Tural, 21 Şubat Dünya Rehberler Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, turist rehberlerinin yaşadığı sıkıntılar, rehberin turizmdeki önemi ve birliğin çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Son verilere göre, bugün itibarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği ruhsatnameye sahip 11 bin 279 rehberin, 39 farklı dilde hizmet verdiğini belirten Tural, bunlardan 8 bin 930’unun geçen yıl çalışacaklarını beyan ettiğini ancak Kovid-19 salgını nedeniyle çalışamadıklarını söyledi. Tural, 2 bin 349 rehberin geçen yıl “çalışmayacağım” beyanında bulunduğunu aktardı.
Meslektaşlara katkı sağlamak ve onları sektörde tutmak adına birlik bünyesindeki bazı odaların çalışma kart ücretinden feragat ettiğini, bazılarının ise indirime gittiğini anlatan Tural, bu yıl 8 bin rehberin çalışacağını beyan edeceğini umduklarını dile getirdi.
Türkiye’de 9 bin 836 rehberin ülkesel, bin 443 rehberin de bölgesel ruhsatnameye sahip olduğunu kaydeden Tural, bölgesel çalışan rehberlerin sayısının artacağını öngördüklerini belirtti.
Turizmi derinden etkileyen Kovid-19 salgınından rehberlerin de olumsuz etkilediğini, sezonun bittiği Kasım 2019’dan beri işsizlik süreçlerinin devam ettiğini anlatan Suat Tural, Mayıs 2020’de Bakanlığın rehberlere kredi destek paketi oluşturduğunu kaydetti. Tural, rehberlerin yaklaşık yüzde 70’inin bu krediden faydalandığını bildirdi.
Kredi ödemelerinin geçen yıl kasım ayında başladığını ifade eden Tural, turizm sezonu olmadığından para kazanılmadığını, 4 aydır işsizliğe rağmen kredi ödemeye çalıştıklarını ifade etti.
Başka hiçbir destek alamamış olmanın turist rehberlerinin geleceğe umutsuz bakmasına yol açtığını söyleyen Suat Tural, rehberlerin turizm sezonunun başlamasını beklediklerini dile getirdi.
“En büyük beklentimiz turizm hareketliliğinin canlanması”
Turist rehberlerine destek olunması için tanıtım videosu konseptiyle bir projenin uygulanabileceğini vurgulayan Tural, tasarladıkları projeye ilişkin şunları söyledi:
“Her turist rehberimiz bir yabancı dil biliyor. Hepsi kendi yabancı dillerinde kendi yaşadıkları bölgenin en kıymetli müzelerinde beşer dakikalık video çekse, bunlar bizim elimizde bir tanıtım envanteri oluşturur. Bu videoları bir portal üzerinden bakanlığımıza ulaştırsalar, bu çalışmaları karşılığında onlara bir ödeme yapılırsa, hem işlerini yapmış hem Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamış olurlar. Belki Bakanlığımız, bir de görsel kütüphane oluşturur. Bu, belki de tanıtım anlamında Türkiye için yapılabilecek en güzel çalışmalardan biri olur. Onun dışında en büyük beklentimiz turizm hareketliliğinin canlanması.”
“Bu mesleğe bağlılığın çok büyük bir kısmı ülkeyi sevmeye dayanıyor”
TUREB Başkanı Suat Tural, 2021 turizminin öncelikle iç pazarda deniz-kum-güneş turizmi ile başlayacağını öngördüklerini, kültür gezilerinin ve yurt dışı seyahatlerin nisan ayında başlamasını umut ettiklerini söyledi.
Sadece Türkiye’de sağlık politikalarının ve başarılı aşılama sürecinin turizmin sürdürülmesi için yeterli olmayacağını, yurt dışından gelen turistin de sağlıklı olmasının büyük önem taşıdığını belirten Tural, “Önümüzde biraz muallakta olan ama yine umut taşıdığımız bir süreç var. Meslektaşlarımızın mesleğe bağlılığı sadece para kazanmak üzerinden değil. Bu mesleğe bağlılığın çok büyük bir kısmı, ülkeyi sevmek ve ülkeyi iyi tanıtmaya gönül vermeye dayanıyor. O yüzden meslektaşlarımızın mesleğe bağlılığını biraz da umutla desteklemeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
Turist rehberinin en önemli niteliğinin, sürekli yeni şeyler öğrenmesi ve kendini yenilemesi olduğunu ifade eden Tural, rehberlerin güncel bilgilere sahip olması gerektiğini dile getirdi. Kovid-19 süresince, rehberlerin odalar bünyesinde düzenlenen konferansların videolarını izleyerek mesleki gelişimlerine katkı sağladıklarını anlatan Tural, rehberlerin farklı dillerde de kendilerini geliştirdiklerini belirtti.
Tural, “Türkiye’ye gelen her yabancının gezisinin başından sonuna kadar güvenebileceği, her sorununu çözeceği, Türkiye’yi o yabancıya hakkıyla tanıtacak tek insandır rehber. Yerli yolcularımız için de hepsinin hem bilgilerini tazelemeleri, hem de ülkemizin gizli kalmış zenginliklerini hazinelerini çok daha iyi bir biçimde birinci elden öğrenebilecekleri kaynaklardır rehberler.” dedi.
Türkiye’nin turizm gelirleri arttıkça ihracat gelirlerinin de artacağını vurgulayan Tural, turizmin amacının, aynı parayı sağ cebinden alıp sol cebine koymak değil, bir başkasının cebinden çıkan parayı ülke ekonomisine katmak olduğunu söyledi.
Tural, şunları kaydetti:
“Bu sene ‘Rehbersiz Turizm Olmaz’ sloganı ile çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kongre turizmi, sağlık turizminin içine kültür turizmini öyle ya da böyle yerleştirmeliyiz. Çünkü Türkiye’nin dünyaya anlatacak hikayesi ve dünyaya söyleyecek sözü var. En önemlisi bizim bu kadar sözümüz varken sadece ‘gelin bakın burada ne güzel deniz var, burada ne güzel güneş var, burada ne güzel bir sahil var. Gelin siz bunları kullanın, sonra da dönüp kendi ülkenize gidin dememiz’ tam olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerine aykırı düşer. O yüzden biz sürekli yabancıları ülkemizde gezdirmek, onlara hem Anadolu tarihini hem Türk kültürünü hem İslam tarihini hem İslam kültürünü anlatmak, gerçeği onlara taraflı bir süzgeçten geçirmeden olduğu gibi aktarmak misyonunu üstleniyoruz. Bunu yaptığınız zaman turizm gelirlerimiz artış gösteriyor ve ‘rehbersiz turizm olmaz’ diyoruz. Bütün turizm dünyası içerisinde herkese rehberlerimizle hizmet vermeliyiz ki, hem kalitemiz artsın hem ülkemiz doğru tanınsın hem de ülkemizin kazancı artsın.”
“Yabancı turistler, ülkeyi rehberlerle tanımak istiyor”
Turist rehberi olmadan gezilen yerlerin doğru anlatılamayacağını, görülen yerlerin niteliğinin yitirileceğini savunan Tural, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son verilere göre, yabancı turistler, Türkiye’de gezdikleri zaman diliminde yüzde 90, 95 oranında rehberlerimizle geziyorlar, ülkeyi rehberlerle tanımak istiyor. Çünkü turist rehberi, dünya turizm sektöründe kaliteli hizmetin ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor. Dünyadaki hiçbir ülke, hiçbir devlet kendi ülkesinin, kendi vatandaşı olmayanlar tarafından tanıtılmasını istemiyor. Şimdi Türkiye’ye gelen herhangi yabancı kafileye onların dilini konuşan Türk turist rehberinin tanıtmasını mı tercih ederiz, yoksa o kafile ile birlikte binlerce kilometre ötesinden gelmiş bir insanın Türkiye hakkındaki nereden öğrendiğini bilmediğimiz bilgileri o insanlara aktarmasını mı isteriz?
Türkiye’nin dünyaya anlatacak bir hikayesi olduğuna vurgu yayan Tural sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’nin dünyaya kendini anlatma ihtiyacı var. Özellikle yabancı yolcularla bir araya geldiğimizde onlar bize İslamiyet’i de soruyorlar. İslamiyet dünyada özellikle bilerek istenerek yeri geliyor yanlış anlatılıyor, o yanlışları doğruya çevirmek bizim işimiz. Türkiye’ye gelen kafileler sözde Ermeni soykırımından onlarca yıl orada yanlış anlatılan hikayelerden etkilenmiş insanlar oluyor, o önyargıyı kırmak bizim işimiz. Çanakkale’de yatan şehitlerimizin neler uğruna can verdiklerini anlatmak bizim işimiz. Biz sadece ‘gelin burada çok güzel bir manzara var, fotoğraf çekin ve sosyal medyanıza yükleyin’ işini yapmıyoruz. Biz, hem tarih ve kültür elçiliği hem de diplomat görevi görüyoruz.”