Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Türkiye Dokuma Atlası”nın, bu kültürel mirasın geleceğe taşınmasıyla ilgili çok önemli bir misyonu yerine getirdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen, Türkiye’nin yöresel dokumalarını ilk kez bir araya getiren “Türkiye Dokuma Atlası” projesi kapsamında hazırlanan “Dokuma Atlası Sergisi”, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ardından İstanbul’da Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde açıldı.
Açılış töreninde konuşan Bakan Özer, Milli Eğitim Bakanlığı olarak sadece eğitim öğretim hizmeti vermediklerini, aynı zamanda Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı iki önemli birimde vatandaşların yanında olmaya, kültür ve sanatla ilgili geçmişten geleceğe taşınacak mirasın aktif olarak yeniden üretilmesinde de büyük rol oynadıklarını belirtti.
Türkiye’nin 81 ili, 922 ilçesinde aktif olarak hizmet veren yaklaşık 967 Halk Eğitim Merkezinde vatandaşların hayat boyu öğrenme kapsamında talep ettiği kurslara aktif olarak destek verdiklerini aktaran Özer, 2022’de bu kursları çok daha aktif bir şekilde vatandaşların kolay bir şekilde erişimine kavuşturmak, kursların çeşitliliğini ve kapasitesini arttırmak için çaba sarf ettiklerini vurguladı.
Halk Eğitim Merkezlerinin, vatandaşların hayat boyu öğrenme, yetişkinlerin kişisel becerilerini ve yetkinliklerini arttırma anlamında çok önemli hizmet sunduğuna işaret eden Özer, şöyle konuştu:
“Hedefimiz her ay 1 milyon vatandaşımıza bu kurslarla ayaklarına gitmek, hizmeti eriştirmek. Başlangıçta düşük rakamlarla da olsa şu ana kadar 3 ay içerisinde yaklaşık 2,6 milyon vatandaşımızı bu halk eğitim kurslarıyla buluşturduk. İnşallah her ay 1 milyon vatandaşımızı halk eğitim kurslarıyla buluşturmayı hedefliyoruz. Bunun yüzde 70’i kadınlar. Yani aynı zamanda kadınlarımızın istihdamı ve eğitimini yeniden tamamlaması bağlamında da çok büyük işlevi var.”
Olgunlaşma enstitüleri kültürel mirası geleceğe taşıyor
Diğer önemli bir hizmetlerinin Türkiye’de yaklaşık 24 yerde bulunan olgunlaşma enstitüleri olduğunu belirten Özer, enstitülerin amacının, bulundukları illerde farklı medeniyetlerin hayat bulduğu ve izlerini bıraktığı topraklardaki o izleri takip ederek yeniden hayata kavuşturmak ve yeni formlarla zenginleştirerek vatandaşın kullanımına eriştirmek olduğunu aktardı.
Milli Eğitim Bakanı Özer, “Bugün Türkiye’nin dokuma atlası da olgunlaşma enstitülerimizin bu misyonundan ve fonksiyonundan yola çıkarak Türkiye’nin dört bir noktasındaki dokumayla ilgili kumaşlarından tekniklerine kadar tüm müktesebatı bir araya getirip, vatandaşlarımızın görmesine ve bu kültürel mirasın geleceğe taşınmasıyla ilgili çok önemli bir misyonu yerine getiriyor. Bu proje Emine Erdoğan hanımefendinin himayesinde yürütülüyor. Kendilerine minnettarım, olgunlaşma enstitülerine vermiş olduğu destek ve bu projeye vermiş oldukları destekten dolayı.” ifadelerini kullandı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle ile İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’ne de projeye destekleri için teşekkür eden Özer, şöyle devam etti:
“Bizler olgunlaşma enstitülerinin ne kadar canlı kılabilirsek geçmiş formlarımızı -sadece dokuma tekstil alanında değil- diğer tüm alanlarda onları bir taraftan yaşatarak günümüze taşıyarak, bir taraftan da yeni formlarla günlük yaşama enjekte ederek ne kadar geleceğe taşıyabilirsek, 21. yüzyılda kimlikli bir ülke olarak ayakta kalma, dünyada sözü geçen bir ülke olma yolunda o kadar ilerlemiş oluruz. Çünkü küreselleşen dünyada ülkeler kimliklerini, geçmişleriyle bağlarını gün geçtikçe unutmaya başladılar. İşte olgunlaşma enstitüleri, o mütevazı yapılar, Türkiye’nin dört bir noktasında geçmişte büyük emeklerle ortaya çıkartılan ürünlerin tamamını günümüze taşıma gibi kültürel bir misyona sahipler.”
Olgunlaşma enstitüleri yıl sonuna kadar 10 bin tasarım tescili almayı hedefliyor
Bakan Özer, olgunlaşma enstitülerinde yeni bir hedef koyduklarını dile getirerek, “Artık 24 olgunlaşma enstitümüz sadece klasik konvansiyonel olarak bu hizmetleri yerine getirmiyor, aynı zamanda birer Ar-Ge merkezi olarak da hizmet vermeye başladılar. Yani bizim şu anda Türkiye’de 15 olgunlaşma enstitümüz, 24 tane de Ar-Ge merkezimiz var. Bu Ar-Ge merkezlerimiz, olgunlaşma enstitülerimiz, geçmişteki ürünlerin fikri mülkiyet ve sınai haklar kapsamında da günümüze taşınmasında büyük işlev görüyorlar.” diye konuştu.
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün, olgunlaşma enstitülerindeki arşivlerin tasarım tescilinin alınması için fikri mülkiyet kapsamında çalışmalara başladığını aktaran Özer, şunları kaydetti:
“7 bin 843 tasarım tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurdular. 6 bin 830 tasarım tescilini aldılar. Artık geçmişteki olgunlaşma enstitülerindeki tüm ürünlerin tasarım tescili bulunmakta. Bu kültür hazinelerimizin korunması ve fikri mülkiyet kapsamında da istismarını önlemek için almış olduğumuz en önemli hizmetlerden bir tanesi. Artık tüm ürünler kayıt altında. İnşallah genel müdürlüğümüz tüm olgunlaşma enstitülerinde 2022 yılının sonuna kadar bu çalışmaları daha kapsamlı geliştirerek yaklaşık 10 bin tasarım tescili almayı hedefliyor.”
148 çeşit Türk el dokuması sergileniyor
Üsküdar çatması, Edirne kırmızısı, Hatay ipeği, Denizli buldan bezi, Antep kutnu, Ankara sofu, şal şepik, ehram ve beledi gibi yöresel dokumaların ilk kez bir araya getirildiği proje kapsamında hazırlanan “Dokuma Atlası Sergisi”, Haziran 2021’de Emine Erdoğan’ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açılmasının ardından Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde ilgililerinin beğenisine sunuldu.
Projenin ilk girişimi olan Türkiye Dokuma Atlası Sergisi’nde, Anadolu’nun binlerce yıllık dokuma kültürünü tanımak için eskiden yeniye doğru bölgesel rotalar izlenerek tarihi 58 tür, 148 çeşit Türk el dokuması arasında zamana yolculuk yapılabiliyor.
Sergide ayrıca genç tasarımcıların, geleneksel kumaşlardan aldığı ilhamla günümüz ve gelecek için yepyeni tasarımlar oluşturduğu bir zaman tüneli de yer alıyor.
Prof. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Aydın Uğurlu ve Prof. Dr. Mehmet Akalın’ın danışmanlığında ve Ayşe Dizman’ın koordinatörlüğünde hazırlanan Türkiye Dokuma Atlası Sergisi’nin küratörlüğünü ise Güneş Güner gerçekleştirdi.
“Türkiye Dokuma Atlası” projesi
Olgunlaşma enstitülerinin yenilenme çalışmaları kapsamında hazırlanan “Türkiye Dokuma Atlası” projesi, Emine Erdoğan’ın himayesinde Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı İstanbul Sabancı Beylerbeyi Olgunlaşma Enstitüsü ile İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB) destekleriyle yürütülüyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Ticaret Bakanlığının da katkı verdiği proje, Anadolu’nun geleneksel dokumalarının aslına uygun modern tasarımlarla “Türk Markası” olarak dünyaya tanıtma amacını taşıyor. “Dokuma Kültürü Rotaları” ve “Yaşayan Müzeler” oluşturularak kültür turizminin canlandırılması da projenin ileriye dönük hedefleri arasında yer alıyor.
Türkiye Dokuma Atlası Projesi, Türk dokumacılığının kıymetli bir zanaat olarak yaşatılmasını sağlamanın yanı sıra teknolojik değişim ve gelişmelerden faydalanarak dünya kumaş sektöründe fark yaratmayı ve prestijli bir ticari faaliyete dönüşmesini sağlamayı da hedefliyor. Ayrıca projeyle sürdürülebilir ve doğa dostu tekstil ürünlerinin geliştirilmesi ve çevreci yaklaşıma destek olunması da planlanıyor.
Projeyle yöresel dokumaların endüstriye kazandırılması ve kadın istihdamı, yerel kalkınma ve kültürel diplomasiye katkı sağlanması da amaçlanıyor.
Projenin hayata geçirilmesiyle devam eden akademik araştırmalar sonucunda “Osmanlı Saray Kumaşları” ve “Anadolu Yöresel Kumaşları” başlıklarında Türkiye’nin kumaş haritasını oluşturan 425 yöresel kumaş tespit edilerek özellikleri veri tabanına işlendi.
Proje kapsamında geleneksel dokumaların, estetik ve işlevsel değerlerini artıracak tasarımlarla katma değerli ürünlere dönüştürülmesi ve dünyaya tanıtılması ana hedefler arasında yer alıyor. “Türk Dokuması” olarak belirlenen geleneksel dokumaların öncülüğünde, yerel ve küresel sergiler, atölyeler ve iş birlikleri tasarlanması ve oluşturması da amaçlar arasında bulunuyor.