Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, TMD tarafından düzenlenen “İkinci Maden Kurtarma Yarışması” sonrası basın mensuplarının, Türkiye’deki madencilik sektöründeki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
Madencilik sektöründeki çalışanların, evden çıktığı andan başlayıp iş yerinde çalıştıktan sonra eve döndüğü ana kadar olan süreçte sağlam ve sağlıklı olmasını sağlayacak bir yapı kurulmasını amaçladıklarını ifade eden Emiroğlu, bu yönde geniş kapsamlı bir araştırma başlattıklarını aktardı.
Emiroğlu, söz konusu inisiyatifle, işçi, halk sağlığı ve güvenliği konularının daha da ön planda tutulduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
“Sorumlu Madencilik İnisiyatifi altında bir çalışma başlattık. Bu çerçevede 4 temel ilke belirledik. Bu ilkeler; sağlık ve güvenlik, doğa ve ekosistem, sosyal diyalog ve yerel kalkınma ile iş etiği ve şeffaflık. İnsanı önceleyen bir anlayışla üretim yapmak istiyoruz. Ayrıca, ilkeler çerçevesinde işletmelerden, sadece işçi için değil, bölge halkının sağlığının ve güvenliği için tedbir alınmasını da bekleyeceğiz. Örneğin, iş yerine hekim getiren işletme, aşılarını ve hekimlerini köylere götürecek.”
Emiroğlu, Sorumlu Madencilik İnisiyatifi ilkelerinin, bu sektörün öncü ülkelerinden olan Kanada’da başladığını, daha sonra bir çok ülkenin benimsediğini anlattı.
Bu sistemin etik kurulunda, sektör paydaşlarının olacağını anlatan Emiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sorumlu madenciliğin ilkelerini 9 ülke kabul etti. Kabul eden ülkeler arasında Yunanistan, Brezilya ve Avusturalya var. Biz muhtemelen bu sisteme katılan 10’uncu ülke olabiliriz, bunun üzerinde çalışıyoruz. Bunu kabul etmek zorunlu değil, gönüllü katılım. Şirket bunu kabul ederse puanlama sistemi var. Bir etik kurul oluşturacağız. Bu etik kurulunda sektör olacak, devlet olacak, çevre STK’leri ve üniversiteler olacak. 4 ilkenin altında yaklaşık 120-130 soru var. Toplamda 600 soruluk bir soru seti oluşacak. Bu soruları, sisteme dahil olan şirketlere açacağız. Onlara bir kullanıcı adı ve şifre tanımlanacak. Şirketler, her yıl orada bu soruları cevaplayacak ve ilerleme durumlarıyla ilgili kanıtları bize sunacaklar. Kanıtsız bir şeyi kabul etmeyeceğiz. Bütün sorular zaten kanıtlanmaya yol açan sorular. Bunun sonucunda da bir değerlendirme yapıp hangi şirket hangi kategoride hangi puanı alıyor onu belirleyeceğiz ve bunu da kamuoyuna ilan edeceğiz. Sistemi kurmak için ciddi bir çalışma yapıldı. Bir kurul oluşturuldu ve bu çalışma onlara sunuluyor. Çalışmalar o kuruldan geçecek. Yanlış bir şey yapmamak zorundayız. Uluslararası diğer paydaşlarla da çapraz kontrol yapıyoruz. Kopyala-yapıştır değil ülkemize uygun bir şey yapıyoruz ki uygulanabilir bir şey olsun. Sistemde bağımsız denetçiler olacak.
Kategoriler var. Şirketler kodlama sistemiyle puanlanacak.”
“Rehabilitasyon olmazsa olmaz”
Emiroğlu, madencilik sahalarının madencilik işlemleri sonrasında rehabilite edilmesinin doğa ve insan sağlığı açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Mevcut ÇED’te rehabilitasyon olduğunu, rehabilite olmadan arazinin devlete teslim edilemediğinin altını çizen Emiroğlu, şöyle devam etti:
“Rehabilite etmek madencilik alanlarının, işlem bittikten sonra ağaçlandırmaya hazır hale getirmek demektir. Rehabilitasyon olmazsa olmaz bir çalışmadır. Bir kanun taslağı üzerinde çalışılıyor. Orada rehabilitasyon için ayrı bir fon kurulması öngörülüyor. Bu fonun sadece rehabilitasyonda kullanılması gibi bir olay var taslakta. Bunun dışında Avrupa Birliği (AB) standartlarında madencilik konusunu görüşüyoruz. Biz henüz imzalamadık. Bazı ülkeler ‘2030’da sıfır salım yapacağız’ diyorlar. AB ‘sıfır salınım’ diyor ama mevcut enerji krizinde kömüre dönmek için uğraşıyor. Almanya’da birçok firma işletmeleri durduruyor, insan çıkarıyor. Mutlaka ülkelerin kendilerine yetebilirliğinin sağlanması çok önemli. Bizim kömür potansiyelimiz varsa bunu kullanmalıyız. Kömüre ağırlık verilmeli ama kömüre ağırlık verirken temiz kömür yakılmalı. Yakıt teknolojisinin de geliştirilmesi lazım, filtreleme sisteminin son derece kaliteli olması lazım.”