Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gül Eryılmaz, son günlerde en çok konuşulan dizilerden biri olan Güney Kore yapımı Squid Game ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Gül Eryılmaz, tüm dünyada ilgiyle izlenen ve şiddet sahneleriyle gündeme gelen dizinin bağımlılık, beynin karar verme süreçleri, riskli ortamlarda karar verme gibi pek çok konuya değindiğini söyledi.
Dizinin beynin karar verme sürecinin nelerden etkilendiğini özetlediğini belirten Eryılmaz, “Bağımlılık sahnesi ile başlayan dizinin devamında kahraman sürekli riskli ortamlarda karar vermek zorunda kalıyor. Dizi, kahramanın masumane başlayan çocukluk dönemi oyunları ile başlıyor. Güney Kore’de oyun bağımlılığı çok fazladır. Kahramanın erişkinlik döneminde yıkıcı bir bağımlılığa yakalandığını ilerleyen dakikalarda kumar bahis bağımlılığı ile anlıyoruz” dedi.
‘Karar verme bölgesinin etkilenmesi kumar oynamaya neden olabilir’
Kumar bağımlılığı gibi bağımlılıklarda riskli davranışların hem neden hem sonuç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gül Eryılmaz, “Beyindeki risk analizi yapan bölgenin farklı çalışması, beynin karar verme bölgesinin etkilenmesi kumara neden olabilir. Riskli davranışlar da aynı zamanda beyinde kimyasal değişimler yapar. Örneğin maymunlarda yapılan bir çalışmada kalp hızını artırdıklarında beyinde karar verme merkezinin bozulduğu ortaya çıkmıştır. Yani davranışlarımız da beyinde izler bırakır” ifadelerini kullandı.
‘Riskli davranışlara yatkın kişiler oyun için seçiliyor’
Söz konusu dizide kahramanın ölümcül oyuna dahil olmasının, riskli davranışlara yatkın olduğunun göstergesi sayılabileceğini kaydeden Eryılmaz, “Dizide oyun için belli kişilerin seçilmiş olması tesadüfi olmaması gerekir. Diğer seçilenlere de bakıldığında sosyal, ekonomik ve kişisel sorunlarının olduğu görülmektedir. Zaten filmin ilk sahnesi de bahis oyunu ile başlamaktadır. Kişinin annesini kandırması, ardından kumar oynaması ve hayatında sorunlar olması seçilmesi için kriter olabilir” dedi.
‘Beyin rasyonel olmayan duygusal kararlar verir’
Beynin riskli davranış kararını neden aldığını da değerlendiren Eryılmaz, şunları söyledi:
“Öncelikle beyin nasıl karar veriyor? Gün içinde pek çok karar alıyoruz. En basitinden bugün ne yesemden başlayarak en karmaşığına kadar yani ‘Evleneceğim ama doğru kişi mi, ev alsam borca girsem mi gibi pek çok karar alıyoruz. Beyin sürekli karar almak zorunda kalmaktadır. Yapılan çoğu çalışmada kararlarımızın zekamızla ilgisi olmadığıdır.
Ne kadar bilgimiz olursa olsun ya da ne kadar zeki olursak olalım karar verme beyinde tahminimizden farklı işlemektedir. Örneğin beyinde bir çekirdek olan amigdala tıpkı bir elinde sopası olan anne ya da öğretmen gibi ‘Riskli, riskli yapma’ der ve korku üretir. Hipokampus bölgesi olan genel bellek bölgesi ise daha önce edilnilmiş bilgileri ortaya serer. Ama süreç daha bitmedi. Beyin ana komuta merkezi, bu bilgileri değerlendirir ve tümü ile rasyonel olmayan duygusal kararlar verir. Mantık görünürde olsa da etkisizdir. Yani bir klinikte uzun süre kız çocuğu doğmadıysa şimdi doğacak olan çocuğun kız olma olasılığını beyin yüzde 50’den fazla zanneder. Halbuki olasılık aynıdır. Risk altında iken bu süreçlerin tümü ile duygusal yani ödül ve ceza sistemi gibi işlediği söylenebilir. Mantıktan bağımsız ödül varsa karar başka, ceza ya da sıkıntı varsa karar başka alınabilir.”
Beyin nasıl karar verir?
Bu dizide beynin karar alma süreçlerini izlediğimizi kaydeden Eryılmaz, “Beynin amigdala bölgesl yapma der, hipokampus olabilir mi der, orbitofrontal ödüle bakar ve sonuçta kararlarımız duygusaldır. Rasyonel değildir” diye konuştu.
Eryılmaz, “Beyin normalde de kararlarını mantıkla değil, duygular aracılığı ile almaktadır. Aynı zamanda da vücudumuzdaki terleme çarpıntı gibi belirtiler de kararımızı etkilemektedir. Somatik belirteç hipozi denilen bu yolla beden de zihni etkilemektedir. Uykusuzluk, bazı kimyasalların kullanımı vs bu kararı etkileyecektir” diye ekledi.
Eryılmaz, beynin duygusal şekilde karar verdiğini destekleyen psikolog Daniel Kahneman’ın da 2002 Nobel Ekonomi Ödülü aldığını kaydetti.
Beynin riskli kararlar alması bir sağlık sorunu işareti olabilir mi?
Bazı kişilerin daha az riskli kararlar alırken bazılarının ise daha riskli kararlar almaya yatkın beyin yapıları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gül Eryılmaz, “Özellikle bağımlılık yapan maddelerin ya da kumar gibi bağımlılık yapan davranışların devamı söz konusu olduğunda beyinde kimyasal değişimler ortaya çıkmaktadır. Bu değişimlerin sonucu da daha riskli kararlar alınmasına neden olmaktadır. Sağlılıklı olmak ya da olmamak buralarda başlamaktadır. Bu anlamda tedaviye ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.
Eryılmaz, beyin incelenmesi sonrası bireye özgü tedaviler olduğunu kaydederek, “Psikoterapiler ya da psikiyatrik tedaviler uygun vakalarda planlanabilir. Kognitif rehabilitasyon denilen bilgisayar arayüzlü tedavilerde de hem sorun tespiti hem de tedavi uygulanabilmektedir” diye konuştu.
‘Ahlaki davranışlar da beynin bir ürünüdür’
Squid Game dizisinde kişilerin ödül için alabilecekleri riskin ne denli yüksek olduğunun görüldüğünü kaydeden Eryılmaz, “Bu dizide bir insanın ödül için ne kadar risk alabileceğini izleyebiliriz. Aynı zamanda insan davranışları ahlaki yönden de tartışılabilir. Bir yandan bu dizide bazı sahnelerde ahlaki etik davranışların sınırını ve ortaya konulma şeklini de görüyoruz. Akla şöyle bir soru geliyor: Dış koşullar insanın iyi insan olmasını, ahlaki davranışını etkiler mi? Etkilerse ne kadar etkiler? Ahlaki davranışlar da insan beyninin bir ürünüdür ve beyin bu konuda hasta ya da değildir. İş böyleyse ahlaki davranmayan kişlerin beyni hasta diyebilir miyiz ? Bunu dersek yapılan olumsuz davranışın sorumlusu olur mu?” açıklamasında bulundu.