Türkiye, Roma İmparatoru Severus’un yağmalanan heykelinin eksik başını Danimarka’dan istiyor

MS 193-211 arasında hüküm süren ve Anadolu ile Mezopotamya’da iz bırakan Roma İmparatoru Septimius Severus’un 225 yılından kalma 2 metreden daha yüksek bronz heykelinin gövdesini ABD’nin New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nden geri alan Türkiye’nin kopuk başı almak için başvurduğu Danimarka ayak sürüyor.

Ankara, 1960’larda Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nden yurtdışına kaçırıldığını söylediği Roma İmparatoru Severus’un heykelini, Danimarka’daki bir müzeden kopuk başı geri alarak tamamlama çabasında.

Uzun çekişmeler sonucu martta ABD’nin bronz Severus heykelinin 25 milyon dolar değer biçilen gövdesini iade etmesini sağlayan Türkiye yetkilileri, 50 yıldan uzun süredir Danimarka başkenti Kopenhag’daki Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi’nde bulunduğunu belirttikleri başın da iadesini talep ediyor.

Fransız haber ajansı AFP’nin görüştüğü Danimarkalı uzmanlar ise ellerindekinin Türkiye’nin istediği eksik parça olduğuna şüpheyle yaklaşıyor.

AFP’ye konuşan Glyptotek’in Koleksiyon Direktörü Rune Frederiksen, ” O gövdeyle bu başın birbirine ait olduğuna ikna olmadık. Şimdiki halde belgeler çok güçlü değil, gövde ile kafa kırıklarını karşılaştırmamız gerekiyor” dedi.

Oysa 1979’da müzenin eski bir küratörü, 1970’te kesin kökeni hakkında bilgi olmaksızın edinilen başın, özel Amerikan koleksiyonundaki başı kopuk heykele karşılık geldiği tahmininde bulunmuştu. Hatta iki bronz parça bir sergi için yeniden bir araya getirilmişti.

Frederiksen, “Kafa kısmının boynuna bir sırık geçirilip gövdeye oturtulması suretiyle iki parçanın birbirine yaklaşması anlamında, baş gövdeye uymuştu” açıklamasını getirdi.

Ancak bu biraraya gelmenin birbirlerine ait olduğunu kesin kanıtlamadığını dile getiren Frederiksen, “Birbirlerine ait olmadıklarını söylemiyorum. Sadece 25-30 yıl önce katalogları yazarken olduğumuz kadar emin olmadığımızı söylüyorum” dedi.

Danimarka müzesinin koleksiyon katalogları, ‘kompozisyon veya yapı açısından hiçbir şeyin, baş ile gövdenin aynı heykele ait olmasını engellemediğini’ belirtiyor. Bronz başın kökenini de daha kesin ifadelerle Türkiye’nin Akdeniz bölgesinde bulunan antik Likya uygarlığının Boubon kenti olarak belirliyor.

Ancak AFP’ye konuşan Aix-Marsilya Üniversitesi’nden arkeolog Guillaume Biard da ‘başın kökenini kesin olarak tanımlayan belgelenmiş bir kanıt olmadığını’ söyledi. Biard “Ancak bir dönem New York’taki Metropolitan Müzesi’nde sergilenen ve Türkiye’ye iade edilen gövdenin Bubon’daki imparatorluk kültünün tapınağı Sebasteion”dan geldiği aşikar” dedi.

Türkiye yetkililerine göreyse başın kökeni tartışmalı değil. Yetkililerin elindeki en sağlam kanıt ise ünlü arkeolog Jale İnan’ın Boubon Sebasteionu ve Broz Heykelleri üzerine yaptığı pek çok araştırma. İnan, sözkonusu baş ile gövdenin ölçülerini alıp çalışmalarında yayımlamıştı.

AFP’ye konuşan Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçiliği Müsteşarı Mehmet Bulut, “Bronz, Türkiye’deki Boubon’dan geliyor. Türkiye’den gelen tüm nesneler gibi, onun da iade edilmesini istiyoruz” vurgusunu yaptı.

Bunun için Glyptotek’le görüşmeler yürüttüklerini belirten Bulut, “İşlem başlatıldı. Talebimizi ilettik ama zaman alacak” dedi.

Frederiksen de ‘olası iadeye karşı çıkmamakla birlikte parçaların iyice araştırılması gerektiğini düşündüğünü’ söyledi.

Paris-Sorbonne Üniversitesi’nde sanat tarihi ve arkeoloji profesörü olan Emmanuelle Rosso, parçaları birleştirmenin çok zor bir görev olduğunu belirterek “Antik heykellerin rekonstrüksiyonu çok önemli. Bize gelenlerin çoğu bedensiz kafalar veya başsız bedenlerdir” dedi.

Kafaların zamanla yıpranmış ya da isyanlar sırasında yahut bir yerine iki nesne satarak karı maksimize etmek isteyen yağmacılar tarafından heykellerin başlarının kesilmiş olabileceğini anlatan Rosso, “Tam heykeller çok nadir bulunur, özellikle de bronz heykeller söz konusu olduğunda” diye ekledi.

Tarihte başta birarada olması amaçlanmamış kafalar ve bedenlerin buluştuğu örnekler de var.

Frederiksen, “Roma döneminde imparatorlar, heykelleri siyasi propagandanın parçası olarak kullanırdı. Yeni bir imparator geldiğinde, tüm heykelleri değiştirmek yerine, bazen sadece kafalarını değiştirmek yeterli ve ucuz gelirdi” bilgisini verdi.

Sputnik Türkiye.