TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu’nun 2019 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporu’nun görüşmelerinde Fon Yönetimi AŞ Genel Müdürü Sönmez sunum yaptı.
TVF’yi varlığa dayalı bir kalkınma fonu olarak tanımladıklarını belirten Sönmez, “TVF kesinlikle Türkiye Hazinesi veya bütçesini fonlamak üzere kurulan bir kurum değildir. Türkiye Varlık Fonunu devletin yatırım yapan bir kolu olarak dizayn etmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
TVF’nin, devletin stratejik ve büyük ölçekli yatırımlarını yapmaya çalışan bir kurum olmak zorunda olduğunu dile getiren Sönmez, TVF’nin, konsolide ettiği şirketlerin nakdine ve mal varlıklarına da dokunmadığını vurguladı.
İki yıllık dönemde yapılan faaliyetlere ilişkin bilgiler veren Sönmez, şunları kaydetti:
“Varlık Fonu, kendisine devredilen hiçbir şirketi satmamıştır, rehin de vermemiştir, herhangi bir krediye de konu etmemiştir. Çok net söylüyorum; bir kısmını halka arz edip değer yaratabilir misiniz? Borsa ile ilgili mesela… Açıkladık, bundan sonra da olabilir. Kamunun kontrolünü vermek gibi niyetimiz yok. Tam tersi bu yönetimin tek amacı, devletin girişimci statüsünü tekrar sahneye koymaktır. Özellikle 2008 global finansal krizi ve 2020’deki pandemi krizinde çok net ortaya çıkan bir şey var; devlet eğer stratejik alanlardan elini geri çekerse o alanlarda çok net zorlanıyoruz. Mesela sağlık, eğitim, tarım, teknoloji, savunma, altyapı… Bunların hepsi önemli alanlar. Biz özel sektöre kesinlikle rakip değiliz ama özel sektörü tamamlayıcı, özel sektörü geliştirici bir rol edinmek zorundayız.”
Bankaların altında, değerini bulmayan bir kısım şirketleri de yeni bir modelle piyasaya sürmeyi düşündüklerini söyleyen Sönmez, Türkiye Sigortanın bunun net örneklerinden birisi olduğunu ifade etti.
TVF’nin denetim yapısına ilişkin bilgi aktaran Sönmez, TVF’nin 2019 yılı konsolide bilanço büyüklüğünün yüzde 90’ının Sayıştay denetimine tabi olduğunu belirtti.
Petrokimya, maden ve enerji projeleri
Varlık Fonunun ana amaçlarından birinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapmakta zorlandığı, özellikle de cari açığa direkt etkide bulunan sektörlere dönük büyük yatırımları gerçekleştirmek, bunu yaparken de yabancı sermaye çekmek, finansmanını ayarlamak olduğunu anlatan Sönmez, projeler arasında yer alan petrokimya sektörü ve petrokimya kümelenme projesine ilişkin bilgi verdi.
Türkiye’de 2019 rakamlarına göre 17,1 milyar dolarlık maden ithalatının bulunduğunu dile getiren Sönmez, “Türkiye Cumhuriyeti, maden sektöründe özel sektörün yapamadığı alanlarda bir ölçek olarak bunu koymak zorunda. Enerji Bakanlığımızla entegre bir yapı kurmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
Sönmez, ülke geneline yayılmış olan maden ruhsatlarında altın, bakır, gümüş, kurşun, çinko, demir, krom gibi madenlere yönelik arama-geliştirme faaliyetlerinin sürdürüldüğünü kaydetti.
Afşin C Elektrik Üretim Tesisi Projesi için yabancı yatırımcılarla görüştüklerini ifade eden Sönmez, bu projeye önem verdiklerini, bunun kuşak yol projesinin de bir uzantısı olması gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Türkiye Sigorta
Türkiye Sigortanın 5 aylık bir şirket olduğunu ancak beş ayda kamuda Türk şirketleri tarafından sigortalanamayan değerleri sigortalar hale geldiğini vurgulayan Sönmez, şöyle konuştu:
“Daha önce bizim gemilerimiz, uydumuz, kuyularımız, bunları Türkiye sigorta sektörü sigortalayamıyordu. Türkiye Sigorta bunları yapar hale geldi. 5 aylık bir şirketin karı 2,5 milyara gelmiş durumda. Tam entegrasyon sağlanmamasına rağmen daha operasyonel. Türkiye Sigorta, sigorta sektöründe bugün en büyük yapı. Bunun çok daha büyük olup bölgesel bir lider olması gerektiğini düşünüyoruz. Yani Doğu Avrupa, Kuzey Irak, Suriye, Gürcistan, Kuzey Afrika, bu bölgelerde sigorta faaliyetlerini risk alarak garanti kapasitemizi artırarak büyüteceğimize inancımız tam. Gerçekten halk seviyesinde de kabul edilen bir sigorta şirketi olduğunu görüyoruz beş aylık gelişmelerde.”
Sönmez, kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi ve yeterliliklerinin desteklenmesi amacıyla çekirdek sermayelerinin 2019’da toplam 3,7 milyar avro artırıldığını kaydetti.
Türkcell konusunun piyasada çok konuşulduğunu belirten Sönmez, bu konuda atılan adımları anlattı. Sönmez, “Bizim inancımız, Türkcell’in değerini 2-3 kat yapabileceğimizi düşünüyoruz dolar bazında. Bunu da hisse hareket fiyatı belirtiyor. Hisse fiyatı yavaş yavaş artıyor.” dedi.
Zafer Sönmez, Türkcell’in, Türkiye Varlık Fonunun stratejik yatırımlarından birisi olduğuna işaret ederek, “Türkiye Varlık Fonu neden Türkcell’e yatırım yapıyor? Çünkü biz yüksek teknoloji şirketlerine yatırım yapmak zorundayız. Türkcell, Türkiye’nin dijitalde lider şirketidir.” diye konuştu.
Borsa İstanbul
Borsa İstanbul konusundaki tartışmalara da değinen Sönmez, “Türkiye Varlık Fonu, kendisine devredilen Borsa İstanbul hisselerini satmamıştır. 2015’te Avrupa Yatırım Kalkınma Bankasının aldığı yüzde 10’luk hisseyi bize geri satma isteğini geri çevirmedik. Girdiği yatırım maliyetinden geri aldık. Biz Aralık 2019’da 122,5 milyon dolara aldığımız hisseyi, Kasım 2020’de halka arza hazırlık amaçlı, yine stratejik bir borsa yatırımcısı olan Katar Yatırım Otoritesine 200 milyon dolara sattık. Dolar bazında yüzde 63 getiri sağlandı.” şeklinde konuştu.
İstanbul Finans Merkezi’ne ilişkin medyada çok fazla haberlerin geçtiğini dile getiren Sönmez, buna hiçbir zaman inşaat projesi olarak bakmadıklarının altını çizdi.
TVF’nin, toplam mal varlığına göre borcunun çok düşük olduğunu ifade eden Sönmez, “Bizim sermayemiz 2019’da 33 milyar dolar civarında. Bu 33 milyar dolara karşı aldığımız finansal borç 1 milyar avro. 2019 itibarıyla herhangi bir borcumuz yoktur. TVF, krediyi sadece yatırımları için kullanır. Herhangi bir şekilde devletin bütçesini fonlamak isteyen bir yapı değildir.” dedi.
Sönmez, TVF olarak amaçlarının, Türkiye’nin stratejik ve büyük şirketlerine yatırım yapmak, devletin yapısal konularında sermayedar olarak bulunmak, bu anlamda her dönemde şeffaflaşmayı da artırmak olduğunu belirterek, “Her şeyi açık açık konuşmak gerektiğini düşünüyoruz. Varlık Fonu Yönetim Kurulu ve yöneticileri olarak bütün amacımız Türkiye’ye değer katan bir yapı oluşturmak. Bu yapı devletin ana düşüncesinden uzak bir yapı değildir. Devletin ana düşüncesini uygulamaya çalışan bir yapıdır.” ifadesini kullandı.