişkileri kesmediği dikkati çekiyor. Buna rağmen, bu ülkelerin bazılarının Karadeniz’den mal taşımakta zorlandığı görülüyor.
Batılı ülkelerin Rusya’yı küresel ekonomi dışına yönelik çalışmaları da gazdan nikel ve gübreye kadar her şeyden alternatif tedarikler için küresel bir mücadeleyi de artırıyor.
Diğer emtia üreticileri de fiyatlardaki artıştan yararlanmaya başlıyor. Oxford Economics’in raporu, gelişmekte olan piyasaların 3’te 1’inden fazlasının bu yılın başından bu yana ihracat fiyatlarındaki yüzde 20’lik bir artıştan yararlandığını ortaya koyuyor.
“Batının eylemleri Rusya’nın mali çöküşünün çok ötesine geçecek”
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) Başkanı Adam S. Posen, Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar sonucu rublenin değerinin düştüğünü, ülke ekonomisindeki sıkıntıların arttığı ve hükümetin temerrüde düşmeye yakınlaştığını belirtti.
Rusya’nın kritik bileşenlerden yoksun kalacağı için savunma ve tüketici ihtiyaçlarını üretmekte zorluk çekeceğine işaret eden Posen, “Demokratik dünyanın Moskova’nın saldırganlığına ve savaş suçlarına tepkisi hem etik hem de ulusal güvenlik gerekçesiyle doğru. Bu, ekonomik verimlilikten daha önemli. Ancak bu eylemlerin, Rusya’nın mali çöküşünün çok ötesine geçecek olumsuz ekonomik sonuçları var.” değerlendirmesinde bulundu.
Posen, son 20 yılda küreselleşmeyi aşındıran eğilimler olduğunu kaydederek, “Rus işgali ve bunun sonucunda ortaya çıkan yaptırımlar bu aşınmayı daha da kötüleştirecek.” ifadesini kullandı.
Küreselleşmenin aşınmasını hızlandıracak
Yaptırımların Rus ekonomisine verdiği zarar ve Rusya’nın doğalgaz ve petrole erişimi kesmesi halinde Orta Avrupa’ya ciddi maliyetler getirmesinin hükümetlerin kendi kendilerine yetmelerine ve ekonomik bağlantılarını koparmalarına neden olabileceğini aktaran Pose, Rusya’nın keskin ekonomik daralmasının devletlerin kırılganlıklarını en aza indirmeye çalışmalarına rağmen karşılıklı ekonomik bağımlılık olmadan gelişmelerinin ne kadar zor olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Posen, bunun birçok hükümeti köşelerine çekilmeye ve küresel ekonomiden çekilerek kendilerini korumaya çalışmaktan alıkoymayacağını kaydetti.
Savaş ve yaptırımların küresel ekonomide muazzam finansal değişikliklere yol açmayacağını belirten Posen, sürmekte olan küreselleşmenin aşınmasını hızlandıracağını, geniş etkileri olacak bir süreç olduğunu aktardı.
Posen, “Dünya için ekonomik sonuçlar çok büyük olacak ve politika yapıcıların bunları fark etmesi ve mümkün olduğunca dengelemesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Korku ve milliyetçilik güvenli yatırım yapma arzusunu artıracak
Dünyanın daha az ekonomik bağlantılık ile daha düşük trend büyümesi ve daha az inovasyon göreceğini vurgulayan Posen, küreselleşmenin aşınmasının teknoloji için olumsuz sonuçlar doğuracağını kaydetti.
Posen, “Korku ve milliyetçilik, muhtemelen insanların evde, hükümette veya kamu destekli menkul kıymetlerde güvenli yatırımlar yapma arzusunu artıracaktır.” ifadesini kullandı.
Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların daha yoksul devletlerin vatandaşlarına zarar verdiğine dikkati çeken Posen, düşük gelirli ülkelerin, yardımları ve doğrudan yabancı yatırımları nereden alacaklarına karar verirken taraf seçmek zorunda kalırlarsa özel sektörlerinin fırsatlarının daralacağını aktardı.