Avustralya’daki Sydney Üniversitesinde çalışan ve kısa süre önce Birleşmiş Milletler (BM) özel raportörü olarak atanan Ben Saul, bir İngiliz firmasında avukatlık yapan Khalil Dewan ve avukat Ahmet Necip Arslan, İsrail-Filistin çatışmalarında UCM’nin tutumuna ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
- Gazze’deki hastanelerde tüm jeneratörlerin durmasına 48 saatten az bir zaman kaldı
- İsrail basını Netanyahu’yu savaş döneminde ülkeyi kötü yönetmekle eleştiriyor
- AB’nin Gazze’de çatışmaya ara verilmesi çağrısına yönelik beklenti zirveye kaldı
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail yönetiminin saldırıları
- Guterres: Gazze’de uluslararası insani hukuk ihlallerinden derin endişe duyuyorum
Saul, “UCM, geçen yıldan bu yana Ukrayna’daki savaş suçları iddialarına hızla yanıt verirken, soruşturmaya başladığı 2015 yılından bu yana Filistin’deki suçları ele almakta çok yavaş davranıyor gibi görünüyor.” ifadelerini kullanarak, UCM’nin “tarafsız” olduğunu kanıtlaması için aynı aceleyi ve seferberliği göstermesi gerektiğini söyledi.
Hem Hamas hem de İsrail güçleri tarafından ihlallerin yapıldığını belirten Saul, “(İsrail’e karşı) Gazze’nin tamamen kuşatılması uluslararası hukukun ihlalidir ve bir savaş suçu olan açlıktan öldürmeyi teşkil edebilir.” dedi.
Saul, “İsrail, gıda ve ilaç da dahil olmak üzere yardıma izin vermek ve bunu kolaylaştırmakla yükümlüdür. İsrail’in gerçekleştireceği saldırılar konusunda sivillere yaptığı uyarılar etkili olmalıdır ve kuşatma altındaki kuzey Gazze’de 1 milyondan fazla insanın tahliye edilmesi emri yeterli değildir.” yorumunu yaptı.
UCM’nin İsrail’le ilgili geçmiş davalarında bulunan avukat Khalil Dewan, birçok hukuk firmasının kanıt topladığını belirterek, “İsrail’in karadan gerçekleşecek eylemleri dikkatle incelenecek ve UCM’ye sunulacaktır.” ifadesini kullandı.
Dewan, “Yine de UCM’nin Ukrayna’ya verdiği tepkiyle karşılaştırıldığında Filistin’deki savaş suçlarına yönelik yaklaşımı, siyasi etkilerle yüklü eşitsizliği göstermektedir.” diye konuştu.
Avukat Dewan ayrıca uluslararası hukukun “belirsiz yasal sistem” olduğunun altını çizerek, bazı devletlerin “askeri kazanım” elde etmek için “hukuk”u kullandığına dikkati çekti.
“UCM gözaltı kararı çıkarabilir”
Avukat Ahmet Necip Arslan, UCM mekanizmalarının “çok yavaş” işlediğini kaydederek, “Genellikle herhangi bir aşamada alınan kararlar, hükümetlerin ve siyasetin ağır etkisi altında kalabilir.” yorumunu yaptı.
UCM’nin “gözaltı emri çıkarabileceğine” dikkati çeken Arslan, bunun “silahlı bir çatışmayı durdurmak için etkili bir yöntem olabileceğini” vurguladı.
Arslan, Gazze’ye ilişkin raporlarda “İsrail’in beyaz fosfor gibi birtakım yasaklı silahları kullandığı, ibadet ve kültürel yerleri hedef aldığı” bilgilerinin yer aldığını söyleyerek, bunların “savaş suçu” olduğunu belirtti.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında son durum
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlattı.
İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırıya başladı.
Gazze’den düzenlenen saldırılarda 308’i asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarıldı.
Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 2 bin 360’ı çocuk ve 1292’si kadın olmak üzere 5 bin 791 kişinin öldüğünü, 16 bin 297 kişinin yaralandığını duyurdu.
İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 90’ın üzerinde Filistinlinin öldüğü belirtildi.
Çatışmalarda 20’si Filistinli, 3’ü İsrailli ve biri Lübnanlı olmak üzere 24 gazeteci yaşamını yitirdi.
İsrail-Lübnan sınırında 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalarda ise 30 Hizbullah üyesinin yanı sıra İslami Cihad Hareketi’nden 6, Hamas’tan 3, Hizbullah destekli Sünni Direniş Tugayı mensuplarından da 2 kişi öldü, biri gazeteci 4 sivil hayatını kaybetti.
Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 3 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil yaşamını yitirdi.