Mardini, Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’na (COP27) katılımı sırasında AA’ya değerlendirmede bulundu.
ICRC’nin dünyadaki kırılgan topluluklara yönelik artan risklere ışık tutmak üzere COP27’ye katılım gösterdiğine işaret eden Mardini, aynı zamanda bu iklim değişikliğinin etkileri doğrultusunda söz konusu kesimlere gerekli yardımların sağlanmasını hatırlatmak istediklerini aktardı.
Komitenin iklim değişikliğinin kırılgan toplumlara yönelik olumsuz etkilerine bizzat tanıklık ettiğini dile getiren Mardini, “İklim krizinin olumsuz yansımaları dünya ülkelerini eşit düzeyde etkilemiyor. Maalesef kriz ve savaşları yaşayan ülkeler, iklim krizinden daha fazla etkileniyor.” dedi.
Mardini, çatışma bölgelerindeki “zayıf kesimlerin” daha çok zarar gördüğüne işaret ederek, şöyle devam etti:
“Sahada çalışan ekiplerimiz vesilesiyle silahlı çatışmalardan en çok zarar görenlerin zayıf kesimler ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha az hazırlıklı kesimler olduğunu görüyoruz. Çünkü silahlı çekişmeler, altyapının çökmesiyle birlikte hem hizmetleri engelleniyor hem oradaki toplumların ekonomik ve çevresel durumlarının kötüleşmesine yol açıyor.”
İklim krizleri insanları yaşam şekillerini değiştirmeye mecbur bırakıyor
Kırılgan toplumların bölgelerinde fark ettikleri iklim değişikliğinin etkilerini ICRC’ye ilettiklerini anlatan Mardini, iklim krizlerinin insanları yaşam şekillerini değiştirme mecburiyetinde bıraktığını söyledi.
İnsanların günlük hayatlarını, iklim değişikliğinin etkilerine göre değiştirdiğini Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali’deki hayvancılık yapanlardan duyduğunu aktaran Mardini, söz konusu bölgelerde iklim değişikliği sebebiyle hayvanların telef olduğu, insanların da günlük yaşamlarını değiştirme yollarına başvurduğunu ifade etti.
Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yaşayanların başkent Bangui’yi ikiye bölen Ubangi Nehri kıyısındaki evlerini terk etmek zorunda kaldığını aktaran Mardini, Ubangi Nehri’nde artan sel taşkınlarına bağlı olarak insanların ekinlerini, evlerini ve hayvanlarını kaybetmekle çok zarar ettiği için yerlerini terk etmek zorunda kaldıklarını kaydetti.
Şiddet olayları ve iklim değişikliğinin dünyadaki kırılgan toplumların koşullarını daha da zorlaştırdığını vurgulayan Mardini, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu toplulukların günlük yaşamları, şiddet içerikli çekişmeler ve iklim değişikliği sebebiyle kötüleşmeye devam ediyor. Bu insanlar artık etraflarında yaşananları algılamakta zorlanıyor. Hava durumunu eskisi gibi değerlendiremiyorlar ve iklim krizlerine karşı çaresizler.”
Kırılgan toplumların, iklim krizine bağlı olarak karşı karşıya kaldığı zorluklara rağmen COP27’de öne çıkan konular arasında yer almadığını dile getiren Mardini, “Bu topluluklar hala iklim değişikliğiyle ilgili çalışmalara tahsis edilen finansmanda en çok ihmal edilen kesimler arasında yer alıyor.” diye konuştu.
Uzun vadeli önleyici önlemlere ihtiyaç var
Zayıf toplumların iklim değişikliği nedeniyle maruz kalacağı tehlikelere işaret eden Mardini, iklim değişikliği ve çatışmaların zayıf toplumların can güvenliği ve sağlığını tehdit ettiğine ayrıca su ve gıda güvenliğinin yok olmasına neden olduğuna dikkati çekti.
“İklim değişikliğinin neden olduğu zorlukların üstesinden gelebilmek için uzun vadeli önleyici önlemlere ihtiyaç var.” diyen Mardini, bu noktada insani yardım alanında faaliyet gösteren kurumların çalışma yöntemlerini de değiştirmesi gerektiğini söyledi.
Mardini, “Mesela biz çeşitli Afrika ülkelerinde çiftçilere ve çobanlara yağmur mevsimlerinde ve su kıtlığı yaşanan dönemlerdeki dalgalanmalarla mücadele için sulama sistemi, tohum ve yem tedariki aracılığıyla destek oluyoruz.” dedi.
ICRC’nin zayıf toplumlara yardımları konusunda Mardini, Orta Afrika’da su kıtlığı zamanında su kuyuları kurduğunu, yerel halkın yeni derin kuyular açmalarına yardımcı olduklarını aktardı.
Yenilikçi bir yaklaşım gerekli
Mardini, kırılgan ve zayıf toplumlara iklim değişikliğinin neden olduğu zorlukları aşma konusunda yardımcı olmak için bu değişikliklere uyum sağlamak adına entegre ve yenilikçi bir yaklaşım çağrısında bulundu.
Yetkili, yerel toplumların, iklim değişikliği tehlikelerine uyum sağlayabilmesine yardımcı olacak uluslararası faaliyetlerin, genellikle insani yardım aktörlerinin sağlayabileceğinin ötesine geçtiğini dile getirdi.
Zayıf toplumlara destek için iklim değişikliğiyle ilgilenen uluslararası kurumlarla iletişimde olduklarını aktaran Mardini, bu konuda iş birliği ve dayanışma içinde olunması gerektiğini vurguladı.
Mardini, sözlerini “Şiddet ve çatışmaların yaşandığı zor bölgelerde yardımların ulaşmasının garanti altına alınması için birbirimize destek olmamız gerekiyor. Yaşamlarında meydana gelen değişikliklere uyum sağlamaları için iklim değişikliğinden etkilenen savunmasız grupları destekleme taahhütlerimizi yerine getirmek için birlikte çalışmalıyız. Çok sayıda kişinin bu sorunun dışında kalmasına izin vermeyeceğiz.” diyerek tamamladı.