Son 70 yılın en kurak kışlarından birinin yaşandığı Tunus’ta, yetkililer geçen yıl eylül ayından bu yana halkı muhtemel su krizine karşı uyarıyor.
Tarım Bakanlığı son olarak mart ayında, şebeke suyunun eylül ayına kadar idareli bir şekilde kullanılması için bir genelge yayımlandı.
Genelgede, su kullanımında geçici olarak kota uygulanacağı ve “kota sisteminin” 30 Eylül’e kadar süreceği ifade edildi.
Araç yıkamanın, yeşil alanların sulanmasının ve sokakların şebeke suyuyla temizlenmesinin yasaklandığı belirtilen genelgede, bu yasakları ihlal edenler hakkında para cezası uygulanacağı vurgulandı.
Genelgenin ardından kamuya ait Tunus Su Dağıtım Şirketi (SONADE), abonelerine kuraklıkla mücadele kapsamında şebeke suyunda belirli saatlerde kesintiye gidileceği mesajını gönderdi.
“Tunus’ta su krizi yıllarca sürebilir”
Tunuslu uzmanlar, ülkede yaşanan kuraklığı ve yaşanması muhtemel büyük su krizini AA muhabirine değerlendirdi.
İçme suyu elde etmek için tuzlu suyun arındırılması çalışmalarında yer alan Tunus Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Hamza el-Fil, Tunus’ta su krizinin yıllarca sürebileceğini belirtti.
Ülkedeki içme suyu kıtlığının 20 yılı aşkın süredir devam ettiğine dikkati çeken Fil, “Normal şartlarda kişi başına 500 metreküp su düşmesi gerekirken uzun yıllardır Tunus’ta bu oran 350 metreküpün altında. Son 7 yılda, bir yıl hariç, yağışların beklenenin altında kalması ülkedeki su krizinin devam etmesinin başlıca nedenleri arasında.” dedi.
Barajlardaki doluluk oranının çok düşük seviyelerde kaldığına işaret eden Fil, şunları kaydetti:
“Barajlardaki doluluk oranı bu yıl yüzde 30’un altında kaldı. Son yağışlar barajlardaki doluluk oranını yükseltmeye yetmedi. Kuraklık krizine karşı çok geç alınan tedbirler yetersiz kaldı. Sadece içme suyu ile ilgili alınan tedbirlerin, su krizinin çözülmesine etkisi çok sınırlı. Tarım Bakanlığının tarımda kullanılan suya ilişkin aldığı kararlar da çiftçilerin bu duruma uyum sağlamasına destek olmalı. Birçok çiftçi devletten su satın alıyor, yetkililer çiftçileri daha az su tüketen tarım ürünlerini ekmeye yönlendirmeli.”
“Su kayıp oranları çok yüksek”
Tunus’ta yaşanan su krizinin tek nedeninin kuraklık olmadığını vurgulayan Fil, “Su krizinin derinleşmesinde kuraklığın yanı sıra en önemli etken su kaynaklarının yönetimindeki aksaklıklar. SONADE’nin verilerine göre, su kaybı oranları yüzde 33, tarımda bu oranlar yüzde 40’a kadar çıkıyor. Öncelikle bu su kaybının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması lazım. Şebeke suyu kayıplarının en önemli sebebi olan su sızıntılarını gidermek için uzman ekiplerin hızlı müdahalesi şart. Ayrıca hükümetin rasyonel su politikaları üretmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Hükümetin su krizinin çözümü için acil eylem planı hazırlaması gerektiğine dikkat çeken Fil, şöyle konuştu:
“Tunus’ta, tarım tek başına su kaynaklarının yüzde 80’ini tüketiyor. Bu su kaynaklarını sömüren sistemin düzenlenmesi su krizinin çözümüne büyük oranda katkı sağlayacaktır. Normal şartlarda bu yüzde 80’lik oranların yüzde 50’lere kadar çekilmesi gerekiyor. Ayrıca ülkedeki binlerce kilometrelik su şebekesindeki sızıntılardan dolayı yaşanan kayıpların en aza indirilebilmesi için çalışmalar yapılmalı.”
“Su, ekonominin motoru”
Tarım Bakanlığında su alanında çalışmış eski yetkililerinden Muhammed Salih Vilayid de ülkede yaşanan su kıtlığının yeni olmadığını 2020 yılından sonra yaşanan kuraklıkla bu krizin artarak devam ettiğini belirtti.
Tunus’ta özellikle bu yıl kış aylarında pek yağış olmadığına işaret eden Vilayid, “Tunus’ta son yıllarda sadece 2019’da yağış ortalamaları çok iyi seviyelerde gerçekleşti. Barajların doluluk oranları yüzde 64’e kadar yükselmişti. Şu an bu oranlar yüzde 30’un altında seyrediyor. Yaz aylarına çok az kaldı, nisan ve mayıs aylarında yağış olmazsa bizi zor bir yaz bekliyor.” diye konuştu.
Tunus’un yer altı ve yer üstü su rezervlerinin kullanımına yönelik bir sistem kurması gerektiğine vurgu yapan Vilayid, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Tunus’un su rezervlerinin yönetilmesi noktasında eksiklikleri var. Su rezervlerinin muhafaza edilmesi ve kullanılmasında geleneksel yöntemlerin yanı sıra yeni yöntemler de kullanılmalı. Deniz suyunun arıtılıp içme suyu olarak kullanılması gibi yöntemler de değerlendirilmeli. Aynı şekilde yağmur suyunun değerlendirilmesi için de yeni çalışmalar yapılmalı. Su krizinin çözümüne yönelik çalışmalar çok önemli çünkü su ekonominin motorudur.”