Partiden yapılan yazılı açıklamada, Tunus Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Açıklamada, sosyal medya üzerinden seçim propagandası yaparak seçim suçu işledikleri gerekçesiyle 19 eski cumhurbaşkanı adayı hakkında dava açılmasının şaşkınlıkla karşılandığı belirtilerek, bu suçlamalara göre Kays Said’in de aynı dosyada 20’nci kişi olarak yer alması gerektiğine dikkat çekildi.
Açıklamada, “Kays Said, cumhurbaşkanlığı kampanyası için yabancı fon kullanma suçlamasıyla ilgili olarak adı Sayıştay raporunda olan adaylardan birisi. Anayasanın seçimlerin kazanılmasından sonra dokunulmazlık verdiği bilindiğine göre, bu bilinçli yapılmış bir hata çünkü seçim ihlali suçu cumhurbaşkanı sıfatı alınmadan önce işlendi.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, “Said, anayasanın işleyişini bozduktan sonra dokunulmazlığını, 25 Temmuz darbesinden sonra da iktidarı gasbetti ve meşruiyetini kaybetti. Bu nedenle hakkındaki suçlamalar gereğince yargıya sevk olması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Asliye Hukuk Mahkemesi Bilgi ve İletişim Bürosu, aralarında Nahda Hareketi lideri ve Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi ve eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Tunus’un Kalbi Partisi Lideri Nebil el-Karvi, eski Savunma Bakanı Abdulkerim Zubeydi, eski başbakanlardan İlyas el-Fahfah, Yusuf Şahid, Mehdi Cuma ve Hamadi el-Cibali’nin de bulunduğu 19 kişinin “seçim ihlalleri işledikleri” suçlamasıyla mahkemeye sevk edilmelerine karar verildiğini açıklamıştı.
Tunus’taki siyasi kriz
Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz’da ilan ettiği olağanüstü kararlarla parlamentonun çalışmalarını dondurdu ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdı.
Said, 22 Eylül’de yeni kararnamelerle yetkilerini genişleterek yürütme organını tamamen kendine bağladı.
Tunus Cumhurbaşkanı, son olarak devrimin yıl dönümüne birkaç gün kala açıkladığı “siyasi krizden çıkışın yol haritası” ile ülkede 17 Aralık 2022’de erken genel seçime gidileceğini ve o zamana kadar Meclis’in kapalı kalacağını duyurdu.
Cumhurbaşkanı’nın aldığı tüm bu kararlar, ülkede bir tür “istisnai durum” oluşmasına yol açtı.