Mahkeme, BAE’nin, Katar vatandaşlarına yönelik seyahat yasağı, Katar medyasına yönelik engellemeler ve dolaylı yollarla Katarlıları hedefleyen kısıtlamaların Irk Ayrımcılığı Sözleşmesi’ne aykırılık teşkil etmediğine hükmetti.
Mahkeme, Sözleşme kapsamındaki “ırk” ibaresinin doğum yoluyla elde edilen bir statü olduğunu ve sözleşmenin “vatandaşlık bağı esas alınarak yapılan ayrımcılığı” kapsamadığını kaydetti.
Vatandaşlık bağının hukuki bir statü olduğunu belirten mahkeme, BAE’nin uyuşmazlık konusunun ırk ayrımcılığına ilişkin olmadığı şeklindeki itirazlarını kabul etti.
BAE, Katarlılara yönelik kısıtlamalarda vatandaşlık bağının esas alındığı sebebiyle uygulamanın ırk ayrımcılığı teşkil etmediğini iddia etmişti.
Mahkeme Irk Ayrımcılığının Sözleşmesi’nin bireyleri korumayı hedeflediğini ve şirketlere yönelik kısıtlamaların Sözleşme kapsamında değerlendirilmediği gerekçesiyle Katar medyasına yönelik engellemelerin ihlal teşkil etmediğine karar verdi.
Mahkeme dolaylı kısıtlamaların Katarlıları da etkiliyor olmasını “ırk ayrımcılığı” olarak değerlendirmedi.
Divan 2018 yılında verdiği tedbir kararında, BAE’nin abluka kararından etkilenen ailelerin birleşiminin tekrar sağlanması, Katarlı öğrencilere eğitimlerini tamamlama imkanı verilerek bu öğrencilerin eğitimlerini başka bir ülkede devam ettirme isteği durumunda tüm eğitim kayıtlarının tahsis edilmesi ve Katar vatandaşlarının BAE’deki tüm mahkeme ve yargı organlarına erişimlerinin sağlaması gerektiğini belirtmişti.
Körfez’de abluka krizi
Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır yönetimlerinin, 5 Haziran 2017’de Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmeleri ve ekonomik abluka uygulamaları Körfez bölgesinde krize yol açmıştı.
Katar, BAE’ye karşı 21 Aralık 2017’nin ardından 3 Ocak, 14 ve 25 Şubat ile 4 Mart 2018 tarihlerinde hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletlere (BM) başvuruda bulunmuştu. Doha yönetimi, Bahreyn’i de iki kez hava sahası ihlali yaptığı gerekçesiyle BM’ye şikayet etmişti.
Katar Uluslararası Adalet Divanının yanı sıra BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesine de başvuruda bulunmuş ve Komite Katar’ın başvurusunu kabul etmişti.