Ticaret Bakanlığı, Gümrük Birliği’nin işleyişinin geliştirilmesi ve güncelleme müzakerelerinin başlatılmasına yönelik Avrupa Birliği (AB) Komisyonu ve AB üye ülkelerindeki muhataplarla siyasi ve teknik seviyede yoğun görüşmelerini sürdürüyor.
AA muhabirinin, Ticaret Bakanlığından edindiği bilgiye göre, Gümrük Birliği sayesinde Türkiye, bir yandan AB pazarına diğer ülkelere göre daha avantajlı giriş imkanı sağlarken, bir yandan da iç pazarını AB ve diğer ülkelerin rekabetine açtı.
Bu anlamda Gümrük Birliği, Türk sanayisini yoğun uluslararası rekabetle karşı karşıya bırakarak, ülkenin yeni dünya düzeniyle entegre olmasını sağlayacak zorlayıcı bir süreci başlattı. Bu doğrultuda sektörler, dinamik yapıları ve üretimdeki esneklikleri sayesinde rekabet ortamına uyum sağladı. Türkiye ekonomisi, Gümrük Birliği ile dünya ekonomisi ve ticaretinde önemli bir yapıya ticari entegrasyonunu gerçekleştirdi ve kendi iç pazarını uluslararası normlarla uyumlaştırdı.
Gümrük Birliği kapsamında AB pazarına giriş koşulları değerlendirildiğinde, Türkiye’nin önemli kazanımları olduğu belirtiliyor. Taraflar arasında ticarete konu mallar itibarıyla en büyük açılım, sanayi ürünleri için sağlandı. Söz konusu ürünlerde Türkiye, geleneksel olarak en önemli ticaret ortağı olan AB pazarına girişi güvence altına aldı.
Gümrük Birliği çerçevesinde, malların hiçbir engellemeyle karşılaşmadan serbest dolaşımı esas alınırken, taraflar arasında bunu güvence altına almak ve muhtemel ticaret sapmalarını ortadan kaldırmak üzere ortak ticaret politikası uygulanması zorunlu hale geldi.
Ülkenin ihracatına yansıdı
Gümrük Birliği’nin 31 Aralık 1995’te ihdas edilmesiyle Türkiye’nin 1995’te 21,6 milyar dolar olan toplam ihracatı yüzde 1075 artış göstererek 2022 yılı itibarıyla 254,1 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde, AB’ye ihracat ise 10,6 milyar dolardan 103,1 milyar dolara yükselerek yüzde 870 artış kaydetti.
Türkiye ve AB arasında büyük ivme kazanan ticaret hacmi, 2022 yılında 196,6 milyar dolar oldu ve AB, ülkenin en önemli ticaret ve doğrudan yabancı yatırımlardaki yüzde 70 payıyla en önemli yatırım ortağı olmayı sürdürdü. Türkiye, AB’nin toplam ihracatından aldığı yüzde 3,9’luk payla 5’inci sırada yerini aldı.
AB, 2022 yılında 103,1 milyar dolarla Türkiye’nin ihracatından yüzde 40,6 pay alırken, toplam ihracatta ilk sırada bulunuyor.
Türkiye, AB’nin toplam ithalatında ise yüzde 3,3’lük payla 6’ncı sırada (AB ülkelerinin kendi aralarında yaptığı ticaret hariç tutulduğunda) geliyor. Ayrıca AB, ülkenin ihracatında olduğu gibi ithalatında da ilk sırada yer alıyor. 2022 yılı rakamlarına göre Türkiye, 363,7 milyar dolarlık toplam mal ithalatının 93,5 milyar dolarlık kısmını yüzde 25,7’lik payla AB’den gerçekleştirdi. 2022 yılında ülkenin AB ile ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 110,2 olarak kayıtlara geçti.
Olumlu etkilenen sektörler
Sektörel açıdan incelendiğinde, ihracatın ürün kompozisyonunda da değişiklikler olduğu, bu doğrultuda geleneksel sektörler dışında, makineler, dayanıklı tüketim malları ve otomotiv gibi daha yüksek katma değerli orta-yüksek teknolojili sektörlerin, hem ihracattaki paylarının hem de AB ve dünya pazarında rekabet edebilirliklerinin arttığı görüldü.
Bununla birlikte, Gümrük Birliği’nin yürürlüğe konulmasının ardından geçen çeyrek asırlık süreçte, hem uluslararası ticarette hem AB tek pazarında önemli değişimler yaşandı.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi önem taşıyor
Bu kapsamda, AB tek pazarı yeşil ve dijital dönüşüm ekseninde derinleşirken, ülkeyi tek pazara entegre etmeyi hedefleyen Gümrük Birliği’nin de güncellenmesi önem taşıyor.
Diğer taraftan, uluslararası ticaretteki gelişmeler paralelinde AB, üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği yeni nesil serbest ticaret anlaşmaları (STA) kapsamında da tarım, hizmetler, e-ticaret, yatırımlar ve kamu alımları gibi alanlarda, Türkiye ile olan ortaklık ilişkisinden daha kapsamlı tercihli düzenlemeler gerçekleştirmeye başladı.
Son dönemde, Türkiye de üçüncü ülkelerle benzer şekilde Gümrük Birliği’nden daha geniş kapsamlı STA’lar imzaladı. Bu gelişmeler doğrultusunda, en önemli ticaret ve yatırım ortağı olan AB ile ekonomik ve ticari ilişkileri yeni akımlar çerçevesinde geliştirmenin birçok açıdan önemli yararları bulunuyor.
Sistematik sorunlar var
Öte yandan, Gümrük Birliği, ülkenin AB’ye tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak yürürlüğe konulmuş olması nedeniyle sistematik sorunlar da ihtiva ediyor.
Bugün, Gümrük Birliği ile ilgili alanlarda AB’nin karar alma süreçlerinde Türkiye’nin bulunmaması, ülke bakımından AB’nin imzaladığı STA’ların üstlenilmesinde yaşanan güçlükler ve Gümrük Birliği’nden tam anlamıyla yararlanılmasına mani kara yolu kotaları konuları, sistemik sorunlar haline geldi.
Bir yandan Türkiye ve AB tarafından Gümrük Birliği’nden elde edilen kazanımların en üst düzeye çıkarılması, diğer taraftan sistemik sorunlara çözüm bulunması ve Gümrük Birliği’nin uluslararası ticaretin 21. yüzyıldaki gerçeklerini yansıtacak şekilde güncellenmesi önem taşıyor.
Güncellemede mutabık kalındı
AB ile yapılan istişareler neticesinde 2015 yılında mevcut Gümrük Birliği’nin güncellenmesi hususunda mutabık kalındı.
Buna karşın, AB Konseyi tarafından Avrupa Komisyonuna müzakere yetkisinin siyasi gerekçelerle verilmemesi nedeniyle resmi müzakerelere başlanamadı. Bununla beraber, Mart 2021’de gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi’nin Sonuç Bildirisi’nde, Gümrük Birliği’nin işleyişinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için Komisyona, Türkiye ile çalışmalarını yoğunlaştırması, Konseye de müzakerelerin başlatılabilmesi için yetki belgesinin hazırlanması için gerekli çalışmaları yapması konusunda çağrıda bulunuldu.
Bu kapsamda, Türkiye ile AB arasında gerek Gümrük Birliği’nin işleyişinin geliştirilmesi, gerek güncelleme müzakerelerinin başlatılmasına yönelik AB Komisyonu ve AB üye ülkelerindeki muhataplarla siyasi ve teknik seviyede yoğun görüşmeler gerçekleştiriliyor. Bu süreçler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla yakın bir koordinasyon içinde yürütülüyor.