Türkiye’ye 7 yıl önce yerleşen 33 yaşındaki Suriyeli müzisyen, ülkesinin müzik kültürü ve mirasını Türk müziği ile harmanlıyor.
Müziği ortak dil olarak kullandığı sürece Türk meslektaşlarıyla iletişim kurmakta sorun yaşamadığını ifade eden Gays özellikle yüzyıllar boyu aynı ülkeyi paylaşan Türkler ve Suriyelilerin kardeşliğini destekleyen projeler geliştirmek istiyor.
Genç müzisyen, İstanbul’da her yaştan öğrenciye ut ve bağlama dersi veriyor, uluslararası bir okulda da müzik öğretmenliği yapıyor.
Aileden gelen müzik aşkı
Sanat hayatına atılma serüvenini AA muhabirine anlatan Gays “Müzisyen bir ailede büyüdüm ve enstrümanlar her zaman yanımdaydı. Ut çalmayı öğrendim ardından da başka enstrümanları öğrendim. Ailemin ve akrabalarımın teşvikiyle öğrenmeye ve çalmaya devam ettim.” dedi.
Suriyeli müzisyen, küçük yaşlardan itibaren şarkı söyleyen ve enstrüman çalan bir ailenin içinde olduğunu müzik ve enstrümanları keşfetmenin kendisi için adeta bir hobiye dönüştüğünü dile getirdi.
Gays, müzik eğitimine ilişkin ise şunları kaydetti:
“15 yaşında Lazkiye’deki Arap Müzik Evi Enstitüsüne gittim ve burada 5 yıl okudum. Akdeniz Müzik Enstitüsünden birincilikle mezun oldum daha sonra Humus’taki Müzik Eğitimi Fakültesinde eğitim aldım.”
Lazkiye’nin Türkiye’ye yakınlığından dolayı televizyon ve radyoda Türk müziği dinleyebildiklerini aktaran Gays, “Bize yabancı olmayan bir kültürdü. Çok bilmediğim bir çalgı olan bağlama sesini duyardım. Bağlama ile 17 yaşında tanıştım ve çalmayı öğrendim. Bir Türk çalgısı olan bağlama, Lazkiye’de yaygın değildi ama sesi kulağımıza gelirdi.” diye konuştu.
Suriye’deki müzik okullarında Türk müziği etkisi
Gays, 2003’teki Suriye-Türkiye yakınlaşmasından sonra aile ziyaretleri ve iki ülke arasındaki geçişlerde kolaylıklar olduğunu hatırlatarak, bu sayede Suriye’de Türk müzik kültürünün geniş bir alana yayıldığını ifade etti.
Şam’daki Yüksek Müzik Enstitüsünde ve konservatuarda Türk ekolünü benimseyen birçok öğretmen olduğunu aktaran Gays, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin önde gelen müzisyenlerinden Yurdal Tokcan ve Göksel Baktagir gibi Türk müzisyenleri, Türkiye’ye gelmeden önce tanıyordum. Onlarla Türkiye’de üniversitede tanıştım.”
Gays, “Bir keresinde Yurdal hoca üniversitede bizi ziyaret etti ve bir atölye çalışması yaptık. Arap ve Türk müziği arasında etkileşim vardı. Türkiye’nin güney illeri Arap melodilerini dinlerken, Suriye’nin kuzeyindeki şehirlerde de Türk melodileri dinleniyordu.”
– Uzun süre aynı ülkede yaşayan halklar arasında kültürel etkileşim
Suriye halkının geneli gibi kendisinin de savaş sebebiyle ülkesini terk ederek Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldığını ifade eden Gays, burada bağlama üzerine yaptığı araştırmalar ve müzik hakkında okuduğu kitaplarla Türk müziği üzerine bilgiler edindiğini söyledi.
Gays, iki ülke arasındaki müzikal etkileşim konusunda ise “1517’den 1916’ya kadar Araplar ve Türkler Osmanlı yönetiminde aynı ülkede ve bölgede yaşadılar. Bir arada yaşama sonucu müzik, örf ve adetlerin yakınlaşması doğaldır.” dedi.
Suriyeli müzisyen, 1970’ler ve 80’lerde Türk müzisyenlerin melodilerinde bazı Mısır modelleri ve tam tersi etkilerin görüldüğüne işaret etti.
“Araplar ve Türkler arasındaki müzikal yakınlaşma, farklı dillerde de olsa tek ülkenin halkları olarak yaşadığımızdan dolayı uzun zamandır var.” diyen Gays, Türk ve Arap sanatçıların seslendirdiği ya da üzerinde çalıştığı eserlerde de birbirinden alıntılara sık sık rastlandığını kaydetti.
“Müzikle tüm engelleri yıkarsınız”
Gays, müziğin halklar arasındaki engelleri yıkmada önemli bir rol oynayabileceğini ifade ederek, “Müziğin insanları birbirine yakınlaştırdığını fark ettim. Müzikte birleştiren bir dil var ve bu yeterli.” dedi.
“Birçok Türk müzisyenle temas kurdum ve umarım ortak bir çalışmamız olur. ‘Halep’ten İstanbul’a’ gibi Türk ve Suriyeli müzisyenler arasında gerçekleşen pek çok proje var.” diyen Gays, Göksel Baktagir’in bir grup Suriyeli sanatçı ile ortak yaptığı bir projenin de başarılı olduğunu dile getirdi.
Gays, sözlerini şöyle tamamladı:
“Seyirci bu projeden etkilenmişti ve bunun gibi ortak çalışmalar halkları sanatsal, kültürel ve sosyal açıdan yakınlaştırıyor. Bana yabancı olmanıza rağmen benim çaldığım melodiyi beğendiğinizde, beni de beğenirsiniz. Müzikle tüm engelleri yıkarsınız.”