Antalya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki firmada topraksız tarımla tanışan ve ardından Japonya’da bu işin eğitimini alan 50 yaşındaki Çınar, şehir yaşamından uzaklaşıp yaklaşık 2 yıl önce Konyaaltı ilçesindeki Karatepe Mahallesi’ne yerleşti.
Kiraladığı iki dönüm arazide sağlıklı sebzeler üretmek isteyen Çınar, ilk etapta topraksız tarım uygulamasıyla marul yetiştirmeye başladı.
Tesisin mühendislik işlerini de kendisi yapan Çınar, ürün çeşitliliğini artırmayı ve önümüzdeki yıllarda ihracata yönelmeyi hedefliyor.
“Tarımın şehre taşınması için çalışıyoruz”
Çınar, AA muhabirine, yaklaşık 20 yıldır “beyaz yakalı” olarak geçen meslek hayatına bundan sonra tarım sektöründe devam edeceğini söyledi.
Hemen herkesin bunaldığı zaman bir köye yerleşmeyi ve tarımsal üretim yapmayı hayal ettiğini belirten Çınar, “Ama bu iş o kadar romantik değil. Bir altyapınızın olması gerekiyor. Benim dede tarafım köylü olduğu için ben bu yaşam tarzına alışığım. Bu nedenle memnunum, mutluyum.” dedi.
Çınar, tarım sektörünün günümüzde savunma sanayi kadar stratejik hale geldiğine dikkati çekerek, gerekli yatırımların yapılmaması halinde insanların gelecekte kıtlıkla karşılaşabileceğini düşündüğünü ifade etti.
Topraksız tarımın çok geniş uygulama alanları ile öne çıktığını anlatan Çınar, şöyle konuştu:
“Topraksız tarım, şehirde bile tarımın kolaylıkla yapılabilmesine olanak sağlıyor. Biz de şirket olarak tarımın şehre taşınması ve kapalı ortamlarda dahi ürün yetiştirilebilmesi için çalışıyoruz. Geleneksel tarımdan en önemli farkı ilaç kullanılmaması. Bitkinin alacağı mineralleri suyun içine enjekte ediyoruz. Ürün daha besleyici oluyor. Verim oranımız da geleneksel tarıma göre daha yüksek oluyor. Ayrıca çok daha hızlı ürün alıyoruz. Mesela geleneksel tarımda marul 60 günde toplanırken, susuz tarımda 35-40 günde hasat ediliyor.”
Kabak, patlıcan, domates ve çilek üretimi ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Çınar, şunları kaydetti:
“Dünyada her yıl 12 milyon dönüm arazi ekilebilir olmaktan çıkıyor. Ülkemizde de ekilebilir alanlarda kaybettiğimiz ürünleri topraksız tarımla, iklimlendirme yatırımlarına gerek olmadan yetiştirebilecek duruma gelmeliyiz. Bazı bölgelerde toprağın kuraklaşması, tuz oranının artması sebebiyle bazı ürünler yetişmiyor. Biz de Ar-Ge’sini yaptığımız ürünleri, topraksız tarım teknolojileriyle kurak bölgelerde yetiştirmeyi planlıyoruz. Ülke olarak halen bir tarım ülkesiyiz. Özellikle kalitesi yüksek ürünler ihracata gidiyor ve bu sebeple iç pazarda boşluklar oluşuyor. Biz bu boşlukları doldurmaya çalışıyoruz.”
Çınar, topraksız tarımla üretilen ürünlerin sağlıklı ve besleyici olduğunun bilinmesi gerektiğini sözlerine ekledi.