Birçok devlet Rusya’nın bu eylemlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtirken, Ukrayna Rusya’nın başlattığı savaşın hesabını vermesi için uluslararası mahkemeleri harekete geçirdi.
Ukrayna, Rusya’ya karşı Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) davalar açarken, Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM), Ukrayna topraklarında işlenen suçları soruşturması talebinde bulundu.
UAD Rusya’dan savaşı derhal durdurmasını istedi
Ukrayna, 27 Şubat 2022’de Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı yargı organı UAD’ye başvurarak, “savaşın durdurulması”na hükmetmesini talep etti.
UAD, 16 Mart’ta açıkladığı tedbir kararlarında Rusya’nın “özel askeri operasyon” adı altında Ukrayna topraklarında başlattığı savaşı derhal sonlandırmasını, ayrıca kendisine bağlı askeri ve düzensiz birliklerin çatışmalara devam etmesine engel olmasını istedi.
Trinity College Dublin’den eski UAD çalışanı Dr. Mike Becker, Divanın “savaşa son verilmesi” kararına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, UAD’nin verdiği kararları infaz etme yetkisinin bulunmadığını belirtti.
Rusya’nın UAD’nin tedbir kararıyla bağlı olduğunu dile getiren Becker, “Rusya’nın karara uymaması durumunda Divanın elinde üçüncü ülkelerden yardım almak ya da durumu BM Güvenlik Konseyine taşımak seçenekleri bulunuyor.” ifadesini kullandı.
Rusya’nın Divanın kararının ardından savaşa son vermesinin makul bir beklenti olmadığını dile getiren Becker, “Ukrayna’nın amacı Divan eliyle Rusya’yı durdurmaktan ziyade, Rusya’nın uluslararası hukuka aykırı eylemlerini tescil ettirme amacı taşıyor.” dedi.
Becker’e göre üçüncü bir ülkenin savaşı sona erdirmek için Rusya’ya karşı askeri harekata girişmesi beklenmezken, Rusya’nın Güvenlik Konseyindeki veto yetkisi, Divanın tedbir kararının uygulanma ihtimalini azaltıyor.
Öte yandan davanın esasına ilişkin kararında Ukrayna lehine olması ihtimalinde bile, UAD’nin genellikle maddi tazminat, kınama, özür ya da eski hale iade gibi yaptırımlara hükmediyor olması UAD’nin kararlarını etkisiz bırakıyor.
Merkezi Lahey’deki UAD, sadece devletler arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin yargılama yaparken, kararları uyuşmazlığın tarafı devletler için bağlayıcı nitelikte bulunuyor.
41 ülke UCM’den Ukrayna’da işlenen suçları soruşturmasını istedi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), UAD’nin aksine devletler arasındaki uyuşmazlığı değil, yargı yetkisine sahip olduğu yerde gerçekleşen uluslararası suçlara ilişkin bireyler hakkında yargılama yapıyor.
UCM, soruşturmanın öncelikle failin ülkesi veya ilgili diğer ülkeler tarafından yapılmasını isterken, devletlerin etkili bir soruşturma yapmaması ve suçların cezasız kalması durumunda harekete geçiyor.
Ukrayna, 8 Eylül 2015’te, UCM’ye taraf olmamasına rağmen 21 Kasım 2013’teki “meydan olayları” ve sonrasında işlenen savaş suçu ve insanlığa karşı suçların soruşturulması için Mahkemeye kısıtlı yargı yetkisi vermişti.
UCM Savcılığı, Ukrayna’nın verdiği yargı yetkisine dayanarak yaptığı ön inceleme neticesinde 11 Aralık 2020’de soruşturma açmak için Mahkemeden soruşturma izni alacağını açıklamıştı.
Aradan geçen bir yıldan fazla süreye rağmen Mahkemeye soruşturma izni başvurusu yapmayan UCM Savcılığı, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaş sebebiyle Mahkemeye taraf olan 41 ülkenin ortak başvurusuyla, 3 Mart 2022’de Ukrayna’da işlenen suçlara ilişkin soruşturma başlatıldığını açıkladı.
UCM Savcılığı, Ukrayna’da işlenen suçlara ilişkin soruşturmasında topladığı delillere göre vatandaşlık ayrımı gözetmeksizin, Mahkemeden şüpheliler hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep edebilir.
Ukrayna topraklarında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği iddia edilen Rus askerleri ve komutanlarına ilişkin yakalama kararı verilmesi durumunda, kendi kolluk kuvveti bulunmayan UCM, kararlarının infazı için diğer devletlerin kolluk kuvvetlerine, Interpol, EUROPOL ve BM Barış Gücü misyonlarının iş birliğine ihtiyaç duyuyor.
Roma Statüsü’ne göre, hakkında yakalama kararı bulunan kişi, devlet başkanı veya üst düzey devlet veya hükümet görevlisi olsa da dokunulmazlığa sahip değil.
Fakat Ukrayna’da işlenen uluslararası suçlara ilişkin üst düzey Rus yetkililer hakkında yakalama kararı verilmesi ihtimalinde, hem Rusya’nın UCM’ye taraf olmaması hem de üst düzey Rus yetkililerin dokunulmazlık sahibi olması sebebiyle UCM’nin yakalama kararlarının infaz edilmesi ihtimali düşük görülüyor.
Leiden Üniversitesinden Profesör Carsten Stahn, UCM’nin Ukrayna olayındaki yargı yetkisine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Rusya, Roma Statüsü’ne imza atmasına rağmen UCM’ye taraf olmadı.” dedi.
UCM’nin etkisiz kalması sebebiyle, Rusların Ukrayna’da işlediği suçların cezalandırılması için özel bir mahkemenin kurulması fikrine değinen Stahn, “Bu tür bir mahkeme, kararlarını infaz etme, meşruiyet ve dokunulmazlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Benzer bir süreç El Beşir davasında yaşanmıştı
UCM’nin Sudan’ın eski lideri Ömer El Beşir hakkındaki yakalama kararına rağmen, Güney Afrika ve Ürdün, El Beşir’in ülkelerine yaptığı ziyaretler sırasında yakalama kararını uygulamamıştı.
Ürdün ve Güney Afrika, El Beşir’in UCM’ye taraf olmayan bir ülkenin başkanı olarak dokunulmazlık sahibi olduğu gerekçesiyle yakalama kararını infaz etmemişti.
UCM, Ürdün ve Güney Afrika’nın El Beşir’i yakalamayarak Roma Statüsü’ne aykırı hareket ettiklerini bildirmişti.
Ürdün ve Güney Afrika ise UCM’nin, kendilerini Statü’yü ihlal ile uluslararası hukukun temel prensiplerinden olan devlet başkanının dokunulmazlığı kuralını ihlal arasında seçime zorladığı sebebiyle Mahkemeyi eleştirmişti.
AİHM’nin devletlerarası yargı mekanizması harekete geçirildi
Ukrayna’nın Rusya’ya karşı AİHM’de açtığı 5 ayrı devletler arası davası bulunurken, bunların bazılarında Rusya aleyhine mahkumiyete hükmedildi.
Ukrayna son olarak “Egemen topraklarına karşı askeri saldırı sırasında Rus birlikleri tarafından yapılan büyük insan hakları ihlalleri” nedeniyle 1 Mart 2022’de Rusya’ya karşı ihtiyati tedbir uygulanmasını talep etti.
AİHM’deki Ukrayna-Rusya davalarına ilişkin AA muhabirlerinin sorularını yanıtlayan İstanbul Uluslararası Hukuk Merkezi akademik koordinatörü Abdurrahman Erol, “Bilinenin aksine AİHM yalnızca bireylerin veya tüzel kişiliklerin devletlere karşı şikayetlerini değil, devletlerin birbirleri hakkındaki şikayetlerini de ele alabiliyor.” dedi.
Erol, AİHM’de bu zamana kadar toplam 28 devletler arası dava yer alırken bunların 6 tanesinin Ukrayna-Rusya arasında olduğuna dikkati çekti.
Rusya’nın Avrupa Konseyinden çıkarılması dava süreçlerinde belirsizliğe yol açıyor
Rusya’nın Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılması, AİHM’deki dava sürecine nasıl bir etkisi olacağının belirsizliğini koruduğuna değinen Erol, “Kural olarak mevcut davaların devam etmesi gerekir. Rusya bugün itibarıyla Mahkemeye taraf olmasa da davalar açısından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiği tarih esas alınacağı için Rusya aleyhine başlamış davaların devam etmesi gerekir.” ifadesini kullandı.
Erol, “Rusya’nın Konseyden ve dolayısıyla AİHM’den atılmış olması Rusya aleyhine çıkacak kararların infazını güçleştireceği bir gerçek.” açıklamasında bulundu.
Rusya, 8 Şubat 1996’dan bu yana tarafı olduğu Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nden çekildiğini, 15 Mart 2022’de BM Genel Sekreteri’ne resmi olarak bildirmişti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Rusya’nın Konseyden kendiliğinden çekilmesine rağmen, 16 Mart’ta toplanarak Rusya’nın üyelikten çıkarılmasına karar vermişti.
Rusya’nın kendi çekilmiş olması ihtimalinde 31 Aralık 2022 itibarıyla hüküm doğuracak karar, Bakanlar Komitesinin kararıyla 16 Mart 2022 itibarıyla hüküm doğurmuş oldu.