Birleşmiş Milletler (BM), BM Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD ve Batılı devletlerin, müttefik olarak gördükleri Türkiye ve Katar’ın Kabil Havalimanı’nı işletmesi konusunda ısrar etmelerinin, hem güvenlik hem de zedelenen küresel imajlarını temizleme eksenli olduğu belirtiliyor.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Zorunlu Göç Çalışmaları Direktörü Prof. Dr. Veysel Ayhan, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Özdemir ve Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Eyüp Ersoy AA muhabirine yaptıkları değerlendirmede, BM, ABD ve Batılı ülkelerin Kabil Havalimanı’nın insani operasyonlar için işletilmesi ve açık kalmasını istemelerinin Taliban ile sınırlı ve dolaylı bir ilişki sürdürmek niyetini taşıdığını söyledi.
Ayhan, Batılı ülkelerin bir anlamda başarısızlıklarını havalimanını açık tutarak kapatmaya çalıştığını vurgulayarak, “Afganistan’da 100 ile 200 arasında ABD vatandaşı olduğu ifade ediliyor. Öte yandan ABD askerleri ile ortak çalışanların yanı sıra Taliban karşıtı operasyonlarda yer alan veya geçmiş hükümetlerde kritik görevler almış kişilerin de tahliyesi söz konusu.” bilgisini paylaştı.
ABD ve Batılı ülkelerin Kabil havalimanını bağımsız, uluslararası özerk statüye sahip bir yapıya dönüştürmek isteyebileceğini kaydeden Ayhan, Taliban’dan bunu talep etmiş olabileceklerini belirterek şunları anlattı:
“Böylelikle tüm uluslararası görüşmelerin havaalanında yapılması, uluslararası anlaşmaların havaalanında gerçekleşmesi, diplomatik misyonların havaalanı içerisinde yürütülmesi uluslararası ticaretin bir kısmının da havaalanı üzerinden yapılması talep edilebilir. Böylelikle doğrudan Taliban’la diplomatik ilişkiler resmi olarak kurulmadan da Afganistan’la ilişki sürdürülmesini sağlamak istiyor olabilirler.”
Ayhan, Kabil Havalimanı’nın dış kontrolü ve güvenliğini Taliban’ın sağladığı ancak alandaki iç güvenlik ve işleyişin Taliban dışı güçlerin elinde olduğu bir yapının kurulmasının Batılı ülkelerin Taliban’la diplomatik ilişki kurma tarzı olarak yorumlanabileceğini ifade etti.
Taliban’ın bu tarz bir ilişki boyutunu kabul etmediği gibi İran ve Çin’in Taliban’la bazı görüşmeler yürüttüklerine dikkat çeken Ayhan, ABD BM ve Batılı ülkelerin Kabil Havalimanı’nın işletmesinin Türkiye ve Katar tarafından yürütülmesi konusundaki ısrarlarının Taliban ile kurulacak iş birliği bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
NATO içinde tek Müslüman ülke Türkiye iken Katar’ın ise Taliban ile yıllardır diplomatik ilişki sürdürdüğünü ifade eden Ayhan, “Taliban güven duyabileceği ülkelerle teknik düzeyde iş birliği geliştirilebilir. Batı da bunun farkında olduğundan Türkiye ve Katar’ın adı öne çıkmaktadır. Toparlayacak olursak, Türkiye ve Katar’ın Müslüman ülke olmaları, Türkiye’nin NATO üyesi olması gibi unsurlar Batılı ülkelerin Türkiye ve Katar’a sıcak bakmalarına yol açmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Ayhan, Afganistan kaynaklı yeni bir göç dalgasına hazır olmayan Batılı ülkelerin, göçün yerinde durdurulması için de en azından havalimanı üzerinden Taliban’la görüşmeler, müzakereler, insani ve ticari ilişkiler sürdürmek istediklerini dile getirdi. Ayhan, “Aksi takdirde göçün kontörlü sağlanamazsa bu durum özellikle AB ülkeleri açısından riskler barındırmaktadır. ” diye konuştu.
“Taliban’la ilişkileri sürdürüp, kontrol altında tutmak istiyorlar”
Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Özdemir ise ABD Başkan Joe Biden, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Özel Temsilci Zalmay Halilzad ve müttefiklerinin Afganistan’da gerçekleştirdikleri 20 yıllık süreci başarılı gösterip sorumluluğu Afgan tarafına yıkmaya çalışmalarına rağmen hem kendi kamuoyları hem de dünya kamuoyu nezdinde Afganistan’ın bir başarısızlık olduğu gerçeğini değiştiremediklerini söyledi.
Afganistan’ın yakın gelecekte terör örgütleri için güvenli bir liman olma riski taşıdığına dikkat çeken Özdemir, bunun en somut örneğinin geçtiğimiz günlerde havaalanında gerçekleşen DEAŞ saldırısı olduğunu kaydetti.
Özdemir, başta ABD ve BM olmak üzere birçok Batılı ülkenin müttefiki gördükleri Türkiye, Katar ve Pakistan’ı güvenlik sebebiyle Afganistan’da ön plana çıkarmaya çalıştıklarına dikkat çekerek, “Kabil havaalanı Taliban’ın dış dünyaya açılan kapısı konumunda ve kim tarafından işletilirse o minvalde bir dış politika yürütüleceğini düşünüyorum. Bunun yanında BM ve AB gibi kolektif yapıların ülkede ortaya çıkan insani dramlar yönünden de sorumlulukları var. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi açısından da uluslararası bir yapı tarafından işletilen ve güvenliği sağlanan bir havaalanının varlığı önemli.” diye konuştu.
Özdemir, Batılı devletlerin 1996-2001 yılları arasında olduğu gibi izole edilmiş ve radikal unsurlarla ilişki kuran bir Taliban istemediklerini dolayısıyla Taliban’la ilişkilerini koruyarak kontrol altında tutmak istediklerini dile getirdi.
Kabil Havalimanı’nın kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Özdemir şöyle devam etti:
“Taliban için havaalanı uluslararası ortamda meşru bir yapı olabilmenin ve bu sayede politik ve ekonomik anlamda destek alabilmenin önemli bir kaynağı. Hali hazırda havaalanının işletilmesi ve güvenliği anlamında gerekli uzmanlık ve teknik kapasitesi bulunmuyor. Bu nedenle dış desteğe ihtiyacı var. Ayrıca güvenlik kuvvetleri ve mülki idarenin oluşturulması anlamında da dış destek talebi olacaktır. “
“Küresel imajlarını temizlemek için istiyorlar”
Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Eyüp Ersoy da Kabil Havalimanı’nın açık ve işler olmasının Afganistan ile ilişkilerini sürdürmek isteyen tüm ülkeler için önemli olduğunun altı çizdi.
Havalimanının açık ve işler olmasının ABD ve müttefiklerinin ülkedeki diplomatik varlığını mümkün ve kolay kılacağını söyleyen Ersoy, “Afganistan ile sürdürülebilir diplomatik ilişki için bu havaalanı uluslararası bir erişim noktası konumunda. Aksi takdirde ABD ve müttefiklerinin Afganistan’dan diplomatik olarak tamamen dışlanma olasılığı bulunuyor.” diye konuştu.
Ersoy, Afganistan’da askeri anlamda bir başarısızlık yaşanmasına rağmen Batılı devletlerin ülkenin hem yeniden imarında rol almak istediklerini hem de ekonomik ilişkilerde devre dışı kalmak istemediklerin aktardı.
Batılı ülkelerin Afganistan’daki varlıklarını devam ettirmelerinin en önemli uluslararası erişim noktasının Kabil Havalimanı olduğuna dikkat çeken Ersoy, şöyle devam etti:
“Bu ülkeler, Afganistan ile ticaret ve yatırım ilişkilerini sürdürmek istiyorlar. Havaalanının işletmesinin Türkiye ve Katar gibi, ABD ve Avrupa devletleri ile yakın iş birliği içerisinde olan ve Afganistan’da ortaklık yapılabilecek ülkeler tarafından yapılmasını istiyorlar.”
Ersoy, ABD ve müttefiklerinin 20 yıllık işgal sürecinde yaptıkları yıkımı kapatmaya çalıştıklarını vurgulayarak, “Afganistan’a gidecek insani yardımların ulaşımını sağlamaya ve uluslararası kamuoyuna ülkenin imarına katkı sağlayan bir görüntü vermeye çalışıyorlar. Bir anlamda oldukça yıpranan küresel imajlarını yeniden tamir etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Afganistan’da güvenilir bir erişim noktası gerekiyor, o da Kabil havaalanı.” değerlendirmesinde bulundu.