Dernekten yapılan açıklamada, ağustos ayında sektörde yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Ağustos ayında 3,5 milyon ton ham çelik üretimi ile tüm zamanların aylık en yüksek ham çelik üretimini gerçekleştiren Türk çelik sektörünün, dünya çelik üretimi sıralamasında aylık bazda 7. sıradaki yerini koruduğuna yer verilen açıklamada, bu durumun, kapasite kullanım oranı yükselen çelik sektörünün üretimde yakaladığı ivme sayesinde 2017’de ulaşılan 37,5 milyon tonluk en yüksek üretim miktarını geride bırakarak, yıl sonunda 40 milyon tona ulaşma ihtimalini kuvvetlendirdiği ifade edildi.
Türk çelik sektörünün ağustos ayında miktarda yüzde 70,9 artış oranıyla aylık bazda en yüksek ihracat artışı gerçekleştiren sektör olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Dünya çelik üretiminin yüzde 60’ını tek başına gerçekleştiren Çin’in yeşil mutabakat hedeflerine ulaşmak için üretimi azaltmaya başlaması ve mevcut üretimi iç tüketime yönlendirmesi, Türk çelik sektörü için büyük bir fırsat yaratmış ve çelik ihracatçılarımız ocak-ağustos döneminde Uzak Doğu pazarına yönelik ihracatını yüzde 59 artırmıştır. Latin Amerika pazarına yönelik ise yüzde 339 artışla 1,7 milyon ton civarında ihracat gerçekleştirilmiştir. Diğer taraftan ağustos ayında sıcak sac ihracatımız üretimdeki yüzde 11,9’luk artışa rağmen yurt içi talepteki canlılık sebebiyle yüzde 23 gerilemiştir.”
Ocak-ağustos döneminde yüzde 30,6 artışla 10,8 milyon ton çelik ithal edildiği belirtilen açıklamada, “Bu ithalatın yüzde 67’si Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında vergisiz olarak yapılmıştır. Ocak-ağustos döneminde BDT ülkelerinden yüzde 38 artışla 5,4 milyon ton ithalatın yüzde 94’lük kısmı DİR kapsamında vergisiz olarak gerçekleştirilmiştir. Orta Doğu/Körfez ülkelerinden önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1693 artışla gerçekleştiren 242 bin ton ithalatın içinde DİR payı yüzde 94 seviyesindedir.” bilgisi verildi.
Çelik ithalatında DİR’in yol açtığı artışın kontrol edilememesinin, gerek Türk çelik sektörü gerekse dış ticaret dengesi açısından sürdürülemez boyutlara ulaştığı belirtilen açıklamada, bu sebeple DİR uygulamasının yeniden gözden geçirilerek makul bir çerçeveye oturtulmasının hayati önem taşıdığı kaydedildi.