TÜBA-Sürdürülebilir Kalkınma, Finans ve Çevre Çalışma Grubu, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümler Ağı (UNSDSN), Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen “Döngüsel Ekonomi Sempozyumu” çevrim içi olarak başladı.
Etkinliğin açılışında konuşan Şeker, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ekonomiye etkilerine değinerek, “Küresel iktisadi sistemin daha çok üretim ve tüketimle maksimum hazza ulaşma hedefinin ne kadar sorunlu bir yaklaşım doğurduğunu hep birlikte müşahede ettik.” değerlendirmesinde bulundu.
Şeker, toplumların küresel salgınla birlikte geçirdikleri zorunlu karantina ve sağlık alanındaki mücadele süreçlerinin, salgın sonrasındaki normalleşme sürecine ekonomik, psişik, sosyolojik, ticari, siyasi ve toplumsal uzun süreli etkilerinin olacağına dikkati çekti.
“Bundan sonra ülkelerin öncelikli olarak üretim ve tüketim politikalarını gözden geçirerek dışa bağımlılığı azaltma yönünde strateji geliştirmeleri, yerli üretimi teşvik etmeleri ve doğal kaynaklarını verimli kullanma konusunda özel önlemler almaları gerekecek.” diyen Şeker, bu konudaki çalışmaların sağlık, tarım ve hayvancılık temelli gıda sektörü, istihdam politikaları ve eğitimin potansiyel alternatiflerini de etkileyeceğini dile getirdi.
“Ülkelerin kendine yetebilmesi kaynakların verimli kullanılmasıyla mümkün”
Şeker, küresel salgın döneminde hayatın doğal akışında önemli yer tutan, farkındalığı çok oluşmayan sıfır atık, döngüsel ekonomi, gıda güvenliği ve sürdürülebilir gıda üretimi gibi kavramların lojistik destek politikalarında ve karantina kararlarında önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Özellikle gıda sektöründe üretilen gıdaların işlenmesi, stoklanması, dengeli tüketimi, mevsimsel gıda üretim çeşitliliği, tüketim ve üretim dengesine bağlı gıda ekonomisi ve yönetimi, sağlıklı ve dengeli gıda tüketimi, dışa bağımlı olmayan yerli ve yeterli üretimi önemseyen milli tarım ve hayvancılık politikası tüm ülkelerde yeni dönemin öncelikli konularından olacak. Ülkelerin kendi kendine yetebilmesi ancak eldeki kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasıyla mümkündür. İnsanların birbirine bağımlılığının ve sorumluluğunun altını çizen küresel salgın, yeni kurallar koyarak insanın toplumsal varlığını ve gücünü yeniden tanımlıyor.”
Biyoçeşitliliğin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi, daha yaşanabilir bir dünyanın tesisi için yeni ekonomik yaklaşımlara olan ihtiyacın arttığı bir dönemde bulunulduğunu vurgulayan Şeker, sözlerini şöyle tamamladı:
“Döngüsel ekonomi kavramı bu açıdan kapsayıcı ve etkileşimci özelliğiyle bizler için oldukça önemli, interaktif bir terminoloji olarak karşımıza çıkıyor. Döngüsel ekonomi, bir ekonomide, üretimde yahut tüketimde ortaya çıkan her atığın değerlendirilerek tekrar üretime dahil edildiği, ham madde maliyetlerini düşürerek kaynak verimliliğinin sağlandığı bir üretim modeli sunuyor. Kısaca minimal hasar, maksimum verimlilik, optimal fayda olarak tanımlayabileceğimiz döngüsel ekonomi, ham madde tedarikinin sıkıntıya girdiği, üretimin azaldığı ve tüketicilerin de ihtiyaçlarına ulaşmakta güçlük çektiği günümüz dünyasında bir çözüm reçetesi sunuyor.”