Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa köyünde, yerli ve yabancı konukların ağırlandığı otelde, “Yaşayan Mutfak” uygulamasının hayata geçirildiği restoranın sorumluluğunu üstlenen Türkiye Aşçılar Federasyonu Milli Takımı eski kaptanlarından Hüseyin Bölük, sıfır atığa da dikkati çekiyor.
Her yıl çok sayıda turiste yeme içme hizmeti sunulan restoranda elde edilen atık malzemelerin geri dönüşümü sağlanırken ortaya sanatsal aktiviteler de çıkıyor.
Çay ve kahve posasından gıda atıklarına her şeyin değerlendirildiği restoranda, içeriğinde kalsiyum bulunmasından dolayı yumurta kabukları yemle karıştırılıp tavuklara verilirken aynı zamanda otel bahçesindeki domates fidelerine gübre olarak atılıyor.
Restoranda görevli aşçıların yemek hazırlıklarında ortaya çıkan atık sebze ve meyve parçaları, “boya ve tat” etkinliği için karıştırıcıda püre haline getirilip, zeytin yağı ile kıvamlandırılıyor.
Ortaya çıkan doğal boyalar resim paletlerine konulduktan sonra fırçalarla konuklara dağıtılıyor.
Yeteneklerini ortaya çıkaran turistler, doğal boyalarla tabaklara resim yapıp, çalışmalarını tüketebiliyor.
Bölük, AA muhabirine, patentini aldığı “Yaşayan Mutfak” uygulamasının, otellerdeki her şey dahil sistem ve bilinçsiz tüketime dikkati çekmek için başlattığını belirtti.
Konukların atıksız ve çevreye duyarlı etkinliklerle hem eğlenip hem de projeye destek verdiğini anlatan Bölük, şöyle konuştu:
“Yaşayan Mutfak’ın, üç temel prensibi; misafire dokunmak, sürdürülebilir turizm ve sıfır atık. Sıfır atık çok önemli, artık zorunluluk haline geldi. Mutfakta çalışırken artan meyve sebze parçalarından doğal sos ve püre yapıyoruz. Misafirlerimiz bunlarla ‘boya ve tat’ aktivitesinde resim yapıyor. Bunu yaparken de çok eğleniyorlar. Havuç, kereviz gibi bütün sebze ve meyvelerin kullanılmayan noktalarını çok az zeytin yağı ve ayçiçek yağı ile kıvamını ayarlayıp karıştırıcıda çekiyoruz. Sonra paletlere konulup misafirlere veriliyor. Bilim insanlarına göre, dünya yaratıldığından beri ilk defa bu dönemde insanoğlunun atıkları, bütün canlıların ağırlığından fazla bir hale geldi. Artık sıfır atık zorunlu bir hal aldı. Bunu yaygınlaştırmak, yetecek kadar tüketmek çok önemli. Bizim yaktığımız bu kıvılcımın ileride ateşe dönüşeceğine inanıyorum. Bununla ilgili toplum da bilinçlenmeye başladı.”
“Doğa en büyük sanata aracı”
Etkinliğe katılan Rus turist Selbii Baltayeva de doğal boya ile çizdiği resmin tadına baktığını, sebze ve meyvelerin israf olmasının önüne geçilmesinin memnuniyet verici olduğunu ifade ederek, “Bu tecrübeyi yaşadığım için çok mutluyum. Çünkü doğa ile neler yapılabileceğine dair bir şeyler öğrendim. Püre ile beklenmedik bir sanat ortaya çıkarılabileceğini görüyoruz. Doğa en büyük sanata aracı oluyor. Burada arkadaşlarımla hem atıklardan resim yaptık hem de resmin tadına baktık.” diye konuştu.
Fransa’dan gelen Nazha Regregui ise “Burada geri dönüşüm konsepti ve malzemeleri var. Yemekleri atmıyorlar ve bunu çizimlerde kullanılmasını sağlıyorlar. Çok hoş bir deneyim yaşadım. Patates, domates, havuç atıklarından çiçek çizdim. Çok doğal ve sıfır atık.” dedi.
Ailesiyle otelde konaklayan Selim Gültekin de resim yapmaktan keyif aldığını belirterek, “Bir boyanın yenmesi ve dönüştürülmesi çok güzel. Boyalar oldukça doğal ve harika. Aslında karakalemim çok iyi, birçok çalışmam var ama ilk defa böyle bir boya ile çizdim.” ifadelerini kullandı.
Endonezyalı Kadek Dwiwidiadnyani de tadına bakabildiği bir boya ile resim yapmanın eğlenceli olduğunu söyledi.