TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Türkiye’de 23 milyon çocuktan 270 bine yakınının yetim, 82 bine yakınının da öksüz olduğunu belirterek, “Ayrıca 5 bine yakın çocuğumuz da hem öksüz hem yetimdir. Çocuklarımızın ruhen ve bedenen sağlıklı insanlar olarak yetişmelerini sağlamak hepimizin, başta devlet olmak üzere toplumumuzun ve birlikte bir organizasyon, iş birliği içerisinde bunu yerine getirmemizin bir sorumluluk, bir görev olduğunu ifade etmek isterim.” dedi.
Şentop, Yetim Vakfı, İstanbul Üniversitesi ve Bağcılar Belediyesi işbirliğiyle “Dünya Çocuk Hakları Günü” kapsamında düzenlenen “Yetim ve Kimsesiz Çocuklar Sempozyumu”nun açılışında konuştu.
Arapça bir kelime olan yetimin sözlükte “yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamına geldiğini aktaran Şentop, üzücü içeriği itibarıyla üzüntü verici anlamlar içeren kavramlara İslam’da güzel anlamlar verildiğini dile getirdi.
Yetim kelimesinin anlamı olan yalnız olmanın kötü değil, kıymet kazandıran bir şey olduğunu ifade eden Şentop, “Bu bakımdan mesela tek başına benzeri bulunmayan sedef içinden çıkan bir inci için dürr-i yetim deniliyor. Yani çok özel bir inci tanesi. Yine böyle berceste mısralar veya beyitler vardır ama bazen tek bir beyitten ibaret şiirler vardır. Bunlara da beyt-i yetim ismi veriliyor.” bilgisini paylaştı.
TBMM Başkanı Şentop, Hazreti Peygamber’in de yetim olduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:
“Yetimlik bizatihi kötü bir şey değildir. Tam tersine işte Peygamber Efendimizin şahsında görüldüğü üzere yetimlik bazen de insanı özel hale getiren bir süreç için lüzumlu bir husustur. Peygamber Efendimizin hayatında bir baba yok. Çünkü onun özel olarak yetişmesi, herhangi bir tesir etki altında kalmadan yetişmesi murat edilmiştir. Bu bakımdan bu kelimenin güzel bir kelime olduğunu, bilhassa Peygamber Efendimizin yetim olması hasebiyle de daha da güzelleşen bir kelime olduğunu ifade etmek lazım.”
“Kur’an, 22 ayette yetimlerle ilgili büyük bir hassasiyeti önermiştir”
Şentop, toplumlar sağlam temelleri olan ahlaki ilkeler ve onlara dayanan kurumsal yapılarla organize edilmemişse bunun ilk yansımalarının yaşlılar, fakirler, kadınlar ve yetimler gibi zayıf toplum kesimleri üzerindeki uygulamalarda ortaya çıktığını, sadece güçten, müeyyideden, zor kullanımından anlayan, insani ve vicdani değerleri zayıflamış ya da körelmiş kişiler veya toplulukların maddi ve fiziki bakımdan zayıf toplum kesimlerine haksız davranışlar, zulümler sergilemeye başladığını anlattı.
İnsanlık tarihinin kötü model olarak soyut bir örneğe dönüştüğü Cahiliye Dönemi’nin bu bakımdan önemli olduğuna, bu dönemde yaşlılar, kadınlar ve yetimlerin kötü uygulamalara maruz kaldıklarına işaret eden Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sebeple Kur’an, 22 ayette yetimlerle ilgili meselelere farklı bağlamlarda, farklı açılardan değinmiş ve yetimlerle ilgili büyük bir hassasiyeti önermiştir bize, insanlara. Allah’a iman ve ibadetle beraber yetimlere iyi davranmanın anılması, yine yetimlerin itilip kakılması ve onlara karşı ilgisiz davranılmasının kınanması, müminlerin yetimleri doyurmaya, onları mali yönden desteklemeye teşvik edilmesi, yine Medine döneminde devlet gelirlerinden hazineden ganimet ve fey için yetimlere bir hak ayrılması, ayrı bir kalem tahsis edilmesi, yetimlerin mallarının en güzel şekilde korunması, büyüdüklerinde mallarının geciktirilmeden kendilerine teslim edilmesi çok temel esaslar olarak Kur’an’da vurgulu bir şekilde ifade edilmektedir.”
“Yetim ve kimsesiz çocukların sosyal devlet anlayışıyla ebeveyn sorumluluğunun üstlenilmesi mühimdir”
Mustafa Şentop, anne ve babanın yerini tutmasa da en yakından başlamak üzere dünya üzerindeki bütün yetimlerle ilgilenmeye çalışmanın herkesin vazifesi olduğunu belirtti.
Göçler, savaşlar ya da doğal ölümler sonucu ebeveynlerini kaybeden çocukların, toplumun ortak evladı olduğunu söyleyen Şentop, ancak yine bu bilinçle hukuki koruma ve uluslararası sözleşmelerin de elzem olduğunu ifade etti.
Köylerden başlamak üzere, kırsalda ya da modern şehir hayatında çocukların korunması ve sömürülmemesi için bütün çocukların haklarının olduğunu, maddi-manevi istismar edilemeyeceklerini belirten Şentop, “Özellikle komşuluk, mahalle kültürünün gittikçe azaldığı modern dünyada ve devasa şehirlerde, gelecek dünyanın sahibi olacak çocuklarımızı yetiştirirken yetim ve kimsesiz, dezavantajlı çocukların profesyonel bir sistem içinde, kurumsallaşmış yapılar içinde hemen taranması, sosyal devlet anlayışıyla ebeveyn sorumluluğunun üstlenilmesi mühimdir. Bu ahlaki ilkelerin, temel esasların kurumsallaşması ve yaygınlaşması çok önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Savaş sebebiyle yaşadıkları yeri terk eden çocuklar da yetim ve kimsesizlerin mahrumiyetini yaşıyor”
Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından geçen yılın sonunda hazırlanan rapora göre, dünyada 150 milyon çocuğun yetim olduğunu, bunlara her gün 10 bin çocuğun katıldığını vurgulayan Şentop, şunları paylaştı:
“Çocukların tek sorunu, yetim ve kimsesiz kalmak değildir. Aynı zamanda savaşlar, çatışmalar sebebiyle yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan ailelerin çocukları da yetim ve kimsesiz çocukların mahrumiyetini yaşamaktadır. Geçen yıl 82 milyon insan yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalmıştır dünya üzerinde. Bu insanların 35 milyonu çocuklardı ve onlar da ya sokaklarda ya kamplarda yaşamak zorunda kaldılar. Bu çocuklarımızın karşılaştığı onlarca tehlike bulunmaktadır. Uyuşturucu satıcılarından kadın tacirlerine, organ mafyasına, terör örgütleri gibi suç yapılarına, kendilerini koruma imkanı olmayan bu çocukları istismar edecekleri, kendi amaçlarına hizmet ettirecekleri araç olarak görmektedirler. Bu örgütler tarafından her yıl 3 milyona yakın çocuk kaçırılarak uyuşturucu ticaretinde kullanılmaktadır. Fuhuş yapmaya zorlanmakta veya organ mafyasının elinde çeşitli organları alınarak ölüme terk edilmektedir.”
TBMM Başkanı Şentop, bütün bunlarla birlikte ailesi olup da yoksulluktan kaynaklı sorunlar yaşayan milyonlarca çocuk da bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Günümüzde insanlığın en önemli sorunu, adil bir paylaşımın olmamasıdır. Yetersiz beslenme, açlık sorunu yaşayan 1 milyar nüfusun 400 milyonunu çocuklar teşkil etmektedir. Her 5 çocuktan 1’i savaş ve çatışmalar sebebiyle mağdur olmaktadır. Bu arada Çin’in, Doğu Türkistan bölgesinde 2 milyondan fazla çocuğun, kültürel asimilasyona tabi tutulmak için ailelerinden alınıp kamplarda bulundurulduklarını da unutmamamız gerekir. Bu sorunları sosyal öksüzlük, yetimlik olarak değerlendirebiliriz. İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılardan en fazla şüphesiz ki çocuklar etkilenmektedir. Nitekim son 10 yılda 12 binden fazla çocuk İsrail askerlerinin silahlarından çıkan kurşunla yaralanmış, 980 çocuk da hayatını kaybetmiştir.”
“Çocukların temel haklarla gelişimlerinin sağlanması, daha sağlıklı aileler ve toplumlar oluşturacaktır”
Afganistan’da ve Yemen’de 20 milyona yakın çocuğun sağlıklı beslenme yardımına ihtiyaç duyduğunu dile getiren Şentop, Suriye’de yaşanan terör saldırıları ve iç savaş sebebiyle de 1 milyondan fazla çocuğun yetim kaldığını anımsattı.
Şentop, “Ülkemizde 23 milyon çocuğumuzdan 270 bine yakını yetim, 82 bine yakını da öksüzdür. Ayrıca 5 bine yakın çocuğumuz da hem öksüz hem yetimdir. Çocuklarımızın ruhen ve bedenen sağlıklı insanlar olarak yetişmelerini sağlamak, hepimizin, başta devlet olmak üzere toplumumuzun ve birlikte bir organizasyon, işbirliği içerisinde bunu yerine getirmemizin bir sorumluluk, bir görev olduğunu ifade etmek isterim. Hiçbir karşılık beklemeden üstlenilen bu sorumluluklar son derecede de değerlidir.” diye konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, bütün dünyada çocukların, yaşama, gelişme, korunma, katılım haklarına hiçbir ayrım gözetmeksizin sahip olması gerektiğinin altını çizerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Çocukların bu temel haklarla gelişimlerinin sağlanması, daha sağlıklı aileler, daha güçlü ve sağlıklı toplumlar oluşturacaktır. Çocuk hakları eğitimi, şiddet, ihmal ve istismardan korunmalarında çocuklarımıza çok önemli bir bariyer teşkil edecektir. Toplumun en savunmasız kesimi olan çocuklarımız bizlere emanet. Ancak ‘Çocuk için değil, çocuk ile birlikte’ ilkesiyle çocuğun hayata azami katılımını esas almak gerekir. Özellikle yetim ve kimsesiz çocuklarımızın temel ihtiyaçlarını karşılarken, onların kişilik haklarını ihmal etmeden, hassas kalplerini incitmeden yol almak dikkat etmemiz gereken en önemli husustur. Yetimler bizim kendileriyle bereketlendiğimiz şifa kaynaklarımızdır.”
Konuşmasının ardından Şentop’a, Yetim Vakfı Başkanı Murat Yılmaz tarafından, dünyanın farklı coğrafyalarından yetim çocukların yaptığı resimlerden biri takdim edildi. Şentop, resim sergisini de gezerek, eserleri inceledi.