Çimen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Tayvan’a bakır, mermer, laminant parke, yonga levha, tekstil ürünleri, gıda ürünleri, otomotiv parçaları ve demir-çelik ürünleri gibi çeşitli mallar ihraç ettiğini, Tayvan’ın ise Türkiye’ye elektronik komponent, CNC takım tezgahı, özel makineler, kimyasal madde ve plastik ürün sattığını söyledi.
Tayvan’ın uluslararası diplomatik statüsü nedeniyle tanınmadığına işaret eden Çimen, “Tayvan, Asya Pasifik bölgesinin en önemli ekonomik aktörlerinden biri olarak yerini koruyor. Diplomatik açıdan tanımamakla ticari ilişkilerin kesilmesi söz konusu değildir. Mevcut konjonktürde Tayvan, Birleşmiş Milletler ve uluslararası organizasyonlara üye olmadığı ve herhangi bir uluslararası antlaşmaya da taraf olmamasına rağmen Çin dahil tüm dünyayla sürekli artan bir ticari faaliyet içinde.” diye konuştu.
Tayvan’da kişi başına düşen milli gelirin 32 bin 340 dolar seviyesinde olduğuna ve alım gücü açısından çok gelişmiş ülkeler arasında yer aldığına dikkati çeken Çimen, “Tayvan, Asya Pasifik’e açılan bir pencere ve Tayvan’ın Asya Pasifik bölgesindeki bir oyuncu olarak jeopolitik konumu, Türk firmalarının Doğu Asya pazarlarına giriş yapma girişiminde bulunmaları için bir kapı olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Tayvan, teknolojinin başkenti konumundadır.” diyen Çimen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tayvan, dünyaca ünlü Foxconn, Pegatron,TSMC, UMC, ASUS, ACER, MSI, GIGABYTE, HTC gibi teknoloji firmalarına ev sahipliği yaptığından dünyanın geri kalanı için çip ve yarı iletken elektronik komponentlerin tedariki açısından stratejik öneme sahip. Ayrıca Nvidia ve Amd gibi yapay zeka çipleri geliştiren dünyanın en büyük firmalarının CEO ve yöneticileri de Tayvanlıdır.”
“Çip savaşları, ülkelerin milli güvenliklerini tehdit edebilir”
Çip savaşlarının ülkeler arasındaki rekabetin teknoloji ve yarı iletken üretiminde yoğunlaşması anlamına geldiğini belirten Çimen, bu durumun ticaret savaşlarını içerebileceğini söyledi.
Çimen, su savaşları gibi geleneksel kaynak savaşlarına kıyasla çip savaşlarının karmaşık ve teknolojik bir boyuta sahip olduğunu belirtti.
Yarı iletkenlerin, modern savunma sistemleri ve altyapıların temel bileşenleri olduğuna işaret eden Çimen, “Çip savaşları, ülkelerin milli güvenliklerini tehdit edebilir. Çip üretiminde önde gelen ülkeler arasındaki rekabet, mevcut jeopolitik gerilimleri daha da tırmandırıyor. Özellikle ABD ve Çin arasındaki teknoloji savaşı, Asya’daki diğer ülkeleri ve Avrupa’yı da içine alarak daha geniş çaplı bir çatışmaya dönüşebilir. Bu gerilimler, ticaret savaşlarına, siber saldırılara ve hatta askeri çatışmalara yol açabilir.” dedi.
Çip üretiminin, global bir tedarik zinciri gerektirdiğini ve bu zincirin herhangi bir halkasında meydana gelen sorunların tüm dünyayı etkileyebileceğini ifade eden Çimen, çip savaşlarının bu tedarik zincirinin kırılmasına veya kesintiye uğramasına yol açabileceğini söyledi.
“Türkiye’nin de bu stratejik alana yatırım yapması gerekiyor”
Çimen, çip kıtlığının, otomotivden tüketici elektroniğine kadar birçok sektörü olumsuz etkileyeceğini belirterek şunları kaydetti:
“Bu durum, ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir, işsizliği artırabilir ve genel olarak ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir. Çip savaşları, küresel ekonomi, teknoloji, milli güvenlik ve jeopolitik dengeler üzerinde derin etkiler yaratabilir. Türkiye’nin de özellikle savunma sanayi ve tüketici elektroniği gibi alanlarda gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesi için bu stratejik alana yatırım yapması gerekiyor.
Olası bir savaş veya ambargo durumunda olağanüstü gelişmiş teknoloji şirketlerimizin transistörlü radyo dahi yapamayacağı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Tayvan’ın ileri teknolojiyle karakterize edilen sağlam bir ekonomiye, Asya’da stratejik bir konuma, dinamik bir iş ortamına ve önemli fırsatlara sahip bir ülkeyi temsil ettiğini söyleyebilirim. Tayvan ile etkileşime geçmek, yenilikçi işbirliklerine, teknolojik gelişmelere ve yeni pazarlara erişime kapı açabilir. Çip üretimi noktasında stratejik anlaşmalar ve yatırımlar yapılabilir.”