Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Litvanya İş Konseyi Başkanı Gökhan Yavuzer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Litvanya’nın, diğer Baltık ülkeleri olan Letonya ve Estonya’ya kıyasla en büyük nüfus ve ekonomiye sahip olduğunu vurguladı.
Litvanya’nın; ihracatı ve ithalatı dengeli, dış ticaret açığı vermeden düzenli olarak büyüyen bir ekonomiye sahip olduğunu ifade eden Yavuzer, ülkenin yılda yaklaşık 35 milyar dolarlık bir ithalatı bulunduğunu ancak Türkiye’nin bu pastadan aldığı payın sadece 300 milyon dolar olduğunu aktardı.
Yavuzer, İstanbul’a 2,5 saatlik uçuş mesafesinde olan, Türkiye ile her zaman dostane siyasi ilişkiler içerisinde bulunan ve en önemlisi Türkiye’yi bir numaralı turizm destinasyonu olarak tercih eden Litvanya ile bu rakamın daha da geliştirilebileceğine inandıklarını ifade etti.
Turizm, sağlık turizmi ve müteahhitlik sektörü gibi alanlarda da hizmet ihracatının artırılabileceğini vurgulayan Yavuzer, firmaların, Baltık ülkelerinin; Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi İskandinav ülkelerine açılan bir kapı olduğunu unutmaması gerektiğini söyledi.
Yavuzer, 2020’nin Türkiye-Litvanya ekonomik ve siyasi ilişkileri bakımından, koronavirüs salgınına rağmen oldukça başarılı geçtiğini ifade ederek, “31 Ocak 2020’de Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan’ın Litvanya ziyareti, beraberinde iki ülke arasında imzalanan ekonomik iş birliği anlaşması ve düzenlediğimiz iş forumu ile 2020 yılına hızlı bir giriş yaptık.” dedi.
“Türk girişimciler mutlaka Litvanya ekosistemine dahil olmalı”
Gökhan Yavuzer, Litvanların en çok tercih ettiği hava yolu şirketi olan THY’nin başlatmış olduğu hava kargo taşımacılığı hizmeti ile iş insanlarının, koronavirüs döneminde Baltıklara ürünlerini hızlı bir şekilde gönderme imkanına kavuştuğunu aktararak, “Koronavirüs salgınının hafiflemesi ile beraber de en kısa sürede sektörel ticaret heyetleri düzenlemek istiyoruz. Bunun yanı sıra ülkemizdeki firmaların önümüzdeki dönem bölgede düzenlenmesi planlanan fuarlara katılmaları için de gerekli bilgilendirmeleri yapıyoruz.” diye konuştu.
Yavuzer, otomotiv, tekstil, mücevherat, tütün ve kimyasal ürünlerin şu anda başlıca ihraç kalemleri olduğunu ancak özellikle yaş meyve sebze, kuru yemiş, şekerli ve çikolatalı mamuller, traktör ve ev tekstili gibi ürün gruplarında daha fazla ihracat yapma potansiyeli bulunduğunu kaydetti.
Hizmet sektörü anlamında da yazılım, oyun geliştirme, finansal teknolojiler gibi alanlarda da Türk girişimcilerin mutlaka Litvanya ekosistemine dahil olması gerektiğini belirten Yavuzer, “İstanbul-Vilnius arası direkt uçuşlar da göz önüne alındığında, dünyanın sağlık turizmi anlamında en önemli destinasyonlarından biri olan İstanbul’daki sağlık kuruluşlarımızın bu pazara daha çok önem vermeleri faydalı olacaktır.” dedi.
Yavuzer, Litvanya ile ikili ticaret hacminin geçen yıl itibarıyla 700 milyon dolara ulaştığına işaret ederek, “Asıl hedefimiz olan 2023 yılında 1 milyar dolarlık ikili ticaret hacmine daha da erken ulaşmak için Türkiye-Litvanya İş Konseyi olarak var gücümüzle çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.
“e-residency sistemi çevrim içi olarak Litvanya’da şirket kurabilme imkanı sağlıyor”
Türkiye-Litvanya İş Konseyi Başkanı Yavuzer, Litvanya’nın, geçen yıl bütün dünyadaki ticareti olumsuz etkileyen koronavirüs salgınına rağmen Türkiye’nin ihracatının artış gösterdiği az sayıdaki ülkeden biri olduğunu vurgulayarak, “2021 yılında da bu trendi artırarak devam ettirmek en büyük amacımız. Ayrıca Litvanya, özellikle AB’ye ihracat yapan firmalarımızın yurt dışı birimlerini açmaları için de en uygun maliyetle iş yapma olanağı sağlayan ülkelerin başında geliyor.” diye konuştu.
Yavuzer, Litvanya’yı AB’de bir merkez olarak belirleyecek olan firmaların, AB içinde mevzuatsal engellerden kurtularak daha rahat ticaret yapma imkanına kavuşacağını söyledi.
Litvanya’nın yürürlüğe koymayı planladığı e-residency sistemine değinen Yavuzer, şunları kaydetti:
“Bu program, çevrim içi olarak Litvanya’da şirket kurabilme imkanı sağlıyor. Bu sistem sayesinde firmalarımız dijital olarak doküman ve sözleşmeleri imzalayabilir, imzalı belgelerin doğruluğunu onaylayabilir, dokümanlarını şifreli bir şekilde gönderebilir, uzaktan para transferleri yapabilir, çevrim içi vergi beyanında bulunabilir ve şirketlerini dünyanın her yerinden yönetebilir. Koronavirüs salgını sonrası dijitalleşmenin yaşandığı böyle bir dönemde söz konusu uygulamanın firmalarımıza önemli bir imkan sunacağını düşünüyorum.”