İbrahim Yelmenoğlu, Tüpraş’ın tarihinde çok önemli bir kilometre taşı olarak nitelendirdikleri ve 2050’ye kadar 10 milyar öngördükleri Stratejik Dönüşüm Planı’na ilişkin detayları düzenlediği basın toplantısında paylaştı.
Planın sürdürülebilir rafinaj, biyoyakıtlar, sıfır karbonlu elektrik ve yeşil hidrojen odaklı olduğunu kaydeden Yelmenoğlu, yeşil dönüşümün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hız kazanmaya başladığını söyledi.
Bu kapsamda 2050’de karbon nötr hedefine ulaşmayı amaçladıklarını aktaran Yelmenoğlu, Tüpraş’ın hali hazırda Türkiye’nin yüzde 1,3’ünü oluşturan emisyonlarını 2050’de nötr seviyeye getireceğini belirtti.
Yelmenoğlu, bunun da Tüpraş’ın hedeflerine ulaşmasında birçok fırsat sunduğunu dile getirerek, “Bir yandan yeşil dönüşümün merkezindeki Avrupa Birliği’ne komşu oluşumuz, diğer yandan büyümeye devam eden iç pazar talebimizle Türkiye, çok özel bir konumda yer alıyor. Elektrikli araçların, 2030’ların başından itibaren yeni binek araçlar satışında lider konuma ulaşacağını, tüm araç parkında ise 2040 sonrasında ağırlıklı paya sahip olacağını öngörüyoruz.” diye konuştu.
Hidrojenin ise 2030’dan itibaren kademeli büyüme sürecine gireceğini ve 2040 sonrasında ivme kazanacağını düşündüklerini aktaran Yelmenoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye dünyada önde gelen havacılık sektörlerinden birine sahip. 2030’a geldiğimizde, havacılık yakıtlarının yaklaşık yüzde 10’unun sürdürülebilir havacılık yakıtlarından (SAF) oluşmasını, daha uzun vadede ise sentetik ve hidrojen bazlı yakıtların da bu havuza dahil olmasını bekliyoruz. Bu beklentiler neticesinde Türkiye’de fosil yakıt tüketiminin 2030’da zirveye ulaşacağını tahmin ediyoruz. Türkiye’nin taşımacılıkta toplam enerji ihtiyacı 2019’da 35 milyon ton ham petrol eşleniği. 2030’da bunun 48 milyon tona çıkmasını bekliyoruz. Bunun yüzde 5’inin yenilenebilir kaynaklardan olacağını öngörüyoruz. 2035’te ise artık platoya ulaştığımız için 51 milyon ton ham petrol eşleniği öngörüyoruz. Bunun da yüzde 13’ü yenilenebilir kaynaklardan gelecek. 2030 sonrasında özellikle dizel talebi kısmen hidrojen ve elektrikli araçlarla yer değiştirmeye başlayacak. Buna rağmen günümüzde büyük bir ithalat pazarı olan dizelde mevcut yerli rafinaj kapasitesine uzun bir süre daha ihtiyaç olacağını bekliyoruz.”
Yelmenoğlu, 2030’a kadar 1 gigavat ve 2035’e kadar ise 2,5 gigavat olan karbonsuz elektrik üretim kapasitesi hedeflediklerini belirterek, “Temiz enerjiye dönüşüm için önümüzde daha uzun ve zorlu bir yolculuk var. Son dönemde enerji piyasasında yaşanan dalgalanma ve fiyat artışları da bize bu dönüşümün dengeli ve planlı bir şekilde yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Aksi takdirde tüketicilerin yaşayacağı olumsuz etkileri gösterdi.” dedi.
Karbonsuz elektrik üretim kapasitesinde yüzde 40’ının rüzgar, yüzde 60’ının ise güneş enerjisinde oluşmasını beklediklerini kaydeden Yelmenoğlu, bu oranların değişebileceğini ama Türkiye’nin güneşteki yüksek potansiyeli çerçevesinde bu alanda daha fazla yatırım yapabileceklerini aktardı.
Yelmenoğlu, rafineri sahalarında ön lisanslarını aldıkları 100 megavatlık yeşil elektrik üretimi kapasitesi kurulabileceğini ifade ederek, “Hedeflediğimiz kapasiteyi oluşturmak ileride Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalelerine katılmamızı gerektirecek. Gelecekte o ihalelere katılacağız.” bilgisini paylaştı.
Sürdürülebilir rafinaj dönüşümün lokomotifi olacak
Yelmenoğlu, rafinajda düşük karbon ekonomisine geçiş odaklı veya kısa zamanda dönüşü olan projelere odaklanacaklarını, mevcut kapasitelerle daha değerli ürünleri daha düşük emisyonla üreteceklerini anlattı.
Yelmenoğlu, hava taşımacılığında biyoyakıtların rekabetçi avantaj sunacağını ve sektörün karbonsuzlaşmasında önemli rol oynayacağını dile getirdi.
Yatırımları gerçekleştirmek için sürdürülebilir finansman olanaklarından faydalanmayı planladıklarını aktaran Yelmenoğlu, şunları kaydetti:
“Dönüşüm kapsamında her yıl ortalama 350 milyon dolar olmak üzere 2035’e kadar 5 milyar dolar, 2050’ye kadar ise toplamda 10 milyar dolar yatırım hedefliyoruz. Yatırımlar sonucunda Tüpraş’ın yıllık FAVÖK’ünün son 5 yıllık ortalamaya göre yüze 30 artışla 2030’da 1,3 milyar dolar düzeyine ulaşacağını öngörüyoruz. Yeni alanlara yapacağımız yatırımların desteğiyle yeni ürünlere geçişin yoğun yaşanacağı 2035’te de 1,3 milyar dolar FAVÖK seviyesini korumayı öngörüyoruz. 2035 itibarıyla FAVÖK rakamının yüzde 30’unun yeni iş kolları olan sürdürülebilir havacılık yakıtı, yeşil hidrojen ve sıfır karbon elektrik üretiminden gelmesini bekliyoruz. Faaliyet karlılığındaki devamlılıkla birlikte dağıtılabilir karın ortalamada yüzde 80’ini temettü olarak dağıtmayı hedefliyoruz.”