Tunus’un Başbakan Hişam el-Meşişi’nin kabine revizyonunun meclisten güvenoyu almasına rağmen Cumhurbaşkanı Kays Said’in bu değişikliğin anayasaya uygun olmadığı gerekçesiyle kabul etmemesiyle girdiği kriz, üçüncü haftasında yeni bir aşamaya evrildi.
Arap Baharı’nın doğum yeri Tunus, devrim sonrasında kişisel hak, özgürlükler, demokratikleşme alanında birçok başarıya imza attı. Hayata geçirdiği reformlarla yönetimde çok sesliliği başarmasına rağmen ülke devrimden bugüne 10 yıl içinde birçok toplumsal ve siyasi krizle mücadele etti.
Başbakan Meşişi, 16 Ocak’ta 25 bakandan 11’inde değişikliğe gittiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Kays Said, kabine için güvenoyu oturumundan bir gün önce, hükümet değişikliğinin anayasanın gerekliliklerini yerine getirmediğini, kendisine bilgi verilmediğini ve bazı bakanların çıkar ilişkileri bulunduğunu açıklayarak itirazını açıkladı.
Buna rağmen, Meşişi’nin yeni kabinesi 27 Ocak’ta Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi ve diğer bazı partilerin desteğiyle Meclisten güvenoyu aldı.
Ancak, Kays Said’in teamül gereği yeni bakanların göreve başlaması için yemin törenine çağırmaması suları ısındırdı.
Meşişi, Cumhurbaşkanı’nı devletin işleyişini engellemekle suçlarken, Cumhurbaşkanı Kays Said, tutumunda ısrarcı olduğunu yineledi.
Devletin zirvesindeki iki erkin kamuoyu önünde atışması, hükümetin koalisyon ortaklarının ve muhalefetin de tartışmaya katılmasıyla, siyasetin gündemi kilitlendi.
Başbakan’dan çözüm için hamle
Meşişi, krize çözüm arayışıyla pazartesi günü 5 bakanı görevden alarak, eski kabine içindeki 2’si kadın beş bakanı vekaleten bu bakanlıklara atadı.
Atamaya ilişkin yapılan açıklamada, “Başbakanlığın kabine revizyonunun tamamlanması ve bakanların anayasa çerçevesinde görevlerine başlaması için tüm çözümlere açık olduğu” vurgusu yapıldı.
Meşişi’nin hamlesi bir çeşit taviz şeklinde yorumlanırken birkaç saat sonra cumhurbaşkanlığı açıklama yaptı. Açıklamaya göre, Said, Başbakan Meşişi’ye kabine değişikliğinin hukuki yönlerine ilişkin bir mektup yazdı.
Cumhurbaşkanının “Kabine değişikliği bazı anayasa hükümlerini görmezden geldi.” ifadelerinin yer aldığı mektubunda Said, kabine değişikliğinin anayasanın 92 ve 46’ncı maddelerine aykırı yapıldığını kaydetti.
Anayasanın 92’nci maddesine göre, değişikliğin önce Bakanlar Kurulu’nda müzakere edilmesi gerektiğini ifade eden Said, Bakanlar Kurulu’nun toplanacağının Cumhurbaşkanı’na önceden gündemle birlikte haber verilmesinin gerektiği, birçok durumda kendisinin kurula başkanlık etmesinin zaruri olduğunun altını çizdi.
Said, kadın erkek fırsat eşitliğini ortaya koyan anayasanın 46’ncı maddesinin de görmezden gelindiğine dikkati çekerek, yeni kabinede 11 bakanlıkta değişiklik yapıldığını ve tüm yeni bakanların da erkeklerden seçildiğini hatırlattı.
Said’in mektubu krizin devam ettiğinin sinyalini verdi.
Anayasa Mahkemesi işlevsiz
Tunus’un yeşeren demokrasisinde 2014 yılındaki Anayasa’nın öngördüğü Anayasa Mahkemesi’nin henüz kurulamamış olması sorunun aşılmasını zorlaştırıyor.
Parlamento Başkanı Raşid el-Gannuşi, krize yönelik basına yaptığı açıklamada, tüm taraflara esnek olmaları, devlet ve toplumun çıkarlarını işlemez duruma getirmemeleri çağrısı yaptı.
Gannuşi, anayasanın farklı tefsir edilebilmesinin mümkün olduğuna işaret ederek, bunun yorumuna ehil Anayasa Mahkemesinin kurulması yönünde çalıştıklarını söyledi.
Said’in mektubu “kışkırtıcı”
Uzmanlar, AA’ya yaptığı değerlendirmede, Meşişi’nin kabinede değişiklik yapmasını Cumhurbaşkanlığı Kartaca Sarayı’na karşın bir “zeytin dalı” şeklinde yorumlarken, krizin ülke açısından “zaman kaybı” olduğunu belirtti.
Tunuslu Emekli Diplomat Celal Lahdar, Meşişi’nin adımını Cumhurbaşkanı’nın kabine değişikliğine yönelik şerhlerine karşı bir “zeytin dalı” şeklinde tanımlarken, Said’in mektubunda “Meşişi’yi ülke kanunlarını çiğnemekle suçlamasının kışkırtıcı sert bir ton olduğunu” aktardı.
Anayasa Hukuku Profesörlüğü mesleki kariyerine sahip Said’in bu adımıyla “anayasayı yorumlayabilecek tek kişi olduğu” imasını yaptığını dile getiren Lahdar, “Cumhurbaşkanı Said’in, kendi danışmanı, oradan İçişleri Bakanlığı’na gelen Meşişi’yi hükümeti kurmakla bizzat kendisinin görevlendirdiğini” anlattı.
Lahdar, Cumhurbaşkanlığı Saraya Kartaca ve hükümet yerleşkesi “Kasbah” arasındaki krizde Said’i suçlayarak, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Said, hükümetin kurulacağı sırada, siyasi partilerden gelen (partili bir isimi atamaları konusundaki) çağrılara kulak asmadı ve kendi tercihi Meşişi’yi Başbakanlıkla görevlendirdi. Bu adımla, tüm gücü elinde toplamak istediği algısı oluştu. Daha sonra da Meşişi ile çatışması bu kanıyı güçlendirdi.”
Meşişi, Tunus’ta 2019 yılında gerçekleşen parlamento seçimlerinin ardından hükümeti kurmakla görevlendirilen üçüncü başbakan.
Meclisin birinci partisi Nahda Hareketi’nin koalisyon teklifi meclisten güvenoyu alamamıştı. Cumhurbaşkanı Said, eski Maliye Bakanı İlyas Fahfah’ı hükümeti kurmak için Şubat’ta seçmişti. Ancak Fahfah koalisyonu da altı ay içinde düşmüştü. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı, kendi seçimi Meşişi’yi hükümeti kurmakla görevlendirmişti.
Ancak, Meşişi’nin Eylül 2020’de göreve başlamasından hemen kısa süre sonra Cumhurbaşkanı ile arasının açıldığı medyaya yansımıştı. Yerel basında yer alan kulis haberlerine göre, Meşişi’nin Tunus’un devrim öncesi eski rejiminden isimleri danışman olarak atama arzusu, buna karşı çıkan Cumhurbaşkanı Said ile arasını açmıştı.
Çözüm hukuki değil siyasi
Tunuslu Diplomat Celal Lahdar, Anayasa Mahkemesi’nin işlevsiz kaldığı bir durumda hukukun yorumlanmasının değil siyasetin işletilmesinin çözüm için kilit unsur olduğunu belirtti.
Tunus’un yüksek çıkarları, müstesna demokratik deneyiminin göz önüne alarak adım atılması gerektiğine işaret eden Lahdar, “Cumhurbaşkanı, milli güvenliğinin öncüsü, konuşmalarının keskinliğini törpülemeli, parlamento ve hükümetle bir ortak nokta bularak ülkeyi krizden çıkarmalı.” ifadelerini kullandı.
Kriz “zaman kaybı”
Tunus Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Abdulmecid el-Abdali, ülkede ekonomik, sosyal, sağlık alanlarında çok krizin eş zamanlı yaşandığını değerlendirerek, “Bugün bir de hiç uğraşmamız gereken hukuki tartışmalara girdik. Tunus’ta devletin tekerleğinin kesintisiz dönmesi gereken bir zamandayız.” dedi.
Krizi, zaman kaybı şeklinde niteleyen Abdali, “ülkeyi iyileştirecek yasama yapmaktansa milletvekillerini parlamentoda karşılıklı kişisel tartışmaları sürdürmekle” eleştirirken, Meşişi’ye istifa tavsiyesinde bulundu.