Mandal, iklim değişikliğine “sosyal sorumluluk” ve “kişisel tercihler” bağlamında bakılamayacağını dile getirerek, “Özellikle gelecek senaryolarına baktığımızda iklim değişikliğiyle mücadelenin bir zorunluluk olduğuna şahit oluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Mandal, geçen yıl Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketleri, Akdeniz ve Ege bölgelerindeki orman yangınları ve Marmara Denizi’ndeki müsilaj gibi olayları anımsattı.
Son dönemde Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bir sonucu gibi görünse de tüm dünyada yaşanan gıda arz güvenliği probleminin de iklim değişikliğinden kaynaklandığını söyleyen Mandal, bir taraftan süregelen üretim ve yaşam alışkanlıkları devam ederken bir taraftan da iklim değişikliğine yönelik “net-sıfır” gibi hedeflerin belirlendiğini ifade etti.
“4 projeden 1’i iklim değişikliğiyle ilgili”
TÜBİTAK Başkanı Mandal, Mısır’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’nda (COP27) ortaya çıkan en önemli başlıklardan birinin, sorunun üstesinden gelmek için daha fazla bilim ve teknolojiye ihtiyaç duyulması olduğuna dikkati çekti.
Mandal, TÜBİTAK’ın geçen yıl yeşil dönüşüm ve kalkınmaya yönelik yol haritasını yayımladığına işaret ederek, “Pandeminin ortasında, iklim, gıda güvenliği, yangınlar gibi konuların gündemde bu kadar yer almadığı bir dönemde bu öngörüyle yola çıkmıştık.” ifadesini kullandı.
TÜBİTAK’a gelen her dört projeden birinin iklim değişikliğiyle ilgili konulara çözüm üretme noktasında olduğunu bildiren Mandal, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini vurguladı.
“Direnç göstermekten çok çözüm odaklı”
Mandal, bu yıl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda “İklim Şurası” düzenlendiğini hatırlatarak, burada da bilim ve teknolojinin ana başlıklar arasında yer aldığını söyledi.
İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapılacak çalışmalardan etkilenebilecek sektörlere değinen Mandal, sanayinin bu alanda direnç göstermekten çok çözüm bulma odaklı olduğunu dile getirdi.
Mandal, iklimin öneminin artmasıyla görünürlüğü olan bir yapıya ihtiyacın da duyulduğunu belirterek, “İlin tüm ilgili paydaşları bize cesaret verdi ve yakın zamanda aldığımız kararla Konya’da Temiz Enerji, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsünü açtık. Burası sürekli araştırma yapan bir yapı değil. Bu alandaki araştırmacıları buluşturan, koordine eden ve özellikle gelecek senaryolarına yönelik çözümler oluşturmak için politika önerileri geliştiren bir yapı olacak.” diye konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarının enstitünün kurulması noktasında önemli desteği olduğunu söyleyen Mandal, enstitünün iklim konusunda çalışmalar yapan araştırmacılar, sanayiciler ve start-up denilen erken aşama teknoloji girişimlerinin konuyla ilgili çözüm üretmede buluşma noktası olmasının da amaçladığını kaydetti.