Prof. Dr. Akdoğan, etkisi azalan Kovid-19 salgını ile TÜSEB’in yerli aşı, tıbbi cihaz, ilaç gibi sağlık endüstrilerinde yerlileşmeye yönelik yeni adımları hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Kovid-19 salgınının, sağlık bilim ve teknolojilerine verilmesi gereken önemi bir kez daha gösterdiğine dikkati çekene Akdoğan, salgınla mücadelede yürütülen bilimsel çalışmaların önemli bilgi ve tecrübe birikimi sağladığına işaret etti.
Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bundan sonraki süreçte 9 enstitümüzle geleceğin pandemilerine hazırlık açısından birçok çalışma yürüteceğiz. Salgın süreci bize sağlık endüstrisinde yerlileşmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu konuda proje desteklerimizin yanı sıra sağlık ekosistemindeki diğer paydaşlarla beraber tam bir eşgüdüm içerisinde belirlenen stratejilere uygun olarak yol alıyoruz.”
Bu kapsamda ilgili kurumlarla iş birliğinde AR-GE projelerinin desteklenmesi, AR-GE sonucu geliştirilen ürünlerin seri üretimine dönük uygulamaları gerçekleştireceklerini belirten Akdoğan, şu an kuduz aşısı üretimi, yapay zekayla radyolojik görüntüleme gibi çalışmalara yoğunlaştıklarını ifade etti.
“Kovid-19’un genetik ve bölgesel farklılıklara etkileri incelenecek”
Yeni çalışmalardan birinin de 2020’de kapsamı genişletilen Türkiye Ulusal Genom Projesi’yle ilgili olduğunu bildiren Akdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye Ulusal Genom Projesi, özellikle nadir hastalıkların önceden tanısı ve tedavisi açısından çok önemli. Kanser ve Biyoteknoloji Enstitümüz çalışmalarını hızlı bir biçimde devam ettiriyor. Şimdi de Kovid-19 özelinde Ankara Şehir Hastanemizle yürüttüğümüz çalışmaları, Türkiye Genom Projesi’ne entegre ettik.
Bu çerçevede Kovid-19 pandemisine ilişkin de çalışmalar yürüteceğiz. Genetik ve bölgesel farklılıklara göre pandeminin insanlarımızı nasıl etkilediğini araştıracağız. Buna ilişkin çalışılabilecek örnekler toplandı.”
Akdoğan, Türkiye Genom Projesi’nin geniş kapsamlı çalışmaları için ilk etapta 3 yıllık bir projeksiyon hazırlandığını, dünyada yürütülen benzer çalışmaların incelendiğini ve 30 bin örneğin çalışılmasının planlandığını anlattı.
“TURKOVAC’ın yaygın aşılamasında da ciddi yan etki gelişmedi”
Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının görüldüğü Mart 2020’den itibaren başlatılan çalışmalar sonucunda TÜSEB’in 7 aşı projesini desteklediğini ve bunlar içerisinde TURKOVAC’ın gerekli aşamaları tamamlayan ilk çalışma olarak kullanıma sunulduğunu anımsatan Akdoğan, yerli aşının seri üretiminin devam ettiğini belirtti.
Yerli solunum cihazı, yerli tanı kitinin ticarileştirilip yaygınlaştırılmasına katkı sağladıklarını vurgulayan Akdoğan, ayrıca TÜSEB tarafından geliştirilip ruhsatlanan “TÜSEB DiaKit” isimli Kovid-19 tanı kitini hizmete sunduklarını hatırlattı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en geniş kapsamlı klinik çalışmasının 28 ilde, 50’nin üzerinde merkezde TURKOVAC için yürütüldüğüne dikkati çeken Akdoğan, yerli aşının şu an ülke genelinde uygulandığını vurguladı.
Prof. Dr. Akdoğan, “Sağlık Bakanlığımızla sahada yaygın aşılamadan alınan sonuçlar ve aşı olanların verilerini takip ediyoruz. Ne mutlu ki TURKOVAC’ın yaygın aşılamasında da herhangi bir ciddi yan etki gelişmedi, bu çok sevindirici.” dedi.
Yerli aşının güvenlik ve etkinliğinin kanıtlandığının altını çizen Akdoğan, Azerbaycan’da da TURKOVAC’ın hatırlatma dozunun (rapel doz) Faz-3 klinik çalışmasının devam ettiğini kaydetti.
“Sağlık endüstrisinin yerlileşmesine önem veriyoruz”
TÜSEB’in bu yıl A, B, C ve D grubu olarak isimlendirilen yeni AR-GE destek programlarını devreye aldığını da anımsatan Akdoğan, bu çerçevede hem kısmi ve hızlı desteğe ihtiyaç duyan araştırmacıların hem de stratejik AR-GE projelerinin desteklendiğini vurguladı.
Prof. Dr. Erhan Akdoğan, “Özellikle ülkemizin sağlık endüstrisinin yerlileşmesinde ihtiyaç odaklı desteklerin verilmesine odaklanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.