Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen “Yenidoğan İşitme Taraması Programı” ile Türkiye’de her yıl ortalama 2 bin 500 yenidoğana işitme kaybı tanısı konulduğu bildirildi.
AA muhabirinin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünden edindiği bilgiye göre, yenidoğan her bin bebekten 1-3’ü işitme kaybıyla dünyaya geliyor. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran binde 6’ya çıkabiliyor.
İşitme kaybıyla doğan ya da doğum sonrası dönemde işitme kaybı olan çocukların erken dönemde tespit edilmesi, uygun tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının yapılması amacıyla Bakanlık tarafından “Yenidoğan İşitme Taraması Programı” yürütülüyor.
Bu program sayesinde, işitme kaybı yaşayan çocukların sosyal, bilişsel ve dil gelişimleri olumsuz olarak etkilenmeden, en uyumlu şekilde topluma karışmalarının sağlanması, sağlık personeli ile toplumun bu konuda duyarlılığının ve bilinç düzeyinin artması amaçlanıyor. Tarama programıyla doğumu takiben 6 ay içinde işitme kayıplı çocukların tespit edilmesi ve tedavilerinin başlatılması hedefleniyor.
Doğumdan sonra, hastaneden taburcu olmadan önce bebeğe mutlaka işitme testi yaptırılması gerekiyor. Eğer doğum sağlık kuruluşunda gerçekleşmediyse doğumdan sonraki 3 gün içinde işitme taramasının yapılması önem taşıyor.
1067 tarama merkezinde işitme taraması programı uygulanıyor
Türkiye’de doğumun olduğu sağlık kuruluşlarındaki (kamu, özel, üniversite) Yenidoğan İşitme Tarama Ünitelerinde, eğitimli sağlık personeli tarafından, basit, ucuz ve uygulaması çok kolay testler ile yenidoğan bebeklere işitme taraması yapılıyor. İşitme taraması yapılan merkezler, doğum yapılan sağlık kuruluşları bünyesinde yer alıyor.
Bu program kapsamında, 81 ilin kamu, üniversite ve özel hastanelerinin yer aldığı 1067 tarama merkezinde işitme taraması programı, 72 referans merkezinde de ileri tanı tedavi uygulanıyor. Her yıl ortalama 2 bin 500 yenidoğana işitme kaybı tanısı konuluyor ve erken rehabilitasyon, tedavi şansı sağlanıyor.
Türkiye’nin her yerinde taramalar, Bilim Komisyonu tarafından belirlenen ve Sağlık Bakanlığınca da onaylanan tarama protokollerine göre iki tür test ile gerçekleştiriliyor. Testler, basit, ucuz, uygulaması kolay ve bebeğe herhangi bir acı ya da zarar vermiyor.
Doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde tüm taramaları yapılmalı
İşitme kaybı yaşadığı düşünülen bebekler bir üst merkeze sevk ediliyor ve bu bebeklere ileri düzeyde işitme testleri uygulanıyor. Eğer işitme kaybı tanısı konulursa, o zaman kaybın türüne ve nedenine göre tedavi seçenekleri belirleniyor.
Bazı bebekler ilaçla tedavi edilebilirken, bazılarının ise işitme cihazı ya da koklear implant denilen biyonik kulağa ihtiyacı olabiliyor. Bu nedenle bebeklerin, doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde tüm taramalarının yapılması, 3 ay içinde varsa tanılarının konulması ve gerekiyorsa 6 ay içinde cihaz kullanmaya başlamaları gerekiyor.
Kalıcı işitme kaybı yaygınlığı okul-yaşı nüfusta binde 9
İşitme kayıpları, enfeksiyonlar, travmalar ve progresif işitme kaybı yapan genetik hastalıklara bağlı olarak doğum sonrası dönemde de ortaya çıkabiliyor.
Kalıcı işitme kaybı yaygınlığının okul çağındaki çocuklarda nüfusa oranla binde 9’a yükseldiği belirtiliyor. Bir ya da her iki kulakta kalıcı ya da geçici işitme kaybının okul çağındaki çocukların yüzde 14’ten fazlasını etkilediği, tek taraflı işitme kayıplarında bile sınıf tekrar oranının yüzde 37 olarak bildirildiği ifade ediliyor.
Türkiye’de işitme taraması, 81 ilde ilköğretimin 1. yılında, belirlenen protokoller çerçevesinde işitme taraması, konusunda eğitimli Toplum Sağlığı Merkezlerinde ya da Sağlıklı Hayat Merkezlerinde görevli sağlık personeli, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlükleri tarafından sahada uygulanıyor.
Tarama sonucunda işitme kaybı şüphesi olan çocuklar, ildeki kulak burun boğaz uzmanlarına sevk ediliyor. Daha ileri tetkik ve tedavi gerektiren olgular ise referans merkezlere yönlendiriliyor.
Bebeklerin ve çocukların kullanacağı işitme cihazları ve koklear implantlar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödeniyor.