Tunus Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Muhsin ed-Dali, Said’e pazartesi günü gönderilen ve Cumhurbaşkanlığı Divan Müdiresi Nadiya Ukkaşe’nin, açtıktan sonra sağlık durumunun kötüleşmesine neden olan şüpheli zarfla ilgili Tunus Kanal 9 televizyonuna konuştu.
“Başsavcılık, olayı sosyal medyada ve basında dolaşan bilgiler kanalıyla ve 2 gün sonra öğrendi.” diyen Dali, savcılığın henüz şüpheli zarfa el koymadığını kaydetti.
Zarfın ve içindeki şüpheli maddenin ne olduğunu belirleyecek olan emniyet kuruluşunun başsavcılık bünyesinde çalışması gerektiğine işaret eden Dali, teknik ve bilimsel analizlerin yapılması için zarfa el konulması gerektiğini vurguladı.
Dali, Cumhurbaşkanı’na zarar vermeye teşebbüs etmenin, idamla cezalandırılacak bir suç olduğunu dile getirdi.
Katar ve Libya’dan Tunus Cumhurbaşkanı Said’e dayanışma mesajı
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac, Tunus Cumhurbaşkanlığına gönderilen ve zehirli olduğu öne sürülen “şüpheli zarf” olayının ardından Cumhurbaşkanı Kays Said’i arayarak dayanışma mesajı verdi.
Tunus Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Şeyh Temim, Said’le gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Cumhurbaşkanı’nın sağlığıyla ilgili bilgi aldı.
Sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Said, Şeyh Temim’e aradığı için teşekkür etti.
Cumhurbaşkanlığından yapılan bir diğer açıklamaya göre, Libya Başbakanı Serrac da Said’i telefonla arayarak Tunus halkının ve Cumhurbaşkanı’nın yanında olduğunu vurguladı.
Said de Tunus’un, Libya krizine hızlıca çözüm bulunması konusundaki kararlılığını yineledi.
Cumhurbaşkanlığından 28 Ocak’ta yapılan yazılı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Kays Said’in adına pazartesi günü, göndericinin adını taşımayan özel bir zarf geldi. Divan Müdiresi Nadiya Ukkaşe, şüpheli zarfı açması sonucu sağlık durumu kötüleşerek baş ağrısı ve büyük oranda görme kaybı yaşayarak baygınlık geçirdi.” ifadelerine yer verilmişti.
Kamuoyunda karışıklığa neden olmamak için olayın olduğu gün açıklama yapılmadığı ancak sosyal medyada ve basında duyulmasının ardından açıklama yapma zorunluluğunun doğduğu ifade edilmişti.