Tunus Parlamentosunda birçok siyasi grup, Cumhurbaşkanı Kays Said’in başbakanı azletme, Meclisin çalışmalarını durdurma gibi “darbe girişimi” şeklinde tanımlanan kararlarını reddederken, Meclis içindeki tartışmalı muhalefetiyle tanınan Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi, kararları memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Parlamento’da 16 milletvekiline sahip Özgür Anayasa Partisi lideri Musi, sosyal medya hesabından yayımladığı video mesajda, Cumhurbaşkanı’nın uygun gördüğü şekilde, Anayasa’nın 80’inci maddesine işlerlik kazandırdığını savundu.
Musi, köklü reform çağrısında bulunduğu konuşmasında “Tunus’u yıkım sisteminden kurtarmak için halkın yanındayız.” ifadelerini kullandı.
Yaşananların, Tunus halkının aradığı şeyin sonucu olmasını umduğunu söyleyen Musi, Tunus halkının, Cumhurbaşkanı Said’in kararlarından duyduğu mutluluğu dile getirdiğini öne sürdü.
Tunus’ta Nahda Hareketi “karşıtlığı” ile tanınan Özgür Anayasa Partisi ve lideri Abir Musa, 2011 yılındaki devrime itirazı ve devrik Cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali yönetimi yanlısı tutumu ile “eski rejim nostaljisi” ile biliniyor.
Musi, 2019 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olarak katıldı ve birinci turu yüzde 4 oy oranıyla 9. sırada tamamladı. Musi’nin partisi aynı yıl gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde oyların yüzde 6,63’ünü alarak 217 sandalyeli Mecliste 16 milletvekiliyle parlamentodaki beşinci parti olmuştu.
Parlamentoyu işgal
Ülkede siyasetin önünü tıkamak ve parlamento içindeki çeşitli eylemleriyle siyasetçiden çok aktivist profili çizmekle eleştirilen Musi, daha önce gerçekleştirdiği birçok olayla farklı kesimlerin tepkisini üzerine çekti.
Musi, Katar Kalkınma Fonunun ülkedeki faaliyetlerini de içeren bir dizi yasa tasarısının oylanacağı Meclis oturumuna mahkeme yoluyla engel olmaya çalıştı.
Mahkemenin reddettiği davayı eyleme dönüştüren Musi, beraberindeki Özgür Anayasa Partisi milletvekilleriyle 29 Haziran’da Meclis Genel Kurulunu işgal etti.
Şüpheli finansman sebebiyle Başsavcılık soruşturma açtı
Tunus devrimi sonrasında ülkedeki siyasi geçiş dönemine müdahale etmekle suçlanan Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), ülke içindeki birçok siyasetçiyi finanse ettiği iddiaları gündeme gelmişti.
BAE’nin bugün de ülke demokrasisinin gelişmesini engellemek hedefiyle Musi’yle iş birliğini sürdürdüğü ülke basınında sıkça yer alıyor.
Bu kapsamda, Tunus Başsavcılığı Özgür Anayasa Partisi’nin yurt dışından finans desteği aldığına ilişkin soruşturma açtı.
Soruşturmanın 4 Kasım 2020 tarihli oturumunda konuşan Musi, partisinin banka hesabındaki meblağa ilişkin bilgisinin olmadığını inceleme açılabileceğini söyledi.
Özgür Anayasa Partisi eski lider kadrosundan olup bu tür şüpheler sonucu istifa eden Tevfik el-Marudi konuya ilişkin yerel bir radyoya yaptığı açıklamada, Abir Musi ve partiyi yurt dışından şüpheli şekilde finansal destek almakla suçladı.
Marudi ayrıca partinin arkasında istihbarat örgütlerinin bulunduğunu öne sürdü.
BAE medya gücüyle siyaseti etkiliyor
Musi’nin Tunus’taki tüm faaliyetlerini gündeme taşımaya özen gösteren BAE medyasının bu çabalarına ülkedeki birçok uzman da dikkati çekiyor.
BAE ile Musi ilişkisine vurgu yapan siyaset uzmanı Rıdvan Masmudi, “BAE’nin Tunus’taki Demokratik Geçişi Engelleme Çabaları” başlıklı video konferansta, bu ilişkiyi dile getirdi.
Masmudi, herhangi bir ülkenin Tunus’un iç işlerine müdahalesine karşı olduklarını belirterek BAE’nin bu konudaki faaliyetlerine işaret etti.
Konferans’ta konuşan siyaset bilimi uzmanı Mehdi Sabit de diğer bazı ülkelerin yanı sıra BAE’nin de Tunus’ta büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda aktif bir rol oynadığını belirtti.
Sabit, BAE’nin 2014 yılında Nida Tunus Partisi’nin başarısının arkasında olduğunu, bugün de Abir Musi’nin ülkedeki siyasi krizlerin arkasındaki isim olarak, Abu Dabi ile ilişki içinde olduğunu vurguladı.
Abir Musi ve partisi, darbe zemini hazırlıyor
Nahda Hareketi’nin Parlamento Grubu Başkanı Nureddin el-Buhayri, AA muhabirine daha önce verdiği demecinde, Musi’nin eylemlerinin darbe hedefindeki bölgesel bir plan çerçevesinde olduğunu dile getirdi.
Buhayri, “Abir (Musi), BAE ve (Dubai Emniyet Müdürü Dahi) Halfan’ın Tunus içindeki bu partisi (Özgür Anayasa Partisi), devlet kurumlarının işleyişini durdurma çabalarına, BAE ve Mısır’ın, farklı sosyal ve ideolojik yönleriyle Tunus devletinin tamamına darbe yapmaları için zemin hazırlamaya devam ediyor.” diye konuştu.
Nahdalı yetkili, Musi grubunun eylemlerinin Nahda grubundan 3 milletvekiline saldırarak şiddet uygulama derecesine kadar ulaştığına dikkati çekti.
Meclisin feshini isteyen milletvekilleri
Musi ve parti yandaşları demokrasinin işlerliğini durdurmaya yönelik tüm faaliyetlerinde öncelikli olarak seçilmiş Meclise karşı keskin tavırlar aldı. Meclis binası yakınlarında düzenledikleri gösteride Meclisin feshini isteyen sloganlar attı.
Daha önce pek çok kez Meclis çalışmalarını sekteye uğratan tavırlarından ve milletvekillerine sataşmasından ötürü ülke içindeki siyasi yelpazeden yoğun eleştiri alan Musi, son olarak 24 Mart’ta, genel kuruldaki peş peşe 3 oturuma giriş yasağı aldı.
BAE’nin Tunus’ta darbe girişimlerinde bulunduğu iddiaları
BAE’nin, Tunus’taki demokratik sistemi baltalamak ve ülkedeki nüfuzunu artırmak için birkaç defa darbe teşebbüsünde bulunduğuna ilişkin ülke içinde çok sayıda iddia dile getirildi.
Abu Dabi’nin darbe teşebbüsü iddiaları özellikle 2017-2018 yıllarında sıklıkla gündeme getirilse de Tunus makamlarından bu iddiaları doğrulayan resmi bir açıklama yapılmadı.
Tunus’ta neler olmuştu?
Tunus’ta 25 Temmuz’da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Said, kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.
Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler, Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir “darbe” olduğunu vurgulamıştı.
Kays Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların anayasaya uygun olduğunu ve bunu “darbe” olarak nitelendirenlerden “hukuk derslerini gözden geçirmelerini” istemişti.