Tecrübeli futbolcu, Trabzonspor dergisine verdiği röportajda, kendini hücumcu bir orta saha oyuncusu olarak gördüğünü, aynı zamanda gol atmaya çalıştığını ve topla oynamayı sevdiğini ifade etti.
İşini profesyonelce yapmaya çalışan bir futbolcu olduğunu aktaran Hamsik, “Anne ve babamın da benden hep istediği bu olmuştur. Hep düzgün ve profesyonel bir hayat sürmemi istemişlerdi. Ben hiç kimseyle sorun yaşayan biri değilimdir. Basit ve dürüst olmayı tercih ederim. Tabii ki bunun saha içinde pozitif ve negatif yansımaları oluyor. Ben böyle biriyim ve hayatımı da böyle sürdürmeye devam edeceğim.” değerlendirmesinde bulundu.
Slovak oyuncu, 12 yıl formasını giydiği Napoli’nin kendisi için harika bir dönem olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Napoli, Serie A’ya yeni dönüş yapan, tarihini yeni yeni hatırlayan, iyi, güçlü ve geleceği olan bir takım kurmaya çalışan bir kulüptü. Sonrasında iyi de bir takım kuruldu ve bunu uzun süre devam ettirdiler. Şampiyonlar Ligi’nde ve UEFA Avrupa Ligi’nde uzun yıllar mücadele etmeyi başardılar. Bu sürecin sonunda benim Napoli’deki son günlerimi de değerlendirecek olursak, Napoli yeni kurulan bir takımdı, ilerleyen bir takımdı. Daha sonra benim de kaptanlık onuru yaşadığım o takımda taraftarlarla inanılmaz bir bağ kuruldu. Onlarla kurduğumuz bağ sonucunda çok güçlü bir takım inşa ettik. Orada geçirdiğim dönem benim için harika bir dönemdi ve bu asla değişmeyecek.”
Marek Hamsik, Trabzonspor’a transfer sürecinin hızlı bir şekilde ilerlediğine değinerek, “EURO 2020 öncesi kafamın rahat bir biçimde saha içinde olmasını istiyordum. Transferi düşünmeden bir şampiyona oynamak istiyordum. Trabzonspor beni istediğini gösteren ve hissettiren en önemli takımdı. Dolayısıyla Trabzonspor’la transfer sürecimiz çok çabuk gelişti ve sonuçlandı. Sizin de bahsettiğiniz gibi Trabzonspor’da oynayan tüm Slovaklar iyi izler bıraktı. Ben de bu izi devam ettirebilmek, onların izinden gidebilmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Transferi nedeniyle havalimanında kendisini karşılamaya gelen taraftarlardan çok etkilendiğini anlatan Hamsik, takım arkadaşlarının ise kendisine çok cana yakın davrandıklarını ve yardımcı olmaya çalıştıklarını belirtti.
Süper Lig’de bu sezon takımdan yüksek beklenti olduğuna işaret eden Hamsik, şunları kaydetti:
“Çünkü çok iyi bir takım kurulduğunu zaten herkes görebiliyor. Tek amacın ligi kazanabilmek, çok büyük başarılar elde edebilmek olduğu zaten herkesin gördüğü bir gerçek. Aynı zamanda bu oyuncular adına, belki hocalar adına baskı oluşturabilecek bir durum ama futbolda zaten böyle olması gerekir. Futbolda baskıyla mücadele edebilmeniz gerekir. Umuyorum biz de kurulan bu takımın hakkını verip, takımımızın beklediği o şampiyonluğu, o başarıyı kazanabilir ve taraftarlarımıza armağan edebiliriz.”
“Bu saç tarzının bana uğur getirdiğini düşünüyorum”
Saç tarzının normal hayat için sıra dışı olduğunu bildiğini aktaran Hamsik, “On dört yaşlarındayken buna benzer bir saç tarzım vardı. Bu saç tarzı o kadar karakteristik bir saç tarzı değildi. Belki futbolu bıraktıktan sonra yeni bir saç tarzı denemem gerekebilir. Bahsettiğim gibi biraz sıra dışı bir model. Ancak futbol oynadığım sürece bu saç tarzının bana uğur getirdiğini düşünüyorum. Hep bu saç tarzıyla oynamaya çalışıyorum. 17 rakamının uğurlu sayım olduğu gibi, aynı zamanda bu da benim için belki de uğurlu saç tarzı. Dolayısıyla futbol oynadığım sürece bu saç tarzıyla devam edeceğim ama bıraktıktan sonra yeni bir şeyler deneyebilirim.” değerlendirmesinde bulundu.
“Tribünlerin dolu olduğunu görmek beni çok mutlu eder”
Slovak futbolcu, taraftarların olmadığı bir futbol maçının kendisine ilginç geldiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ben bir futbolcu olarak her zaman dolu tribünler önünde oynamak isteyen, onlarla birlikte işini daha iyi yapan biri oldum. Tribünlerin dolu olduğunu görmek beni çok mutlu eder. Onların önünde oynuyor olmak beni daha fazla motive eder. Bu sezon sizin de bildiğiniz gibi yüzde 50 kapasiteyle oynayacağız belki ama yüzde 50 de olsa bunu ben kabul ediyorum. Çünkü bubir yerden başlamak anlamına gelir. En azından stadyumun yarısı dolu olacak demektir. Bu da oyuncuların oynayış tarzını ve her şeyini değiştirecektir. O atmosferi tamamıyla değiştirecektir.”