Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember’in Türkiye’de güneş ve rüzgar enerjisinin kapasitesinin artırılmasında YEKA modelini ve gelecek fırsatları incelediği yeni raporuna göre, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli, büyük ölçekli güneş ve rüzgar enerjisi santrallerinin kurulması ve bu santrallerin ekipmanlarının yerli üretim olanaklarını teşvik eden bir mekanizma olarak 2016’dan beri uygulanıyor.
Geçen yıl sonunda güncellenen YEKA yönetmeliği ve şartnamesiyle Türkiye, yenilenebilir enerji projelerinin hayata geçirilmesini hızlandırmayı ve YEKA modelini yatırımcılar için daha cazip hale getirmeyi amaçlıyor.
Türkiye, rüzgar ve güneş enerjisinde mevcut 32 gigavatlık kapasiteyi 2035’te 120 gigavata çıkarmayı hedefliyor. YEKA kapsamında ocak ve şubatta yapılan 2 gigavatlık ihalelere ek olarak, Türkiye yıl sonuna kadar 2 gigavat seviyesinde ihale planlıyor.
YEKA modelinde yapılan iyileştirmeler yatırımcı ilgisini çekebilir
Yeni düzenlemeler kapsamında YEKA projeleri için iletim bedeli muafiyeti sağlanıyor ve santrallerin yanına kurulu güç kadar batarya depolama sistemi eklenmesine izin veriliyor.
Ayrıca, projelerin önündeki en büyük engellerden biri olan bürokratik süreçleri hızlandırmak için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının devreye girerek izin süreçlerinde aktif destek sağlayacağı dönem de başlıyor.
Türkiye, “süper izin” adı verilen mekanizmayla izin sürelerini dört yıldan iki yılın altına düşürmeyi hedefliyor.
Yeni düzenlemeler, yatırımcıların finansal planlamalarını kolaylaştıracak esneklikler de içerirken, YEKA projelerinde üretilen elektriğin serbest piyasada satılmasına yönelik yeni bir model hayata geçiriliyor. Rüzgar enerjisi projelerinde 72 ay, güneş projelerinde ise 60 ay boyunca serbest piyasa satış imkanı tanınıyor.
Türkiye’nin izin süreçlerini kısaltarak, esnek elektrik satış seçenekleri sunarak ve ulaşılabilir yerlilik oranları belirleyerek, YEKA projelerini en kısa sürelerde hayata geçirilmesi potansiyeli bulunuyor ve yapılan iyileştirmelerin yatırımcının ilgisini çekebileceği öngörülüyor.
Öte yandan, Ember verilerine göre, 2017-2025 arasında ihale edilen toplam 7,8 gigavatlık güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin dörtte biri devreye alındı. Yatırımların hayata geçmesindeki gecikmenin nedenleri, uzun izin ve onay süreçleri, finansmana erişimin zorluğu, yüksek yerlilik oranı zorunluluğu ve elektrik satış seçeneklerinin kısıtlı olması olarak görülüyor.