Rusya-Ukrayna Savaşı’nı, sürecin başından bu yana farklı boyutlarda ele almaya yönelik çalışmalar yürüten Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), bilim insanlarıyla düzenlediği “Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Uluslararası İlişkiler Çalıştayı”nın sonuç raporunu yayımladı.
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, yazılı açıklamasında, Çalıştay’ı, savaşın boyutlarını genelleyici ifadelerden kaçınan bir yaklaşım içinde düzenlediklerini bildirdi.
Çalıştay sonrası yapılan çözümlemelerin ardından kamuoyuna sunulan sonuç raporunun, savaş sürecinde kritik rol üstlenen Türkiye için önemine dikkati çeken Şeker, söz konusu sonuçlardan bazıları hakkında bilgi verdi.
Şeker, Çalıştay’ın somut çıktısı olarak raporda Türkiye’de ihtisaslaşmış ekonomik ve siyasi komisyonlar kurulmasının önerildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Raporda, savaşın tüm boyutlarının periyodik aralıklarla gerçekleştirilecek bilimsel etkinliklerle ele alınması tavsiye ediliyor. Savaş öncesinde NATO’nun Ukrayna’yı üye olarak kabul edememesinin bir numaralı nedeni Ukrayna içinde devam eden çatışmaların barındırdığı riskler olarak açıklanmıştı. Her ne kadar Batı ittifakı Rusya’nın işgaline karşı sert bir tepki vermiş ve halen Ukrayna’ya yardım etmekte ise de Batı’nın Rusya’ya karşı genel olarak ve özel olarak da Gürcistan ve Suriye gibi alanlardaki oldu bittilerine yeterli tepki göstermemiş olmasının işgalin gerçekleşmesinde dolaylı bir mesuliyeti olduğu söylenebilir.”
Türkiye’nin dış politikasının, taraflar arasında denge kurmaya çalışma yönünde sağlıklı bir zemine oturduğunu ifade eden Şeker, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye, bu savaşta en uygun aktör olarak aracı rolünü tek başına üstlenmiş görünüyor. Türkiye’nin bu savaşta dengeleme mi yoksa aktif tarafsızlık politikası mı izleyeceğini çatışmanın süresi ve yoğunluğu gösterecektir. Kısa dönemde Türkiye’nin faydasına görünen pozisyonunun uzun dönemde oligarklara ev sahipliği yapan ülke imajına dönüşmemesine dikkat edilmelidir. Türkiye’nin bu savaşta garantör ülke olması önemli ama garantör olmanın maliyetleri de göz önünde bulundurulmalıdır.”