Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Yönetim Kurulu Başkanı Can Dinçer, “Ocak-Mart arasında geçen yıl aynı döneme göre satışlarımız yüzde 40, ihracatımız da aynı dönemde yüzde 26 arttı. İç satış ve ihracat olmak üzere 6 ana ürün grubundaki toplam satışlarımız bir önceki yıla göre yüzde 29 artışla 8 milyon 521 bin 513 adet olarak gerçekleşti.” dedi.
TÜRKBESD’in çevrimiçi düzenlediği toplantıda, sektörün ilk çeyrek verileri açıklandı.
Toplantıda dünya ve Türkiye’deki ekonomik görünüm hakkında değerlendirmelerde bulunan Can Dinçer, dünya büyüme tahminlerinde yapılan revizeleri anımsattı.
Dinçer, Türkiye için yapılan büyüme tahminlerine işaret ederek, Eylül 2020’den itibaren enflasyonda gözlemlenen artışın etkilerine de değindi.
Dinçer, Türkiye beyaz eşya sektörünün yılda 4,5 milyar dolar civarında ihracat yapan ve yaklaşık 4 milyar dolar dış ticaret fazlası veren lokomotif bir sektör olduğunu vurgulayarak, TÜRKBESD’e üye firmaların 2020 yılında 22 milyon adet beyaz eşya ihracatı gerçekleştirmeyi başardığını hatırlattı.
Dinçer, beyaz eşya satışlarının 2021 yılının ilk 3 ayında artmaya devam ettiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“TÜRKBESD’e üye firmaların 6 ana üründe toplam beyaz eşya satışları Ocak-Mart ayları arasında 2020 yılının aynı dönemine oranla yüzde 29 oranında arttı. Yılın ilk çeyreğinde sektörümüz açısından memnuniyet verici sonuçlar elde ettik. Özellikle Türkiye’deki satışlarımızda çok başarılı bir ivme söz konusu.
Ocak-Mart arasında geçen yıl aynı döneme göre satışlarımız yüzde 40, ihracatımız da aynı dönemde yüzde 26 arttı. İç satış ve ihracat olmak üzere 6 ana ürün grubundaki toplam satışlarımız bir önceki yıla göre yüzde 29 artışla 8 milyon 521 bin 513 adet olarak gerçekleşti. Türkiye, Avrupa’nın bir numaralı beyaz eşya üreticisi. Pandemi sonrası ülkemiz açısından yeni fırsatlar doğabilir. Güçlü Ar-Ge’si ve yan sanayi, nitelikli iş gücü ile ülkemizi dünya beyaz eşya üretiminin teknoloji üssü haline getirebiliriz.”
TÜRKBESD üyesi firmaların mart ayındaki iç satışlarında da büyüme trendinin devam ettiğini bildiren Dinçer, geçen yıl aynı döneme kıyasla Mart ayında iç satışlarda yüzde 26, ihracatta yüzde 42, üretimde yüzde 43 artış yaşandığını aktardı.
“Beyaz eşya fiyatları artacak”
Sektördeki maliyet artışlarından bahseden Dinçer, üreticiler üzerinde zam yapma baskısı yarattığını, gelecek süreçte ürün fiyatlarına yansıyacak olan artışın talebin öne çekilmesi için faydalı olacağını dile getirerek, “Ürün fiyatlarımızın önümüzdeki dönemde artacağını söylemem gerek. Kısa dönemde bu tüketici için bir fırsat diye düşünüyorum.” dedi.
Salgın döneminde üretimin hiç durmadan 3 vardiya devam ettiğini bildiren Dinçer, beyaz eşyadaki yan sanayi ile birlikte bu atılımların yapıldığını, başarıda yan sanayinin önemli yeri olduğunu dile getirdi.
Tedarik zinciri ve lojistik operasyonların süreç içinde bütün sıkıntılara rağmen durmadan devam ettiğine dikkati çeken Dinçer, “Sahadaki tüm mağazalarımız ve servislerimizle, hijyen kuralları çerçevesinde müşterilerimize hizmet sunduk. Bu etkenler, bu dönemleri başarılı geçirmemizi sağladı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Paris Anlaşması’nın stratejik öncelik olarak belirlenmesi önem taşıyor”
Dinçer, “Sona eren kısa çalışma ödeneği desteğinin sektörümüz içinde pozitif olduğunu düşünüyorduk ama destek şu an kesildi. Yasağın kalmasıyla da, bir çok sektörün ne kadar hasar aldığını görüp, işsizlik rakamlarının ne kadar değiştiğini yakından takip edeceğiz. Şu an beyaz eşya sanayi üretiminin güçlü devam etmesi bizim için sevindirici bir gelişme.” dedi.
Türkiye beyaz eşya sektörünün küresel rekabet gücünü koruyabilmek ve ihracat seviyesini daha da yukarılara taşıyabilmek adına atılması gereken adımlar olduğuna işaret eden Dinçer, “Paris Anlaşması’nın stratejik öncelik olarak belirlenmesi önem taşıyor. Çin başta olmak üzere ülkeler karbon nötr olma hedeflerini açıklıyor. ABD’nin Paris Anlaşması’nı tekrar gündemine aldığını, AB’nin ticaret politikalarında Paris Anlaşması’na uyumu bir ön şart olarak konumlandırdığını biliyoruz. Paris Anlaşması’nın onaylanması ülkemizin ihracat rekabetçiliğinin devamı açısından önemli olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Sektörümüzün de hızlı bir şekilde dijitalleşmesi gerekiyor”
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Semir Kuseyri, toplantıdaki konuşmasında sektörün ihtiyaçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dijitalleşmenin önemine dikkati çeken Kuseyri, dijitalleşmenin önemine işaret ederek, şunları söyledi:
“Kovid-19 ile dijitalleşme olağanüstü şekilde hızlandı. Uluslararası rekabet gücümüzü korumak adına sektörümüzün de hızlı bir şekilde dijitalleşmesi gerekiyor. Üretim süreçlerinin dijitalleştiği, robotik teknolojiler, Nesnelerin İnterneti, veri analitiği, yapay zekâ, bulut teknolojiler ve siber güvenlik konularının kritik hale geldiği bir dönüşüm süreci içerisindeyiz.
Sektör olarak Avrupa’nın otomasyon seviyesi en yüksek üretim tesislerine sahibiz. Dijitalleşmeyi tüm ekosistemimize yaymak ve dijital dönüşümün gerektirdiği iş gücü dönüşümünü gerçekleştirmek en önemli önceliklerimiz arasında yer alıyor. Devletimizin dijitalleşme ve Ar-Ge alanında sağlayacağı teşvikler sektörümüzü küresel ölçekte daha da ileriye taşımak adına çok kıymetli olacaktır.”
“Sektörümüzde yassı çeliğe uygulanan gümrük vergilerinin kaldırılmasını talep ediyoruz”
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Özkadı ise, sektörün yassı çeliğe uygulanan gümrük vergilerinin kaldırılması taleplerini yineledi.
Beyaz eşyanın ana girdisi olan yassı çelik konusunda rekabet avantajını artıracak düzenlemelere ihtiyaç duyduklarından bahseden Özkadı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Avrupa Birliği ülkelerindeki üreticiler yassı çelik ürünlerini üçüncü ülkelerden gümrük vergisi ödemeden ithal etme olanağına sahiptir. Türkiye’de yassı çelik ithalatında uygulanan gümrük vergisi maliyetlerimizi artırmaktadır. Korumacı önlemler yerine yerli yassı çelik üreticilerinin daha çeşitli ve kaliteli üretim yapması için gerekli yatırım desteği sağlanması yoluna gidilmelidir. Böylece dışa bağımlılık da azalacaktır. Bu konuda serbestleşme yolunda Ticaret Bakanlığı tarafından bazı adımlar atıldı. Biz de gelişmeleri takip ediyoruz.”
Özkadı, Avrupa Birliği ülkeleri ile eş zamanlı olarak 2 Mart 2021 tarihinde yürürlüğe giren yeni enerji etiketi uygulaması ile ilgili bilgiler de paylaştı.
Daha önce uygulanan enerji etiketi uygulaması ile ürünlerin enerji verimlilik seviyesinin tüketici nezdinde çok net anlaşılamadığını ifade eden Özkadı şunları söyledi:
“Yeni enerji etiketinde, enerji kategorileri A’dan G’ye doğru derecelendiriliyor. Gürültü seviyesi de A’dan D’ye kadar derecelendirilerek ürünlerin üzerinde yer alıyor. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı ve dondurucularla başladı. Önümüzdeki yıllarda diğer kategorilerde devam edecek. Yeni Enerji Etiketi uygulamasının daha sürdürülebilir bir iş modeline giden yolda önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Beyaz Eşya sektörü enerji verimli ürünleri ile enerji tasarrufuna ve ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunmaktadır.
TEDAŞ verilerine göre konutlardaki elektrik tüketimi Türkiye’deki toplam elektrik tüketiminin yüzde 21’ini oluşturuyor. Yeni ekotasarım ve enerji etiketi uygulamaları ile ülkemizin ekonomisine 2030 yılına kadar 20 terawattsaat elektrik tasarrufu sağlanacaktır. Bu değer Ankara’nın 1 yıllık elektrik tüketiminin üzerindedir. Ayrıca AB ile eş zamanlı olarak yeni enerji etiketi uygulamasına geçerek ülkemize enerji tüketimi yüksek ürünlerin girmesinin de önüne geçmiş olduk.”
“Yeşil dönüşüm ile karbonsuzlaşma yolunda önemli bir başarı hikayesine imza atacağımıza inanıyoruz”
2050 yılına kadar Avrupa kıtasını karbon nötr yapmayı hedefleyen Avrupa Birliği Yeşil mutabakatıyla ilgili gelişmeleri de değerlendiren Özkadı, mutabakatın en fazla öne çıkan başlığı olan “Sınırda Karbon Düzenlemesi”nin AB sınırından giren ithal ürünlere karbon yoğunluğuna göre vergi uygulanmasını öngördüğünü söyledi.
Özkadı, Türkiye beyaz eşya üreticilerinin Avrupa’daki rakipleri ile eşit muamele görmesi gerektiğini belirterek, “Sektörümüz AB çevre regülasyonlarına uygun olarak faaliyet gösteriyor. Konunun Gümrük Birliği modernizasyonu çerçevesinde, ülkemiz ve AB arasında istişare edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. TÜRKBESD görüşlerini, Avrupa Komisyonu’na aktardık. Ülkemizde küresel seviyede yeşil dönüşümü iş modeli olarak benimseyen şirketler bulunuyor. Yeşil dönüşüm ile hem yeni istihdam ve iş olanakları yaratacağımıza, hem de ülkemizde karbonsuzlaşma yolunda önemli bir başarı hikayesine imza atacağımıza inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Fatih Özkadı, kamuoyunda sık sık konuşulan çip sorununa ilişkin, “Neredeyse tüm beyaz eşya sektöründe yarı iletken çipler kullanılıyor. Yarı iletken sektöründe 2021 yılı başından itibaren tedarik sorunları yaşanmaya başladı, firmalar sorunu yönetmeye çalışıyor. Tedarik sorununun en iyi ihtimalle bu sene sonuna kadar süreceğini tahmin ediyoruz.” diye konuştu.