Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, Başbakan Hişam el-Meşişi’nin gerçekleştirdiği kabine revizyonuna itiraz etmesi ve meclisin güvenoyu verdiği bakanları yemin törenine çağırmaması, Kuzey Afrika’nın yeşeren demokrasisinde yeni bir krizi tetikledi.
Arap Baharı’nın doğum yeri Tunus, devrim sonrasında kişisel hak, özgürlükler, demokratikleşme alanında birçok başarıya imza attı. Ancak hayata geçirdiği reformlarla yönetimde çok sesliliği başarmasına rağmen ülke devrimden bugüne 10 yıl içinde birçok toplumsal ve siyasi krizin eşiğinde dolaştı.
Tunus siyaset sahnesinde son gerilim uzun süredir basında aralarının açık olduğu konuşulan Cumhurbaşkanı Said ve Başbakan Meşişi arasında patlak verdi.
Cumhurbaşkanı ve hükümetin konumu
Devletin zirvesindeki krize gelmeden Tunus’ta Cumhurbaşkanı ve hükümetin konumunu hatırlatmakta yarar var.
Anayasa hukukçusu Kays Said, 2019 sonunda partilerden bağımsız biçimde yürüttüğü sıra dışı seçim kampanyasının ardından yoğun halk desteğiyle yüzde 70’ten fazla oy olarak Kartaca Sarayı’na çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki bu kesin sonuca rağmen, genel seçimlerde 217 sandalyeli mecliste 31 ayrı parti ve bağımsız adayın yer aldığı çok parçalı bir yapı oluştu.
Genel seçimleri birinci sırada tamamlayan Nahda Hareketi’nin 52 milletvekiliyle hükümeti kurma çabası başarısız oldu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Said, eski Maliye Bakanı İlyas Fahfah’ı görevlendirdi. Ancak Fahfah’ın kurduğu hükümet, gerek koalisyon içindeki çatlaklar gerekse Fahfah hakkındaki çıkar çatışması suçlamaları nedeniyle ancak 6 ay görevde kalabildi.
Cumhurbaşkanı Said, 26 Temmuz 2020’de Fahfah hükümetinde İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Hişam el-Meşişi’yi siyasi partilerden gelen itirazlara rağmen hükümeti kurmakla görevlendirdi. Meşişi hükümeti 2 Eylül’de başta Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi gibi partilerin desteğiyle parlamentodan güvenoyu aldı.
Ancak bu dönemde, Cumhurbaşkanı Said ve Meşişi’nin arasının açıldığı yönündeki kulis bilgileri basına yansıdı.
Meşişi kabinede revizyona gitti Cumhurbaşkanı itiraz etti
Tunus ocak ayında devrimin 10. yılına, sokağa çıkma kısıtlamaları ve diğer ekonomik koşulların protesto edildiği gösteriler ve şiddet olaylarının gölgesinde girdi. Başbakan Hişam el-Meşişi, bu protestoların gölgesinde, 16 Ocak’ta kabinedeki 25 bakandan 11’inde değişikliğe gittiğini açıkladı.
Meclisteki güven oylamasından bir gün önce, 26 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Said, katıldığı Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından kabine değişikliğini sert biçimde eleştirdi.
Kabine revizyonuna ilişkin kendine bilgi verilmediğini dile getiren Kays Said, “değişikliğin anayasaya aykırı olduğunu, yeni bazı bakanların çıkar ilişkileri bulunduğunu” savundu.
Meşişi’nin yeni kabinesi 27 Ocak’ta Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi ve diğer bazı partilerin desteğiyle meclisten güvenoyu aldı.
Teamül gereği yeni bakanların göreve başlaması için Cumhurbaşkanı’nın davetiyle yemin etmeleri gerekiyordu, ancak Said, bakanları yaklaşık 2 haftadır yemin törenine çağırmadı.
Aradan geçen sürede, Meşişi, Cumhurbaşkanı’ndan yeni atanan bakanların anayasa yemini etmesi için tarih belirlemesi talebinde bulundu.
Yerel bir radyo kanalına konuşan Başbakan Meşişi, Cumhurbaşkanı Said’in bakanlara anayasa yemini etmeleri için davet göndermemesini “devletin işleyişini kesintiye uğratmak” olarak nitelendirdi.
Meşişi, Said’in bakanları kabul etmemesine dair kendisine resmi bir gerekçe sunmadığını kaydetti.
Said İdari Mahkemeden görüş istedi
Bu arada Tunus’taki İdari Mahkeme, Cumhurbaşkanlığının talebi üzerine son kabine revizyonunun yasal uygunluğu konusunu incelemeye aldı.
Tunus’taki anayasanın ilgili maddesine göre, hükümet veya diğer devlet kurumları yasal uygunluk konusunda bilgi veya inceleme yapmak üzere İdari Mahkemeye başvurabiliyor. Ancak, mahkemenin kararları tavsiye niteliği taşıyor ve hukuki bağlayıcılığı bulunmuyor.
“Krizin Tunus siyasi tarihinde ikinci bir örneği yok”
AA muhabirine değerlendirmede bulunan uzmanlar, Tunus siyasi tarihinde örneği bulunmayan yemin düğümünün derinleşmesinden endişe duyduklarını ve krizin ancak siyasi diyalogla aşılabileceğini aktardı.
Tunuslu siyasi analist Salahaddin el-Curşi, ülkenin devlet başkanı ve yürütmenin başındaki çekişme nedeniyle anayasal bir açmaza girdiğini belirterek, sorunun taraflar arasındaki güvensizlik nedeniyle derinleşebileceği uyarısı yaptı.
Düğümün hükümetin istikrarını etkileyeceğini, iç ve dış aktörlerin kamuoyunu etkileyebilmesine, karar alıcıları baskı altına alabilmesine kapı arayabileceğini paylaşan Curşi, “Kays Said, (meclisten güvenoyu alan) bakanları yemin etmeye davet etmedi, bunun da Tunus siyasi tarihinde ikinci bir örneği yok.” ifadelerini kullandı.
Curşi, yeni bakanların Meşişi’nin önünde yemin etmesi yöntemine başvurabileceğini ancak bu durumda krizin daha da büyüyebileceğini söyledi.
Gannuşi’nin yaklaşımı
Tunus Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, krizin ilk günlerinde yaptığı açıklamada, sorunun sistem karışıklığından kaynaklandığına işaret etmişti.
Parlamenter sistemde, devlet başkanının rolünün sembolik olduğunu kaydeden Gannuşi, “Çıkardığımız ders, gerçek bir kuvvetler ayrılığının olduğu tam bir parlamenter sistemin kurulması gerekliliğidir.” ifadesini kullanmıştı.
Siyasi analist Curşi, aynı zamanda Nahda Hareketi’nin lideri olan Meclis Başkanı Gannuşi’nin Cumhurbaşkanı-Başbakan çekişmesine dahil olmasının krizi derinleştirebileceğini, Said’in tutumunun daha katılaşmasına yol açabileceğini dile getirdi.
“Kriz, diyalog yoluyla çözülebilir”
Tunus Üniversitesi Anayasa Profesörü Mona Kerim ise, devletin zirvesindeki erkler arasında yaşanan krizin “mantıksız” olduğu yorumunu yaptı.
Bakanların göreve başlamadan önce anayasa yemini etmelerinin şart olduğunu aktaran Kerim, “Cumhurbaşkanı’nın teamül gereği yemin töreni için bakanları çağırmaması gerek anayasal gerek siyasi açıdan imkansız.” dedi.
Bakanların yemin edip göreve başlayıp başlayamayacağı yönündeki anayasal tartışmalardan ziyade diyalog önerisinde bulunan Kerim, “Tunus bu türden çok siyasi krize tanık oldu. Bu krizi de ancak siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak diyalog yoluyla aşabilir.” diye konuştu.
Kabine değişikliğinde yeminin gerekliliğine ilişkin farklı yorumlar
Bu arada kabine revizyonuyla göreve gelen bakanların yemin etmeden göreve başlayabileceğine ilişkin farklı yorumlar da bulunuyor.
Anayasanın 89. Maddesi, kabinenin meclisten güvenoyu almasının ardından listenin cumhurbaşkanına sunulmasını ve hükümet üyelerinin yemin etmesini öngörüyor. Ancak, anayasada sadece yeni hükümete ilişkin bir madde var ve kabine revizyonuna ilişkin herhangi bir ifade bulunmuyor. Bu nedenle bazı hukukçular yeni bakanların görevine başlayabileceğini değerlendiriyor.
Bu yaklaşımı savunanlar arasında Cumhurbaşkanı Kays Said’in kardeşi, anayasa hukukçusu Nevfel Said de yer aldı.
Nevfel Said, sosyal medya paylaşımında, anayasanın hükümete ilişkin maddesinin kabine değişikliğini kapsamadığını, bu nedenle yeminin gerekli olmadığını ifade etti.
Said, “Eğer yemin töreni ertelenirse bunun anayasal bir sakıncası yok, bu arada siyasi sorunlar aşılabilir. Bu süreçte, devlet kurumları aynı işleyişinde çalışmaya devam edebilir.” ifadelerini kullandı.