Meclis Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu Başkanı, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, Paris İklim Anlaşması’nın yeni yasama döneminde Meclis Genel Kurulu’nun takdirine sunulacağını belirterek, “Ülkemiz, Paris İklim Anlaşması’nı ilk imzalayan ülkelerden biriydi. Ancak ülkelerin yükümlülükleriyle alakalı adaletsizlikler sebebiyle bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştı. Cancun’da ülkemizin kazandığı özel şartların dikkate alınması gerekir.” dedi.
Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM 76. Genel Kurulu’ndaki hitabında, Paris İklim Anlaşması’nın, ekimde TBMM’nin onayına sunulmasının planlandığı açıklamasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İklim değişikliği ve küresel ısınmanın bütün dünyanın gündeminde olduğuna ve ortak hareket edilmesi gerektiğine işaret eden Eroğlu, son 200 yılda sanayi faaliyetleri ve fosil yakıt kullanımındaki artışın, atmosfere bırakılan sera gazı miktarını da yükselttiğini belirtti. Veysel Eroğlu, iklim değişikliğinin etkilerinin gelecek yıllarda daha da hissedileceğini, en iyimser tabloya göre 2100 yılında 1,8 santigrat derece, en kötümser tabloya göre ise 4 santigrat derece artış olmasının beklendiğini aktardı.
Eroğlu, iklim değişikliğinin etkileri arasında seller, fırtınalar, aşırı sıcaklık, su kaynaklarının ve gıda üretiminin azalması, kuraklık ve göçlerin sayılabileceğine dikkati çekerek, Akdeniz iklim kuşağında bulunan Türkiye’nin, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olduğunu vurguladı. İklim değişikliğinin etkilerini yakından takip etmek ve küresel anlamda yapılacak çalışmaları belirlemek için bütün ülkelerin katılımıyla BM tarafından COP toplantıları düzenlendiğini anımsatan Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, 1992 yılında Rio Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde hem EK-1 hem de EK-2 ülkesi olarak yer almıştır. ABD gibi EK-2 listesinde yer alan ülkelerin mesuliyetleri daha fazla olduğu için ülkemiz 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda EK-2 listesinden ancak çıkabilmiştir. Ardından ülkemiz, 24 Mayıs 2004’te BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine EK-1 ülkesi olarak taraf olmuştur. Çevre ve Orman Bakanı olduğum dönemde, 2009’da ülkemiz, Kyoto Protokolü’ne resmen taraf olmuştur. Ancak herhangi bir sera gazı azaltım yükümlülüğü almamıştır. Ülkemiz özellikle uluslararası alanda devam eden bütün toplantı ve konferanslara etkin katılım sağlamıştır. Bakanlığım döneminde; 2009’da Kopenhag 15. Taraflar Konferansı’na, 2010’da ise Meksika Cancun 16. Taraflar Konferansı’na Türk heyeti başkanı olarak katılım sağladık. Cancun’da bütün taraflarla görüşülerek, Türkiye’nin özel şartları kabul edilmiştir.”
“Yaptığımız reformlarla sera gazı emisyon değerlerimiz azaldı”
Veysel Eroğlu, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çalışmaları konusunda devrim niteliğinde çalışmalara imza attığını anlattı. Eroğlu, iklim değişikliği ile mücadelede en önemli faktör olan yutak alanların başında gelen ormanlar konusunda, son 18 yıldaki ağaçlandırma ve ormancılık faaliyetleri sayesinde Türkiye’nin, orman varlığını arttıran nadir ülkelerden biri olduğuna dikkati çekti.
2003 yılında 20,8 milyon hektar olan orman alanını, 22,9 milyon hektara yükselttiklerini, böylece orman varlığını 2,1 milyon hektar arttırdıklarını dile getiren Eroğlu, iklim değişikliğini etkileyen su kaynakları konusunda da ülke olarak çok önemli adımlar atıldığını kaydetti. Eroğlu, “Suyumuzun her bir damlasını kullanmak için su yatırımlarında Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık. Son 18 yılda devasa su yatırımları gerçekleştirdik. 8 bin 697 tesisi aziz milletimizin hizmetine sunduk. Bu tesislerin 600’ü barajdır. Bu barajlar özellikle kurak dönemlerde, içme suyu, sulama suyu ve enerji üretiminde çok büyük fayda sağlamışlardır.” diye konuştu.
Türkiye’nin enerji üretiminde yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırdığını ifade eden Eroğlu, ülkenin toplam kurulu gücünün yüzde 52’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını hatırlattı. Bütün illere ve pek çok ilçeye doğal gaz iletildiğine dikkati çeken Eroğlu, doğal gazın 68 milyonluk nüfusa ulaşması ve yaygınlaşmasıyla kömür kullanımının azaltıldığını, böylece zararlı gazların atmosfere salınımının düşürüldüğünü anlattı.
AK Parti iktidarında, bu bağlamda eski teknoloji ürünü araçların trafikten çekilerek, yerlerine yeni araçların geldiğini, hibrit araçların desteklendiğini ve elektrikli araç üretimi konusunda büyük bir seferberlik başlatıldığını belirten Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ulaşımda attığımız adımlarla, inşa ettiğimiz duble yollar ve tüneller sayesinde yakıt tasarrufu ve atmosfere bırakılan zararlı gazlarda önemli derecede azaltım sağlanmıştır. Toplu taşımada Marmaray, hızlı tren hatları ve hafif raylı sistemlerin yaygınlaştırılmasıyla tabiata bırakılan karbondioksit salınımı azaltılmıştır. Düzenli katı atık toplama merkezleri kurulmuştur. İlk defa tıbbi atık toplama merkezleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde başlatılmıştır. Geri dönüşüm tesisleri yaygınlaştırılmıştır. Yaptığımız reformlar ve gerçekleştirdiğimiz yatırımlar sayesinde ülkemizin sera gazı emisyon değerleri azalmıştır. 2019 yılı sera gazı emisyon değerimiz, bir önceki yıla nazaran yüzde 3,1 oranında düşmüştür.”
“Komisyon raporumuzu ekimde TBMM Genel Kurulu’na sunacağız”
TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı Eroğlu, son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren iklim değişikliğini bütün yönleriyle ele alarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi için TBMM’de bütün siyasi partilerin ortak kararıyla bir araştırma komisyonu kurulduğunu hatırlattı.
Eroğlu, 23 Mart 2021 tarihinden itibaren kendisinin başkanlığında çalışmalara başlayan komisyonun, yoğun çalışma programı yürüterek 24 toplantıda, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum örgütlerinden alanında uzman 82 kişiyi dinlediğini, çok sayıda bakanlık ve kamu kurumundan 37 kişilik uzman bir ekibin de çalışmalara destek verdiğini kaydetti.
Araştırma Komisyonunun bir rekora imza atarak en fazla toplantı ve uzmanın dinlenildiği komisyon olduğunu vurgulayan Eroğlu, “Komisyonumuz, çok kapsamlı ve iklim değişikliği ile alakalı uyum çalışmaları noktasında çok sayıda teklif ve tavsiyelerinin olduğu raporunu tamamladıktan sonra ekimde TBMM Genel Kurulu’na sunacaktır. İnşallah ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelesinde bir rehber ve harita niteliğinde olan raporun çok faydalı olacağına inanıyoruz.” dedi.
“Ülkemizin mesuliyeti sadece yüzde 1’dir”
Türkiye’nin, yeni iklim rejiminde finans ve teknoloji desteklerine erişim talebinin karşılanması kaydıyla 2015 yılında Paris Anlaşması’nı kabul ederek, 22 Nisan 2016’da imzaladığını, ancak henüz TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri yapılarak onaylanmadığını anımsatan Eroğlu, şu görüşleri paylaştı:
“TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonumuza bilgi sunan kamu kurum ve kuruluşlarımız ile üniversite ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerimizi dinlediğimizde, ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede çok büyük mesafeler katettiği açıkça görülmüştür. Hatta Türkiye’nin özellikle kabul ettiği değerlerden daha düşük seviyede emisyon salgıladığı ortadadır. Ülkelerin sera gazı emisyonlarına baktığımızda, ülkemizin tarihi süreçte mesuliyeti bulunmamaktadır. 1990-2018 yılları arası emisyon değerleri incelendiğinde ülkemizin mesuliyeti sadece yüzde 1’dir. Paris Antlaşması’nın ana hedefi, küresel sıcaklık artışının, sanayi öncesi seviyelerinin 2 santigrat derece seviyesiyle sınırlı tutulması, hatta mümkünse 1,5 santigrat derecede sınırlandırmanın veya durdurmanın yanı sıra düşük sera gazı salımlı ve toplumun iklim dirençli kalkınma yolunda uyumlu finansman akışının sağlanması olarak belirlenmiştir.”
Eroğlu, Avrupa Komisyonunun, 2019’da AB’nin yeni büyüme stratejisi olan Avrupa Yeşil Mutabakatı Bildirisi’ni açıkladığını hatırlatarak, bu bildiriyle AB’nin sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla en az yüzde 50, mümkünse yüzde 55 azaltma ve 2050 yılına kadar da “karbon nötr” (salınan sera gazı miktarına eşdeğer sera gazının tutulması) olmayı hedeflediğini vurguladı.
Veysel Eroğlu, Erdoğan’ın BM 76. Genel Kurulu’ndaki hitabında bu konudaki sözlerinin önemine dikkati çekerek, “Ülkemiz Paris İklim Anlaşması’nı ilk imzalayan ülkelerden biriydi. Ancak ülkelerin yükümlülükleri ile alakalı adaletsizlikler sebebiyle bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştı. Cancun’da ülkemizin kazandığı özel şartların dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Gelinen bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi yeni yasama döneminde Meclis Genel Kurulu’nda bu anlaşma yüce Meclisimizin takdirine sunulacaktır. İçinde bulunduğumuz dünya ve yaşadığımız çevre bize atalarımızdan miras değildir, ancak her birimiz bu dünyayı koruyup gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmak için birer emanetçiyiz ve var gücümüzle çalışmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.