Said’in Temsilciler Meclisini feshetme kararı Tunus kamuoyunu ikiye böldü. Bazıları karara destek verirken bazıları karşı çıkıyor. Ancak halkın ortak görüşü bu kararın ülkede yıllardır devam eden ekonomik ve siyasi krizi derinleştireceği yönünde.
Taraflar, ülkenin, Said’in Meclisin çalışmalarını dondurduğu ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdığı 25 Temmuz 2021’deki olağanüstü kararlarının yol açtığı “istisnai durumdan” çıkması için çözüm arayışında.
Tunuslu siyasi uzmanlar, Said’in Meclisi feshetme kararını ve giderek tırmanan siyasi krizi AA muhabirine değerlendirdi.
“Said’in kararı yeni ve daha derin bir kriz başlattı”
Tunuslu siyasi analist Şihab Duğaym, ülkedeki siyasi krizin Meclisin feshedilmesiyle bitmeyeceği, aksine krizin daha da derinleşerek süreceği görüşünde.
Duğaym, “Cumhurbaşkanı Said’in (25 Temmuz’daki) olağanüstü kararlarının ardından ülke Nahda Hareketi ve müttefikleri ile Cumhurbaşkanı Said ve onun destekçileri arasında keskin bir kutuplaşmaya sahne oldu. Bu yüzden Said’in Meclisi feshetmesi kimseyi şaşırtmadı. Said, 25 Temmuz’da Meclisi feshedecek anayasal dayanak olmadığı için çalışmaları dondurmakla kalmıştı.” dedi.
Said’in 30 Mart’ta milletvekillerinin çevirim içi oturum düzenlemesini “devletin güvenliğine karşı bir komplo” olarak değerlendirdiğini ve Anayasa’nın 72. maddesine dayanarak Meclisi feshettiğini duyurduğunu hatırlatan Duğaym, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu karar, 2011’den bu yana ülkede yaşanan siyasi kriz ve hükümetlerin istikrarsızlıklarını sonlandırmış olabilir, ancak ülkedeki tüm anayasal ve demokratik kurumların feshedilmesi yeni ve daha derin bir kriz başlattı. Meclisin feshedilmesi siyasi krizin sonu değil daha karmaşık bir krizin başlangıcıdır.”
Tunus Anayasası’nın 72. maddesi, “Cumhurbaşkanı devletin başı ve birliğinin temsilcisidir. Cumhurbaşkanı, devletin bağımsızlığını, devamını ve Anayasa’ya saygıyı güvence altına alır.” ifadelerini içeriyor.
“Said’in yol haritası şeffaf bir uygulama olmadı”
Duğaym, Tunus’un krizden çıkmak için şeffaf bir yol haritasına ihtiyacı olduğunu belirtti.
Tunuslu siyaset uzmanı, “Cumhurbaşkanı Said’in yol haritasında yer alan ‘e-istişare’ şeffaf bir uygulama olmadı, çünkü gerçekler ne olursa olsun yayımlanan resmi istatistiklere göre katılım çok düşüktü. Tunusluların siyasi sistem, seçim sistemleri ve genel olarak partilerin rolü hakkındaki görüşlerini öğrenmek için referanduma hazırlık olarak düşünülen e-istişarenin ulusal diyaloğu sağlayamadığını düşünüyorum.” diye konuştu.
Tunus’ta demokrasi deneyiminin 2011’den sonra başladığını kaydeden Duğaym, “Özellikle ülkenin yaşadığı büyük sıkıntıların ardından yasalara ve Anayasa’ya saygılı, ekonomik ve sosyal çözümlerin arandığı bir sürecin olması gerekiyordu.” dedi.
Duğaym değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Parlamento 25 Temmuz kararlarıyla feshedilebilirdi, ülkede siyasi ve ekonomik kayıpların önüne geçerek erken seçimlere gidilebilirdi, ancak şimdi Tunus çok zaman kaybetti.”
“Muhalefet kışkırtıcı bir politika izledi”
Siyasi uzman Muhammed Brik ise Cumhurbaşkanı’nın Meclisin çalışmalarının dondurmasına rağmen muhalefetin çevrim içi oturum düzenlemesini “provokasyon” olarak nitelendirdi.
Said’in 25 Temmuz 2021’deki olağanüstü kararlarının ardından aralık ayında siyasi krizden çıkış için bir yol haritası duyurduğunu hatırlatan Brik, “Cumhurbaşkanı’nın yol haritasında 25 Temmuz 2022’de referandum, 17 Aralık 2022’de parlamento seçimlerinin yapılması öngörülüyor. Buna rağmen Tunus muhalefeti kışkırtıcı bir politika izleyerek Meclis oturumu yaptı. Muhalefet Cumhurbaşkanı Said’i provoke ederek 72. maddeyi uygulamaya zorladı.” değerlendirmesinde bulundu.
Tunus’ta bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, Cumhurbaşkanı’nın muhaliflere yönelik tutuklama kampanyası başlatacağı iddialarını değerlendiren Brik, Anayasa referandumuna hazırlık sürecindeyken Said’in böyle bir şey yapacağını düşünmediğini söyledi.
Said’in ayrıştırıcı bir politika izlemeyeceğini savunan Brik, “Cumhurbaşkanı’nın son mesajları çok açık, devleti ve halkı korumak için hareket ettiğini belirtti. İlerleyen günlerde krizin tırmanacağı yönündeki düşüncelere katılmıyorum, seçim süreciyle birlikte önceki kriz döneminin biteceğini ve yeni bir döneme gireceğimizi düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.