AÜ Kök Hücre Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haydar Ankışhan öncülüğünde, farkı disiplinlerden bilim insanlarının katkılarıyla geliştirilen yapay zeka destekli uygulamayla genellikle son evrede fark edilen akciğer kanserinin erken aşamada teşhis edilmesi amaçlanıyor.
Uygulamaya ilişkin AÜ Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Ankışhan, akciğer kanserinin genellikle ilerleyen evrelerde fark edildiğine ve bu nedenle kişilerin hayatını kaybedebildiğine dikkati çekti.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Çalışmayı akciğer kanserini erken evrede yakalama hedefiyle gerçekleştirdiklerini vurgulayan Ankışhan, “Çalışmamızda ses yapısı, akciğerin kendi anatomik yapısı, kan dolaşım sistemlerini dikkate alarak ‘Ses akciğer kanseriyle ilgili bilgi verebilir.’ dedik. Bunun peşine düştük. Yaklaşık 1,5 yıldır yürüttüğümüz çalışmalarla güzel sonuçlara ulaştık. Akciğer kanserinin, özellikle birinci evrede, yüzde 90’ın üzerindeki bir doğruluk oranıyla erken dönemde teşhis edilebileceği sonuçlarına ulaşmış bulunuyoruz.” diye konuştu.
Doç. Dr. Ankışhan, uygulamanın çalışma şekline ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Tamamıyla doğal ortamda kaydedilen sesleri, belirli sinyal işlemi, yapay zeka teknikleriyle birleştirerek, önce kendi geliştirmiş olduğumuz yapay zeka yöntemleriyle işliyoruz. Oradaki verileri ilgili yöntemlerle doğru bir şekilde eğiterek, verilerin anlamlılık düzeyine ve ayrıştırılabiliyor mu, birbiriyle ilişkisi nasıl oluyor, bunlara bakarak çok rahat şekilde tespit edebiliyoruz.”
“Yüzde 90 hatta yüzde 92’lere varan doğruluk payı”
Çalışmada yer alan AÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Mustafa Yenigün, akciğer kanseri tedavisindeki en önemli faktörün erken evrede yakalamak olduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Yenigün, düşük maliyetli ve hastaların x-ray gibi görüntüleme yöntemlerinden gördüğü zararı en aza indirecek bir uygulama arayışında oldukları için bu çalışmayı yaptıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
“Çalışmamızı 50 hasta ve 50 sağlıklı kişiden oluşan grupla gerçekleştirdik. Bu şekilde karşılaştırma yapıldı. Her bir hastanın ses analizi için 2 dakikalık bir konuşma metni hazırlandı ve bu metin üzerinden sesleri kaydedildi. Her hasta aynı ortamda kaydedilip analiz edildi. 50 kişilik kontrol grubu ve kanserli hasta grubu karşılaştırıldı. Yüzde 90 hatta yüzde 92’lere varan doğruluk payı gösteren bir istatistiksel çalışma elde ettik.”
Yenigün, 50 kişilik grubun sayıca az olduğuna işaret ederek, “İleride binlerce hasta grubu toplandığı zaman çok daha iyi, hata payı çok daha düşük sonuçlar elde edilebileceğini düşünüyorum.” dedi.
“Uygulamamız ses değişikliğini saptıyor”
Doç. Dr. Yenigün, şöyle devam etti:
“Akciğerde kitle, nodüller, hava yollarında, bronşlarda değişikliğe sebep oluyor. Solunum borusu içerisinde bir kitle görünümü var, buradaki ses oluşum mekanizmaları, bir yere çarpıp giderken hem frekansta hem rezonansta değişikliğe uğruyor. Bizim uygulamamız da bu ses değişikliğini saptayıp ‘evet burada bir kitle görünümü var, bu kitle görünümü ses değişikliğine sebep olacak boyutta, bu evrede ve bunda patolojik bir akciğer kanseri olabilir’ uyarısı veriyor.”
Uygulamanın ne zaman hayata geçirileceğine ilişkin de Yenigün, “Tahmini bir öngörüyle, 2-3 sene içinde, çok ciddi derecede veri datası toplandığı andan itibaren bir tarama programı içine girebilir. Tabii hukuksal, mediko-legal durumlar söz konusu, bunları da geçerse yakın zamanda, 1-2 sene içinde uygulanabilir diye düşünüyoruz.” açıklamasında bulundu.