Cumhurbaşkanı Said’in meclisin çalışmalarını durdurduğu ve başbakanı görevden aldığı 25 Temmuz 2021’deki olağanüstü kararlarının ardından ülkede yaşanan “istisnai durumun” uzaması muhaliflerin yanı sıra başlangıçta destek veren kesimi de umutsuzluğa itmeye başladı.
Son olarak Yüksek Yargı Konseyinin feshedilerek yerine yeni bir yargı organının oluşturulacağı mesajını veren Said, ulusal ve uluslararası birçok kesim tarafından tepki topladı.
Said, geçen yıl Aralık ayında yaptığı açıklamada, Ocak 2022’de “ulusal diyalog” sürecinin başlatılacağını kaydederek, çevrim içi ortamda yapılacak ulusal diyalog sürecinin 20 Mart’a kadar devam edeceğini ve ulusal diyalog sürecinin kurulacak bir komisyon tarafından yürütülerek ve değerlendirileceğini söylemişti.
Tunuslu muhaliflerce, online “ulusal diyalog” sürecinin geniş katılımlı olamayacağı belirtilerek, Cumhurbaşkanı Said’in dışında muhalefeti bir araya getirecek alternatif bir “ulusal diyalog” çağrısı yapıldı.
Demokratik Akım Partisi, Cumhuriyetçi Parti ve Demokratik Çalışma ve Özgürlükler Bloğu tarafından oluşturulan Sosyal Demokrat Partiler Koordinasyonu tarafından kamuoyuna duyurulan alternatif “ulusal diyalog” muhalefeti birleştirmeyi hedefliyor.
Tunus Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün eski başkanı, akademisyen Tarık el-Kehlavi ve siyaset uzmanı Bulbabe Salim, muhalefetin Cumhurbaşkanı Said’e karşı birleşmeyi hedefleyen alternatif “ulusal diyalog” girişimini AA muhabirine değerlendirdi.
“Ulusal diyaloğun hedefi güç dengesini değiştirmek”
Bir süre Cumhurbaşkanı Said’in danışmanlığını da yapan Kehlavi, “Cumhurbaşkanı Said olmadan alternatif bir ulusal diyalog girişiminin amacı, muhalefetin birlikte hareket etmesini sağlayarak, siyasi inisiyatif yoluyla güç dengesini değiştirmek. Bu şekilde siyasi partilerin manevra alanının genişletilmesi hedefleniyor. Bu girişimin amacının mutlak manada ulusal diyalog olduğunu düşünmüyorum, çünkü Cumhurbaşkanı olmadan ulusal diyalog olmaz.” diye konuştu.
Kehlavi, Sosyal Demokrat Partileri Koalisyonu’nun birtakım partileri dışlamasının nedeninin 25 Temmuz kararlarının alınmasına olan etkisine bağladı.
Bu durumun diğer partilerin dışlanması olarak algılanmaması gerektiğini savunan Kehlavi, şu ifadeleri kullandı:
“Nahda Hareketi ve diğer iktidara destek veren partilerin alternatif ulusal diyalog sürecinden dışlandığını düşünmüyorum, bu daha çok koordinasyon partileri ile olan güven kaybından kaynaklanıyor.”
Muhalif siyasi partiler birleşse dahi Cumhurbaşkanı Said’e karşı duramayacaklarını iddia eden Kehlavi, “Muhalefet birlikte hareket etse bile Cumhurbaşkanının sistemine karşı duracakları güçleri yok. Halk artık farklı yüzler istiyor, aynı siyasi yüzlerle siyaset yapan partiler halkın bu fikrini değiştiremiyor.”
Kehlavi, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“Mevcut durumu değiştirebilecek ve Cumhurbaşkanına geri adım atmaya zorlayabilecek tek şey, toplumsal protesto hareketleri. Toplumsal hareketler, otokratik yönetimin eğilimini sınırlayabilir. Belki o zaman siyasi güçler bunun üzerine bir şeyler inşa edebilir. Her ne kadar halk şimdilik protestolardan kaçınma eğiliminde olsalar da bu böyle devam etmeyecektir.”
“Muhalefetin birlikte hareket etmesi şart”
Siyaset uzmanı Salim ise, “Yakın veya orta vadede ulusal diyalog için bir orta yol bulunacağını düşünüyorum, gerginliği tırmandırmanın kimseye faydası olmayacak. Ilımlı, sosyal demokrat partilerin önerdiği diyalog girişiminde Cumhurbaşkanına yer verilmemesinin sebebi, Cumhurbaşkanı’nın siyasilerle diyaloğu reddetmesinden kaynaklanıyor.” dedi.
Diyalogun, siyasi bir baskı kartı olarak görüldüğü sürece kapsamlı olmayacağının altını çizen Salim, “Mecliste sandalyeye sahip Özgür Anayasa Partisi, Onur Koalisyonu veya Nahda Hareketi ulusal diyalogda yer almayacaksa kimlerle diyalog süreci yürütülecek. Sosyal Demokrat Partiler Koordinasyonu ulusal diyalog girişimi iyi bir teklif ama sunumu kötü. Çünkü daha kapsamlı ve diğer siyasi partilerin desteğiyle bu adım atılmalıydı. Koordinasyon partileri kamuoyunu etkileyecek güçten ve sokağı harekete geçirecek güçten yoksun.” değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefetin birlikte hareket edememesini iyi mücadele edememelerine bağlayan Salim, “Muhalefet eğer gerçekten de devlet sisteminin çökmesinden korkuyorsa ve böyle bir tehlikenin varlığına inanıyorlarsa, muhalefetin hep birlikte tek çatı altında hareket etmesi gerekiyor.” diye konuştu.
Salim, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Her ne kadar siyasi partiler, Cumhurbaşkanı Said’in kararlarına karşı çıkma noktasında hemfikir olsalar da, siyasi birtakım hesaplardan dolayı beraber hareket edemediler. Bu dağınıklık muhalefeti zayıflattı. Muhalefet sokakta etkisiz kaldığı için Cumhurbaşkanına ger adım attıramıyor.”