İsrail, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşla birlikte, “Suriye’de hava hareket kabiliyetini kaybetme, Rusya ile ilişkilerin bozulması ve İran’la, kendi isteklerini karşılayan nükleer bir anlaşmaya varılmaması” şeklinde özetlenebilecek üç boyutlu ve çözümü zor bir denklemle karşı karşıya kaldı.
İsrail, Suriye’de İran hedeflerine hava saldırıları düzenleme özgürlüğünün tadını çıkarmayı sürdürmenin yanı sıra İran’ın nükleer silah üretme konusuna da müdahil olmak istiyor.
Suriye’ye havadan düzenlediği saldırılar Rusya’nın buna göz yummasıyla gerçekleşiyor. Dünyanın, Rusya-Ukrayna savaşıyla meşgul olduğu bir zamanda, Tahran ile Tel Aviv’in isteklerini karşılayacak nükleer bir anlaşma imzalanması konusunda ise soru işaretleri bulunuyor.
İsrail’in, Suriye’deki saldırıları sınırlandırılabilir
İsrail merkezli Haaretz gazetesi muhabirlerinden Yaniv Kubovich, 25 Şubat’ta yayımlanan yazısında, Ukrayna krizinin ardından İsrail’in Suriye konusundaki endişeleriyle ilgili değerlendirmede bulundu.
Kubovich, İsrail ordusunu asıl rahatsız eden meselenin, Rusya ile Suriye konusundaki hassas ilişkilerin sekteye uğraması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“İsrail ordusu, düzenli olarak İran destekli Lübnan Hizbullahı’na karşı mücadele veriyor. Bu durumda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail’in Suriye ve Orta Doğu’daki başka bölgelerde düzenlediği operasyonlara karşı politikasını değiştirebilir.”
Kubovich, Putin’in konumunu güçlendirme çabası içine girerek, İsrail’in Suriye’deki saldırılarını sınırlandırabileceğini savundu.
“İsrailli yetkililer ayrıca, Rusya’nın, büyük silah anlaşmalarından gelir elde etmek ve Orta Doğu’da Batılı askeri güçler karşısında yeni bir güç dengesi oluşturmak için daha gelişmiş silahları Suriye ve bölgedeki başka ülkelere gönderme kararı alabileceğini düşünüyor.” diyen Kubovich yazısına şöyle devam etti:
“İsrail ordu yetkilileri, Putin’in İran’ı Rusya’ya yakınlaştırma çabasının bir parçası olarak, Tahran’a, Suriye’de çok daha fazla faaliyette bulunma özgürlüğü vermesinden endişe ediyor. İsrail için bir diğer endişe kaynağı, Rusya’nın, GPS ve elektronik harp sistemleri ile siber saldırılar aracılığıyla NATO’nun ya da Batı’nın, Akdeniz’de düzenleyeceği operasyonları baltalamasıdır. Bu durum ayrıca, İsrail ordusunun hareket özgürlüğünü sekteye uğratabilir ya da İsrail’deki sivil ve askeri teknolojileri bozabilir.”
Savaşın, Rus-İsrail ilişkilerine etkileri
Kudüs İbrani Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Yonatan Freeman ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, krizin İsrail-Rusya ilişkilerini birçok açıdan etkileyebileceğini söyledi.
Krizin öncelikle İsrail’in Suriye’deki hava hareket kabiliyetine etki edeceğini savunan Freeman, “İsrail bu konuda endişeli. Yaşanan gelişmeler ve Tel Aviv’in uzun süredir ABD’nin tutumunu desteklemesinin bir sonucu olarak, Rusya ile İsrail arasındaki mesafe açıldıkça İsrail’in bölgede faaliyet gösterme kabiliyeti de sınırlanabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Freeman, İsrail’in, Rusya ile ekonomik ilişkiler konusunda da endişeleri olduğunu zira oradan un ve bir miktar petrol ithal ettiğini hatırlattı.
Batı’nın Rusya’ya karşı uygulamaya koyduğu yaptırımlara da değinen Freeman, “İsrail, bu saldırıdan ötürü Rusya’yı kınadı ama Moskova’ya yaptırım uygulayıp uygulamayacağını ve eğer uygulanacaksa bunların ne tür yaptırımlar olacağını belirlemesi gerekiyor.” diye konuştu.
Freeman, Rusya’nın, İsrail’in alacağı kararı takip edeceğine ve atılacak adımın iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyebileceğine işaret etti.
Savaş, İran’ın nükleer arzularını kamçılayabilir
Ukrayna savaşı başlamadan önce İsrailli yetkililer, İran’la yürütülen nükleer müzakerelerde büyük ilerleme kaydedildiğini açıklamış ve kısa bir süre içinde anlaşmanın imzalanacağını öngörmüştü.
“Times of Israel” haber sitesinde 25 Şubat’ta yayımlanan bir haberde de İsrail’in Ukrayna krizinin sona ermesi için acil diplomatik çözümü tercih etme nedeninin, dünya kamuoyunun ilgisini yeniden nükleer anlaşmaya çekmek olduğu ifade edilmişti.
Ancak savaşın patlak vermesiyle İsrail, uluslararası aktörlerin, İran’la Viyana’da daha sıkı bir nükleer anlaşmaya varmayı geri plana atacağı endişesine kapıldı.
“İsrail, bu savaşın İran’ı, kendisini daha güçlü hissetmesine sebep olmasından ve onu, Batı’nın savaş değil anlaşma istediği düşüncesine itmesinden endişe ediyor.” diyen Freeman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu nedenle İran, ister yaptırımların sınırlandırılması isterse başka bir şekilde olsun anlaşma karşılığında daha büyük bir bedel isteyebilir. Bu da İsrail’i daha çok korkutur.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle Batı, İran’la İsrail’in çok da razı olmayacağı bir anlaşmaya varabilir. Böyle bir anlaşma, İsrail’in gelecekte İran’a karşı harekete geçme ihtimalini artırır. Çünkü bu tarz bir anlaşma İran’ın nükleer hırslarını durdurmaz.”
Freeman, “Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, İran’a, bir tür garanti unsuru olarak nükleer silah sahibi olması gerektiğini gösterebilir. Çünkü Ukrayna da geçmişte nükleer silahından feragat etmişti. Şimdi geldiği duruma bakın. Bu nedenle İran, Ukrayna’nın düştüğü duruma düşmemek ve rejimi korumak için nükleer silaha ihtiyacı olduğunu düşünebilir.” dedi.