UCM Başsavcısı Han, Hollanda’nın Lahey kentindeki ofisinde İngiliz The Sunday Times gazetesine açıklamalarda bulundu.
Hamas ile İsrailli yetkiler hakkında yakalama kararı başvurusunun ardından gelen tepkileri değerlendiren Han, “Bizim işimiz dost edinmek değil, alkışlansak da kınansak da işimizi yapmaktır. Giderek kutuplaşan dünyada her çocuğun, kadının, sivilin eşit değerde olduğunun altını çizmek zorundayız ve bunu yapmazsak ne anlamı kalır ki?” dedi.
UCM’nin başvurusunun ardından tutuklama kararı çıkması durumunda, eğer devletler adım atmazsa bunun çok büyük etkileri olacağını vurgulayan Han, şöyle devam etti:
“UCM onların çocuğu, Ben sadece dadı ya da kiralık yardımcıyım. Bu çocuğa bakmak ya da terk edilmesinden sorumlu olmak gibi bir seçenekleri var. Benden ya da UCM’den çok daha önemlisi, dünya bu durumu izliyor. Latin Amerika, Afrika ve Asya’da bunu bir kristalleşme noktası olarak görüyorlar. Güçlü devletler bir hukuk bütünü olduğunu söylerken, samimi mi yoksa bu kurallara dayalı sistem bir saçmalıktan mı ibaret, sadece NATO’nun ve hukuku eşit şekilde uygulama niyeti olmayan postkolonyal dünyanın aracı mı?”
“Benim yapmaya çalıştığım gerçeklere dayalı olarak hukuku uygulamak”
Başsavcı Kerim Han, İsrail ve Hamas liderlerine yönelik suçlamalarla ahlaki denklik kurmaya çalıştığı yönündeki iddiaları “saçmalık” olarak nitelendirerek, iddiaları reddetti.
Han, “Demokrasisi ve yüksek mahkemesiyle İsrail’in Hamas’a benzediğini söylemiyorum, tabii ki hayır. Daha açık konuşamazdım. İsrail’in halkını korumak ve rehineleri geri almak için her türlü hakkı var, ancak hiç kimsenin savaş suçu ya da insanlığa karşı suç işleme ehliyeti yoktur. Bizi tanımlayan kullandığımız araçlardır.” diye konuştu.
Kerim Han, geçenlerde üst düzey bir yetkilinin, “İsrail’in rehinelerin nerede, tünellerde ya da evlerde olduğunu ya da nasıl tutulduklarını bilmediği için ne yapabileceğini” sorduğunda, İrlanda’nın bağımsızlığı için mücadele veren İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) karşısında İngiltere’nin tutumunu örnek verdiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
“(IRA’nın) Margaret Thatcher’ı öldürme girişimleri oldu, Airey Neave havaya uçuruldu, Lord Mountbatten havaya uçuruldu, Enniskillen saldırısı oldu, diz çöktürmeler oldu… Fakat İngilizler ‘Falls Road’da şüphesiz bazı IRA üyeleri ve Cumhuriyetçi sempatizanlar olabilir, bu nedenle Falls Road’a 2 bin lb’lik bir bomba atalım’ diye karar vermedi. Bunu yapamazsınız. Hukukun bir amacı olmalı, hukuka saygılı devletleri, suç grupları ve teröristlerden ayıran da budur. Benim yapmaya çalıştığım da bu, gerçeklere dayalı olarak hukuku uygulamak ve ne kadar kınanırsak kınanalım yapmamız gereken de bu.”
“Siyasi uygunluk gibi dış etkenlerle değil, kanıtlarla hareket ediyoruz”
Han, UCM’ye yönelik tehditlere ilişkin de “Her gün e-postalar, doğrudan ya da başka türlü tehditler alıyor ve baskı görüyoruz.” açıklamasında bulundu.
Başsavcı Han, halihazırda UCM’nin Filipinler, Afganistan, Myanmar, Bangladeş, Latin Amerika, Gürcistan, Ukrayna ve Filistin’de aktif soruşturmalar yürüttüklerine değinerek, “Mükemmel olmayabiliriz ama samimiyiz ve siyasi uygunluk gibi dış etkenlerle değil, kanıtlarla hareket ediyoruz.” ifadesini kullandı.
“Tüm büyük yardım kuruluşları bir deri bir kemik kalmış çocuklardan bahsediyor”
UCM Başsavcısı, İsrail’in bölgedeki insani durumun çok daha farklı olduğu iddialarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Bakın tüm büyük yardım kuruluşları ne diyor, bir deri bir kemik kalmış çocukları görüyoruz. Filistinli doktorlara güvenmesek bile, Amerikalı ve İngiliz doktorlar anestezi olmadan ampütasyon yaptıklarını, elektrik kesildiği için kuvözde ölen bebeklerden, insülin olmadığı için ölen insanlardan bahsediyor. Savaşın bu şekilde yürütülmemesi gerekiyor. Eğer uluslararası insancıl hukuka uygunluk böyle bir şeyse, Cenevre Sözleşmelerinin hiçbir anlamı yok demektir.”
Han, bu süreçte uluslararası hukuk uzmanlarını ayrı rapor hazırlamaları için bir araya getirdiğine işaret ederek, “Bunlar hayatları boyunca ilkeleri savunmuş, çok saygı duyduğum büyük avukatlar.” dedi.
“Toplu cezalandırma yapamazsınız”
Sivil kayıpların özellikle kentsel alanlarda silahlı çatışmaların talihsiz bir gerçeği olduğunu ifade eden Han, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fakat sivillerin kasıtlı olarak hedef alınması başka bir şeydir. Ortak bir plan olarak toplu cezalandırma yapamazsınız. İsrail’in, Hamas’ı yenmek ve rehineleri kurtarmak gibi bir amacı olması kesinlikle meşrudur, bunu destekliyorum, ancak müdahale şekliniz hukuka uygun olmalı.”
Han, uluslararası hukuk açısından oldukça hassas bir dönemden geçildiğine dikkati çekerek, “Uluslararası alanda tehlikeli bir dönemdeyiz ve hukuka sarılmazsak tutunacak hiçbir şeyimiz kalmaz. O derin anlamlı ‘Bir daha asla’ sözleri, çok sık ritüel söyleme dönüşüyor ve dünya çapında insanlar buna inanmamaya başlıyor.” görüşünü paylaştı.
UCM Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs’ta, Netanyahu ve Gallant hakkında “yakalama kararı” başvurusu yaptığını bildirmişti.
UCM’den yapılan açıklamaya göre, Han, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’a ilaveten Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar ve Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının lideri Muhammed ed-Dayf hakkında “yakalama kararı” başvurusunda bulunmuştu.