Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş, Avrupa ülkelerini tedirgin ettiği gibi Almanya’nın da güvenlik politikasında önemli bir kırılmaya yol açtı.
Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat’ta saldırmasının ardından, Almanya Başbakanı Olaf Scholz alelacele Alman ordusunun (Bundeswehr) modernizasyonu ve güçlendirilmesi için, 100 milyar avroluk mali kaynak ayrılacağını ve savunma harcamalarının artırılacağını duyurdu.
2. Dünya Savaşı’ndan sonra savunma harcamalarına çok fazla kaynak ayırmayan ve uluslararası platformlarda temkinli ve dengeli bir politika izlemeye çalışan Almanya’da bazı tabuların artık yıkılıyor olması, ülkenin geçmişinden kopmaya başlaması olarak nitelendiriliyor.
Silahlanmış bir Almanya
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından, Almanya’nın savunma harcamalarına yüksek miktarda mali kaynak ayırması, yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Ordusu silahlanmış bir Almanya, Avrupa’nın en güçlü ordusuna sahip duruma gelebilir ve NATO’da da önemli bir konum elde edebilir.
Almanya’nın gelecek yıllarda silahlanmış ve modernize edilmiş bir orduya kavuşması halinde neler yapacağı konusu şimdiden merak edilmeye başlandı.
Geçmişte Almanya, silah harcamaları konusunda çok temkinli olmakla ve başta ABD olmak üzere diğer ortaklarına güvenmekle eleştiriliyordu.
Ancak Almanya’nın daha şimdiden NATO’da liderlik rolüne girmesinden de söz edilmeye başlandı.
Bununla birlikte, Almanya’da yeniden silahlanma sarmalı konusunda uyarıda bulunan eleştirel seslerin sayısı da artıyor.
Özellikle daha önceki dönemlerde silahlanmaya ve Angela Merkel hükümetlerinde savunma harcamalarına şiddetle karşı çıkan Sosyal Demokrat Parti ile Yeşiller’in, şimdi kendileri hükümetteyken silahlanma için böylesine yüksek bir kaynak ayırmaları da yaşanan paradoksu ortaya koyuyor.
Uzun yıllardır kullanılamayan uçak, gemi, helikopter ve tanklarla haberlerde alay konusu olan Alman ordusu kendisine ayrılan mali kaynakla artık modernize olabilecek.
Ancak bu modernizasyon ya da yeni silah veya teçhizat alımı hemen gerçekleşmeyecek. Amerikalılara olan askeri bağımlılığı azaltmak, en az 10 ila 15 yıl alacak.
Savunma uzmanları mali kaynağın kullanımının gelecek on yıla yayılmasının mantıklı olduğunu ifade ederek, yeni helikopterler ve F-35 uçakları hemen sipariş edilse bile en erken beş yıl içinde teslim edileceğine dikkati çekiyorlar.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Alman ordusu daha çok yurt dışındaki misyonlara, örneğin Balkanlar, Afganistan veya Mali’ye odaklandı. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş, Almanya’nın da adeta gözünü açtı ve kendi ülkesini ve müttefiklerini savunmaya odaklanan bir orduya dönüşme yoluna girdi.
Mali kaynak nerelere harcanacak
Almanya bu kaynağı başta Fransa olmak üzere Avrupalı ortaklarla yeni tankların ve savaş uçaklarının geliştirilmesi için düşünüyor.
Ancak uzmanların yapacağı çalışmanın ardından, kaynakla tam olarak neyin satın alınacağı tespit edilecek.
Genelkurmay Başkanı Eberhard Zorn, 180 bin olan asker sayısına 20 bin daha ilave ederek 203 bine çıkarma hedefi belirlediklerini açıkladı.
Hava Kuvvetleri’ne (Luftwaffe) yeni savaş uçağı alımı için 15 milyar, nakliye helikopterleri için 5 milyar, Eurofighter’ın daha da geliştirilmesi için 2,5 milyar avro ayrılması hedefleniyor.
Patriot hava savunma sisteminin modernize edilmesi, Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) alımı yapılması ve donanmanın korvet ile firkateyn tedarik etmesi amaçlanıyor.
Hükümetin ayrıca savunma harcamalarını gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 2 seviyesinin üzerine taşıma kararı ise savunma harcamalarının yıllık 50 milyar avrodan 67 milyar avroya yükseleceği anlamına geliyor.
Ancak uzmanlar paranın tek başına yeterli olmayacağını, karmaşık olan satın alma prosedürlerinin basitleştirilmesi gerektiğini savunuyor.
Çatışma bölgelerine silah vermeme tabusu Avrupa için yıkıldı
Almanya geleneksel olarak çatışmaların yaşandığı bölgelere silah satışı ya da sevkiyatı yapmıyor.
Ancak Ukrayna savaşının Avrupa içinde yaşanması, Almanları tarihte yaşanmışları hatırlatırken, beraberinde gelen endişe Ukrayna’ya silah verilmesi kararı alınmasına yol açtı.
Söz konusu Avrupa olunca Almanya prensiplerini çiğnemekte bir sakınca görmüyor.
Şayet bu savaş Almanya’dan 5 bin kilometre uzakta ve Avrupa dışında yaşanmış olsaydı Almanya hem silahlanma kararı almayacak hem de çatışma bölgelerine silah vermeme prensibini çiğnememiş olacaktı.
Ancak savaşın Berlin’e sadece 1300 kilometre uzaklıkta yaşanıyor olması Almanları da fazlasıyla endişelendirdi.
Nükleer santrallerin kapanma tarihi ileriye alınabilir
Angela Merkel döneminde nükleer santrallerin ve kömür madenlerinin kapatılması kararının ardından ülkede yenilebilir enerjiye yatırımlarda artış olmuştu.
Fakat Rusya’ya enerji yönünden bağımlı bir ülke konumunda olan Almanya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından bu bağımlılığı azaltmak için iki LNG terminali kurma kararı aldı.
Ayrıca hükümet, halen faaliyette olan nükleer santrallerin planlanandan daha uzun süre çalışmasına izin vermeyi düşünüyor.
Bu, nükleer enerjiyi ve kömürü mümkün olan en kısa sürede devre dışı bırakmak isteyen Yeşiller Partisi’nin karşısına yadsınamaz bir gerçek olarak çıkıyor.
CDU’lu Serap Güler’den SDP’ye eleştiri
Hristiyan Demokrat Birlik Partisinden (CDU) Federal Meclis Savunma Komisyonu üyesi olan Serap Güler, 100 milyarlık özel fonun, ordunun ekipman açısından sıkıntılı durumunu iyileştirmeyi amaçladığını söyledi.
Rusya’nın Ukrayna işgalinden bu yana Almanya’nın güvenlik mimarisinin yeniden düşünüldüğünü belirten Güler, füzelere karşı sadece diplomasi ile korunmanın mümkün olmadığının farkına varıldığını belirtti.
Sosyal Demokrat Parti’yi (SPD) zamanında hareket etmemekle eleştiren Güler, “Son yıllarda partimiz ordunun daha donanımlı olması için defalarca baskı yaptı. Ancak bu SPD nedeniyle defalarca başarısız oldu. Bu rota değişikliğini Yeşiller ile yapmaları bir yandan çok geç olsa da doğru. Birlik partileri olarak, müzakerelere katılmak ve taleplerimizin de dikkate alınması şartıyla hükümete bu konuda destek vermeye hazırız.” değerlendirmesinde bulundu.