Kovid-19’un küresel salgın ilan edilmesinin ardından dünya genelinde acil önlemler kapsamında uzaktan çalışma uygulamaları benimsendi. Uzaktan çalışmanın iş devamlılığını sağlamanın bir yolu olduğunun fark edilmesi, salgın bitse de bu çalışma sisteminin devam edeceğini gösteriyor.
IPPA Communications Yönetici Ortağı Fatmanur Erdoğan, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Kovid-19 pandemisi öncesinde Türkiye’nin uzaktan çalışma konusunda birçok Avrupa ülkesine göre çok daha iyi bir noktada olmasının, daha uyumlu ve genç bir nüfus olmasından kaynaklanabileceğini dile getirdi.
Pandemiyle uzaktan çalışmanın dünyada çok daha yaygın hale geldiğine değinen Erdoğan, “Sebep çoğunlukla çalışan sağlığını korumak amaçlı olsa da aynı zamanda ticaretin etkilenmesi ve birçok sektörde karlılığın düşmesi işletmeleri yeni çözüm arayışlarına itti.” dedi.
Erdoğan, son 10 yılda değişen iş modellerine bakıldığında işletmelerin ciddi değişim içinde olduğunu belirterek, “Global olarak önümüzdeki 10 yıl içerisinde, ekonomik ticaretin yüzde 30’u platform iş modelleri üzerinden yapılacak. Birçok şirket e-ticaret ve e-ihracata yöneldi. Örneğin Türkiye’de e-ihracatın toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 1. Tüm bunlar önümüzdeki dönemlerde ilerlemeci kaslara sahip çalışanlara olan ihtiyacı artıracaktır.” diye konuştu.
Ticari alanda yapılan iş modeli inovasyonlarının, genelde insan kaynakları gibi destek birimlerinde pek görülmediğine dikkati çeken Erdoğan, “Yönetimlerin bu konuyu insan kaynakları alanında bir çalışma modeli inovasyonu olarak düşünmesi, yara bandı çözümlere gitmesinden daha yararlı olacaktır. Konuya sadece çalışan sağlığını korumak veya maliyetleri azaltmak penceresinden bakmayı bıraktığımızda işletme stratejisiyle paralel hareket edecek bir çalışma modeli ortaya çıkacaktır. Stratejik planlamaya önem veren şirketler bu yönde hareket edecek ve diğerleri ile aralarındaki fark giderek büyüyecektir.” değerlendirmesini yaptı.
“Mekan bağımsız çalışma, yaratıcı yeteneklerin kapasitelerini değerlendirebilme olanağı sunuyor”
Fatmanur Erdoğan, mekan bağımsız iş yapabilmeye henüz çalışanların ve yönetimlerin pek çoğunun alışamadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Mekan bağımsız iş yapmaya alışan kitle yaratıcı, yeniliklere yüksek oranda açık olan, çoklu yeteneği olan ve girişimci kişilikler oldu. Bu kişilere ilerlemeciler diyoruz. Dijital transformasyon ajandası olan şirketler yıllardır mekan iyileştirmelerine gidiyordu. Bu şirketlerin hiçbiri yaratıcı yetenekleri bünyelerine çekmek amacıyla organizasyonlarını kurgulamayı seçmedi. Bu şekilde yapılan tüm iyileştirmeler uyum odaklı ve korumacı kasları yüksek olan çalışanlara yöneliktir. Çünkü işletmelerin çalışan seçimleri dijitalleşme, yaratıcı yıkım, inovasyon, yaratıcılık gibi kelimelerin havada uçuştuğu bu dönemlerde bile ağırlıklı olarak korumacı ve uyum odaklı çalışanı seçme yönünde oluyordu. Hala işletmelerde ilerlemecilerin (yaratıcı yeteneğin) sayısı orantısız bir şekilde azdır. Bu nedenle değişime direnç yüksek, yeniliklere yaklaşım ürkek ve hareket hızımız operasyonel. Bu tür ortamlarda krizler değişimi körükler. Bir çok işletme bu durumun hala farkında değil. Mekan bağımsız çalışma artık yaratıcı yeteneklerin kapasitelerini daha önce imkan olmadığı oranda değerlendirebilme olanağı sunuyor.
Oysa büyük şehirlerde yaşayan insanların uzun yıllardır trafik sorunu ile ciddi boğuştuğunu biliyorduk. Bu durum hem verimsizliğe hem uykusuzluğa hem de memnuniyetsizliğe yol açıyordu. Buna rağmen uzaktan çalışma anlayışı tam anlamıyla bir türlü entegre edilemedi. Yetenek açığı olduğundan yakınan şirketler uzaktan çalışma yöntemi ile ekiplerine yaratıcı yetenekleri katamadı. Yetenek konusunu ülke sınırları ile kısıtlı tutmaya çalışmak, korumacı kaslarla düşünüp hareket etmeye devam etmek demektir.”
“Uzaktan çalışma beraberinde başka konuların da masaya yatırılmasını gerektirecek”
Şirketlerin, uzaktan çalışma ile iş görüşmelerinin online ortamlara taşındığından veya artık şehir bağımsız işe alım yapılabildiği halde yetenekli insanı elde tutmanın çok zor hale geldiğinden bahsettiğini aktaran Erdoğan, “Bu tutum, işletmelerin konuya bakış açılarının hala geleneksel olduğunu gösteriyor. Şirketlerin iş arayanlara verdiği öneriler arasında ‘online iş görüşmesi sırasında bulundukları ortamın profesyonel görünmesini sağlamak’ gibi yorumların olması, ‘iş yaşamında yeni insan’ı henüz anlamaktan uzak olunduğunu düşündürtüyor.” dedi.
IPPA Communications Yönetici Ortağı Fatmanur Erdoğan, işe alımlarda adaylarda aranan şartlar arasında “esneklik”, “dayanıklılık”, “stresle başa çıkma” ve “hızlı adaptasyon” gibi faktörlerin bulunduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Oysa şirketler bize hızlı adaptasyon kasları olmayan, esneklikleri düşük, dayanıklıkları kırılgan ve stresli ortamlar olduklarının mesajını verdi. Ancak yumurta kapıya dayandığında, mecbur iseler elleri mahkum adapte olduklarını ve değişime açık olduklarını gösterdiler. Öyleyse yetenekli insanı ellerinde tutmak isteyen şirketlerin, bu beklentileri kendilerinin nasıl karşıladığını gösteren bir taahhüdü olması gerekecek. Şirketler yetenekli çalışanlara verdikleri bu kültürel taahhütleri yerine getirmediğinde sorumlu tutulabilecek. Aksi takdirde, geleneksel işletme yapılarındaki gibi tek taraflı çalışma anlayışları doğrultusunda imzalatılan iş sözleşmeleri ile yetenekli insanı bu dönemde ve sonrasında ellerinde tutmaları pek mümkün olmayacak. İşsizliğin yüksek olduğu dönemlerde kendini avantajlı gördüğü için çalışanı daha düşük ücretler ve imkanlarla elde tutmaya çalışma anlayışı, bir müddet sonra ciddi anlamda geri tepecektir. Yaratıcı ve yetenekli insanın alternatifleri yüksektir; dayanıklılığı kuvvetli olduğundan iş hayatında yaşanan dalgalanmalarla nasıl başa çıkacağını çok iyi bilir.”
Uzaktan çalışmaya geçildikten sonra işletmelerin üzerine ciddi sorumluluklar düşeceğinin altını çizen Erdoğan, “Mekan bağımsız, uzaktan çalışma pandemi arkasında da büyük ölçüde devam edecek. Yüz yüze toplantıların mümkün olduğu dönemlere gelindiğinde hibrit işler tercih edilecek ama ağırlıklı olarak uzaktan çalışma bir yaşam alışkanlığı olacak. Bu nedenle insanların yaşam stilleri de değişeceğinden, otonomilerinin yüksek olduğu, yaşayacakları şehri seçme imkanlarının olduğu bir yapının yaratacağı mental, sosyal ve fiziksel konforu bırakmak istemeyeceklerdir.” diye konuştu.
Erdoğan, uzaktan çalışma konusunun beraberinde başka konuların da masaya yatırılmasını gerektireceğine işaret ederek, bu soruları, “Örneğin, çalışanın 24 saat boyunca online olması beklenecek mi? Aylık olarak evinden ya da başka bir mekandan çalışacağı için ev/mekan kira ücretleri ödenecek mi? Tüm çalışanlara akıllı telefonlar verilecek mi? Hem kadın hem erkek uzaktan çalışma ortamı içinde olduğunda, çocuklarının kreş ücretleri karşılanacak mı? Her çalışan için günlük yemek ücreti ödenecek mi? Sigorta kapsamlarına psikolojik danışmanlık hizmetleri eklenecek mi?” diye sıraladı.
“İster istemez uzaktan iş yapma anlayışı oturacak”
Fatmanur Erdoğan, uzaktan çalışmayla ilgili en temel sorunun şu aşamada yüz yüze ortamda bulunamamak olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Yüz yüze bulunduklarında pandemi nedeniyle tedirginliklerinin yüksek olması, insanların sevdiklerine sarılamaması dolayısıyla insanın en temel ihtiyacı olan temassızlığın çalışanın psikolojisini negatif yönde etkilemesi. Türkiye gibi ülkeler ilişkiye işten daha çok kıymet veren toplumlardır. Bu nedenle satış gibi alanlarda çalışanlar yüz yüze teması dijitale her daim tercih ederler. Şu an bu konular sorun gibi dursa da önümüzdeki dönemlerde verimliliğin artığını, gereksiz yazışma, yol kat etme gibi sorunların ortadan kalktığını görünce, bu hibrit modelden hoşlanacaklardır. O zamana kadar belki biraz daha gerginlik olabilir. Ancak yurt dışı seyahatlerin 2025 yılına kadar ciddi oranda azalacağını göz önünde bulunduracak olursak, zaten işletmeler iş modellerini de değiştirecekleri için, ister istemez uzaktan iş yapma anlayışı oturacak.”