Ukrayna’nın Karadeniz kıyısında yer alan Odesa kentinde Tıp Fakültesinde okuyan Tunuslu öğrenci Raid ed-Dimasi, Rusya’nın saldırılarının başlamasının ardından ülkeden ayrılmak için harekete geçen Tunuslu 1200 öğrencinin arasında yer alıyor.
Ukrayna’dan çıkan ve Romanya üzerinden Tunus’a gelen 106 kişiden oluşan ilk kafilede yer alan Dimasi, yaşadıkları zorlu yolculuğu AA muhabirine anlattı.
Yaşadıklarını göz yaşlarıyla aktaran Dimasi, “Rus askerilerinin ilk saldırılarının ardından işgale tanık olduğumuz Ukrayna’daki savaş sahneleri hala aklımdan çıkmıyor.” diye konuştu.
Korku filmlerini aratmayan sahnelere şahit olduklarını vurgulayan Dimasi, “24 Şubat günü sabahın beşinde nerden geldiğini bilmediğimiz bomba sesleriyle uyandık. Hemen sosyal medya hesabımı ve televizyonu açtım, haberlerde Rusların Odesa limanını ve havaalanını bombaladığını öğrendim.” dedi.
İlk işim Tunuslu arkadaşlarımı kontrol etmek oldu
Kaldığı evin penceresinden deniz tarafından gökyüzüne doğru dumanların yükseldiğini görebildiğini söyleyen Dimasi, “İlk işim Odesa’da beraber eğitim aldığımız Tunuslu arkadaşlarımı aramak oldu. Hemen dışarıya çıkıp arkadaşlarıma ulaşmak ve onları bir araya toplamak için harekete geçtim. Üçü erkek yedisi kız toplam 10 kişiydik. Yiyecek ve içecek sıkıntısı çekmemek için ilk önce alışverişimizi yaptık ve ardından Tunus Dışişleri Bakanlığı’nı ve Rusya’daki Tunus Büyükelçiliği’ni aradık.” dedi.
Büyükelçilikle iletişimde zorlandıkları için farklı yollar aradıklarını söyleyen Dimasi, “Ukrayna’da faaliyet gösteren Tunus Toplumu Derneği ile irtibat kurmaya çalıştık. Denek başkanı Tarık Alevi ile görüştük, isimlerimizi kaydettiklerini ve tahliye için artık beklememiz gerektiğini söyledi. Tunus’tan tahliye için uçakların gelmesini beklememiz gerektiğini söyledi. Ukrayna hava sahasının sivil uçuşlara kapalı olduğunu ve bunun imkansız olduğunu söyledim.” ifadelerini kullandı.
Dimasi, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Hayatımız tehdit altındayken beklemeye tahammülüm yoktu. Yaşadığım bina sakinlerinin silahlanması üzerine kimin asker kimin sivil olduğunu dahi ayıramaz olduk. Odesa’da beklemek yerine farklı bir çıkış yolu denemek için yarını beklememiz gerekiyordu. Geceyi beraber geçirmek için bizim evde toplanan on kadar Tunuslu arkadaş ile pencere ve kapıları dolaplarla kapattık, bu şekilde kendimizi korumaya çalıştık.”
Yolculuğun başlangıcı
Arkadaşlarıyla beraber kaldıkları gece çok korktuklarını dile getiren Dimasi, “Zorlu bir gecenin ardından sabah beşte arkadaşlarımla beraber Odesa Devlet Hastanesi’nin önünden Moldova sınırına gitmek üzere taksi aramaya başladık. Sokaklar tanklarla kapatılmıştı, kadın çoluk çocuk dışarıda korku içerisinde sağa sola hareket ediyordu. Bir taraftan farklı bölgelerden yükselen duman görüntüleri bizi iyice korkuttu.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 10 saatlik yolculuğun ardından Moldova sınırına ulaştıklarını kaydeden Dimasi, “Hava kararmadan yani yaklaşık 16:00 sıralarında sınıra vardık. Bazı arkadaşlarımızın pasaportları ya da oturumları yenilenmesi gerekiyordu, bu yüzden 6-7 saat sınırda beklemek zorunda kaldık. Sınırı geçtikten sonra Moldovalı gönüllüler bizi kamyonlarla başkent Kişinev’e ulaştırdı.” diye konuştu.
Kamyon yolculuklarını korku ile tamamladıklarını anlatan Dimasi, “Özellikle sınır geçişlerinde organ mafyası ve insan kaçakçılarına karşı bizi uyardıkları için güven duygusunu kaybetmiştik. Bu yüzden kamyon yolculuğumuzu korku içerisinde tamamladık.” dedi.
Zor yolculuk diğer ülkelerde de devam ediyor
Moldova’da Tunus’un diplomatik temsilciliği olmadığı için Romanya’daki Tunus Büyükelçiliği ile irtibata geçtiklerini belirten Dimasi, “Ukrayna’dan çıkmıştık fakat binlerce insan yollarda olduğu için süreç zorlu bir şekilde devam ediyordu. Kişinev’de toplam 34 Tunuslu bir araya geldik, Romanya’daki Tunus diplomatik misyonuyla irtibat kurduk. Büyükelçilik bize gönderecekleri otobüsün bizi Bükreş’e götüreceğini ve kaygılanmamıza gerek olmadığını söyledi.” ifadelerini kullandı.
Dimasi, yaptıkları zorlu yolculuğu anlatmaya şöyle devam etti:
“Aç ve susuz bir şekilde yolculuk yaptık. Romanya sınırında bir gece alıkonulduk ama ertesi gün sağ salim Bükreş havaalanına ulaştık. Biz aç ve susuz haldeyken bizi maskeler ile karşıladılar ve korunmamız için bize de maske verdiler. Hayatımızın tehlikede olduğu o süreçte açlık ve susuzluk önemini kaybetmişti.”
Tunus bayrağını görünce ağlamaya başladık
Bükreş Havalimanı’nda Tunus Hava Kuvvetlerine ait bir uçağın onları karşıladığını belirten Dimasi, “Uçağı ve üzerindeki Tunus bayrağını görünce sevinç göz yaşlarıyla ‘Yaşasın Tunus’ diye haykırdık. Tunus’un ne olursa olsun evlatlarına sahip çıkacağına bir daha şahit olmanın mutluluğunu yaşadık.” diye konuştu.
Tunuslu askerlerin de sevinç göz yaşları döktüğünü kaydeden Dimasi, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bizi anavatana götürecek uçağın personeli askerler de göz yaşı içerisinde bizi kucaklıyorlardı. Herkes sevinç içerisinde ailesine kavuşmayı bekliyordu. Yaklaşık 4-5 gündür yoldaydık, artık 3 buçuk saatlik yolcuğun ardından Tunus Kartaca Havaalanı’nda ailelerimizin kolları arasında olacaktık.”
Eğitim hayatımıza devam etmek istiyoruz
Gurbette zorlu bir eğitim hayatı sürdürdüklerinin altını çizen Dimas, “Büyük zorluklarla 4-5 yıl süren eğitim hayatımızın ardından hayata atılmanın hayalini kuruyorduk. Şimdi eğitim hayatımız akamete uğradı, ailelerimiz zor şartlarda biriktirdikleri paralar ile okutuyor bizi. Şu an ileriye yönelik ne yapacağımız ile ilgili hiçbir fikrimiz yok. Yanımızda eğitimimizle ilgili hiçbir resmi evrak getiremedik. Üniversiteden talep ettiğimiz belgeler sığınakta korunduğu için alamadık.” dedi.
Eğitim hayatlarına ilişkin birçok belirsizlikle karşı karşıya olduklarını vurgulayan Dimasi, “Tunuslu yetkililer bizi kurtardıkları için çok müteşekkiriz ama Ukrayna’dan tahliye edilen 1200 Tunuslu öğrencinin geleceği ne olacak. Geleceğimizi kaybetmektense savaşta bombaların altında kalmak daha kolay olurdu.” şeklinde konuştu.
Yetkilerden Ukrayna’dan gelen öğrencilere bir çözüm bulunması çağrısında bulunan Dimasi, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Eğitim hayatımızı tamamlamak için Tunuslu yetkililerden bir çözüm bulunmasını talep ediyoruz. Ya Tunus üniversitelerinde ya da farklı ülkelerde eğitimimizi tamamlamamız için bizi yönlendirmelerini umuyoruz.”