İngiltere merkezli yayın yapan Middle East Eye (MEE) tarafından yayımlanan David Hearst ve Faisal Edroos imzalı habere göre, Meşişi’ye yakın bir kaynak Cumhurbaşkanı Kays Said’in Başbakan’ı azletme ve Meclisin tüm yetkilerini dondurma kararından önce Kartaca Sarayı’nda yaşananlar hakkında konuştu.
Haber kaynağının aktardığı bilgilere göre 47 yaşındaki Meşişi, görevinden ayrılması için fiziksel şiddete maruz kaldı ve bunun neticesinde yüzünde darp izleri oluştu.
Darbe girişiminden sonra Meşişi’nin kameralar veya kamuoyu karşısına çıkmamasının arkasındaki nedenin de yüzündeki darp izleri olduğu belirtildi.
Söz konusu kaynak, Başbakan Meşişi’ye saldırı planında Saray’ın koruma görevlileri değil ordunun yer aldığını aktarırken, Başbakan’ın istifaya zorlandığını kabul etmeyince darbedilmeye başlandığını iddia etti.
Ayrıca MEE’nin elde ettiği bilgilere göre, darbe girişiminden önce Cumhurbaşkanı Said’in yanında operasyonun gerçekleştirilme şekli hakkında danışmanlık yapan Mısırlı güvenlik yetkilileri de bulunuyordu.
Haber sitesi, Mısırlı yetkililerin Meşişi olayında nasıl bir rol oynadıklarının ise netleşmediğini kaydetti.
MEE, 24 Mayıs’ta elde ettiği bazı belgelerle yayımladığı haberinde Tunus’ta bir darbe hazırlığının yapıldığını duyurmuştu.
Haberde, Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in danışmanları tarafından “Başbakan ve Meclis Başkanı’nın alıkonularak, Anayasa çerçevesinde Said’in yönetime tek başına el koymasını içeren bir darbe planı hazırlandığı” ileri sürülmüştü.
Tunus’ta ne olmuştu?
Tunus’ta 25 Temmuz’da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi azlettiğini ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Said, kendisini başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.
Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini Meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir “darbe” olduğunu vurgulamıştı.
Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların Anayasa’ya uygun olduğunu ve bunu “darbe” olarak nitelendirenlerden “hukuk derslerini gözden geçirmelerini” istemişti.