Tunus Ulusal Baro Başkanı Hatem Mazio, yerel basına, “Baromuzun hukuk komitesi üyeleriyle bu sabah siyonist yapının Filistinlilere yönelik soykırım ve savaş suçlarından yargılanmaları için Lahey’deki UCM Genel Merkezi’ne dava dosyamızı sunduk.” açıklamasında bulundu.
Başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bulunmak üzere 5 İsrailli üst düzey yetkili hakkında şikayetçi olduklarını vurgulayan Maizo, şunları kaydetti:
“Davanın amacı, soykırım ve savaş suçu işleyen yetkililer hakkında yakalama emri ve mahkeme celbi çıkartılmasıdır. Ayrıca şikayet dosyasında Gazze Şeridi’ndeki sivillere yönelik savaş suçlarını kanıtlayan tüm delillere yer verildi. Dosyada siyonist varlığın yerinden etme, savunmasız Filistinli sivillere yönelik aç bırakma ve uluslararası yasaklı silahları kullanma gibi pek çok eyleme ilişkin kanıta yer verildi.”
Dava açmak için Tunus’ta tedavi gören Filistinli yaralılardan da vekaletname aldıklarına dikkati çeken Mazio, sivillere korunma sağlanmasını ve “Roma Tüzüğü’nün” uygulanmasını hedeflediklerini anlattı.
UAD’de İsrail aleyhine açılan soykırım davası
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında (UAD) dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze’deki durumun aciliyet teşkil etmesi sebebiyle ihtiyati tedbirlere hükmedilmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak’ta Lahey’deki Barış Sarayı’nda görülmüştü.
Divan, 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak amacıyla gereken tüm adımları atmasına, Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemler uygulamasına, Soykırım Sözleşmesi’nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak üzere etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren bir ayda tüm bu tedbirler hakkında mahkemeye rapor sunmasına hükmetmişti.