Sovyetler Birliği’nin 4 Ekim 1957’de ilk yapay uyduyu uzaya fırlatmasının anısına Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla her yıl 4-10 Ekim’de kutlanan “Dünya Uzay Haftası”nın bu yılki teması, “Uzayda Kadınlar” olarak belirlendi.
Uluslararası toplum böylece hem kadınların uzay bilimine katkısına dikkat çekmeyi hem de bu alanda faaliyet gösteren kadınların sayısını artırmayı hedefliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Uzay İşleri Ofisinin verilerine göre, dünya genelinde astronotların yüzde 11’ini, uzay iş gücünün ise yaklaşık yüzde 20’sini kadınlar oluşturuyor.
Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanında çalışma yürüten araştırmacıların da yaklaşık yüzde 30’u kadın.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) verilerine göre de Mart 2020 itibarıyla uzaya çıkan 566 kişinin yalnızca 65’i kadın.
Çukurova Üniversitesi Uzay Bilimleri ve Güneş Enerjisi Merkezi (UZAYMER) Müdürü Prof. Dr. Aysun Akyüz ve Erciyes Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi İnci Akkaya Oralhan, uzay çalışmalarının önemini, son yıllarda uluslararası aktörler arasında hız kazanan uzay yarışını, uzay turizmini ve kadınların bu alandaki yerini AA muhabirine değerlendirdi.
“Kadının uzay araştırmalarında yer alması ayrımcılıktan uzak bakış açısıyla mümkün”
Akyüz, ABD’nin uzay araştırmalarında Çin ile iş birliğini yasaklamasının ve bu ülkeyi Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) dahil etmemesinin, Çin’in bu alandaki çalışmalarına ivme kazandırdığını ifade etti.
Bu gelişmelere rağmen uzaya gitmenin zorluğuna dikkati çeken Akyüz, “Bu, uzay yarışında söz sahibi olmayan ülkelerin sıradan vatandaşları için her zaman pahalı olacak.” dedi.
Akyüz, “Gelişen ve değişen toplumlarda giderek artan sayıda kadının her alanda olduğu gibi uzay araştırmalarında da yer almasının ancak verilecek planlı, kapsamlı bir eğitim ve her türlü ayrımcılıktan uzak bir bakış açısıyla mümkün olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.
Halihazırda az sayıda ve “çok zengin” kişilerin uzaya turistik seferler gerçekleştirebildiğini söyleyen Akyüz, uzay turizmine ciddi bütçeler ayrıldığını ve bu alanın 2050 yılına kadar hızlı bir gelişim göstereceğine işaret etti.
“Çalışmalara yön veren kadın bilim insanı sayısı artıyor”
Uzay çalışmalarının önemini kavramak için bu çalışmaların neden yapıldığının anlaşılması gerektiğini vurgulayan Oralhan da gündelik hayatı kolaylaştıran çoğu teknolojinin uzaydan elde edilen bilgiler ışığında geliştirildiğini belirtti.
Oralhan, uzay araştırmalarının gezegenin karşı karşıya kalabileceği tehlikelerin önlenmesi, iletişim araçlarının daha hızlı ve etkin şekilde kullanılması ve teknolojik ilerlemenin sağlanmasına hizmet ettiğini dile getirdi.
Birçoğu fiziksel olarak uzaya yolculuk yapmasa da astronomik uyduların geliştirilmesine ve uzay biliminin ilerlemesine sunduğu katkı ile kadınların sektördeki yerini aldığını anlatan Oralhan, “Yüzde olarak henüz yeterli çoğunluğa ulaşmamış olsak da bu tür çalışmalara yön veren kadın bilim insanı sayısı her geçen gün artmaktadır. Elbette ki her alanda olduğu gibi insanoğlunun olduğu her yerde ve uzay yolculuklarında da kadınlar yerini almıştır ve almaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
Gelecekte yeni enerji kaynaklarına duyulan ihtiyacın artacağını vurgulayan Oralhan, bu durumun “uzay madenciliği” adı altında yeni araştırmaların yürütülmesine yol açtığına işaret etti.
Tüm bu çalışmaların uzayda uluslararası barışçıl bir iş birliğini de beraberinde getireceğine dikkati çeken Oralhan, kurulmakta olan uzay düzenini sürdürülebilir kılacak ilkelerin BM anlaşmalarına dayalı “Uzay Hukuku” ile belirlendiğini aktardı.
Oralhan, bu tarz çalışmaların maliyeti göz önüne alındığında, Çin gibi ekonomik açıdan güçlü ülkelerin, bu alanda öncü adımlar atmasının beklenen bir durum olduğunu söyledi.
Teknolojik gelişmelere paralel olarak uzay seyahatinin maliyetinin düşeceğini söyleyen Oralhan, şunları kaydetti:
“Ayrıca uzay uçuşları için şimdiki durumda belirli fiziksel testleri ve uçuş öncesi eğitimleri geçmek gerekmektedir. Fakat ileride bu fiziksel testlere ve yeterliliklere gerek kalmadan, insanlı yolculuklara daha uyumlu, yerçekimsiz ortamı daha kullanılabilir hale getirebilen uzay araçları geliştirilebilir. Herkesin uzaya gidebileceği bir gelecek olabilir ama ne kadar yakın sorusuna cevap vermek uzaya gitmekten daha da zor.”
“Uzaydaki kadınlar”
16 Haziran 1963’te “Vostok 6” ile gerçekleştirdiği uçuş ile Rus kozmonot Valentina Tereshkova, kadınların uzay serüvenini başlatmış oldu. Tereshkova yaklaşık 70 saatlik yolculuğunda dünyanın etrafında 48 tur attı.
Sally Ride da “STS-7” mekiği ile 1983 yılının haziran ayında uzaya çıkan ilk Amerikalı kadın olma unvanını kazandı.