Ürdün, 2016’da İsrail’den 15 yıllığına, 10 milyar dolara doğal gaz ithal etmek için bir anlaşma imzaladı. 2020’de yürürlüğe giren bu anlaşma, hem halkın hem de Meclis’in tepkisine neden oldu.
Halk, “düşmanın gazını almak işgaldir” sloganıyla sokaklara dökülürken, milletvekilleri de Avrupa ve Arap ülkelerine doğal gaz ihraç eden Cezayir gibi bir ülke dururken, İsrail’den gaz alınmasına karşı çıktı.
Parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi de Ocak 2020’de, İsrail’den gaz ithalatını yasaklayan kanun teklifini onayladı ancak söz konusu teklif, süreç tamamlanmadığı için henüz yasalaşmadı.
Ürdün Sanayi ve Ticaret Bakanı Yusuf eş-Şemali, mart ayında yaptığı açıklamada, Cezayir’den Ürdün’e sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarik etmesini istediklerini, Cezayir’in de bu talebi değerlendirmeye alacağı vaadinde bulunduğunu belirtti. Bu açıklama, Ukrayna savaşıyla doğal gaza olan talebin arttığı bir ortamda, “Ürdün’ün pusulası, İsrail’den Cezayir’e mi döndü” sorusuna neden oldu.
Uzmanlar, bu değişiminin altında, Ürdün yönetiminin, İsrail’de Binyamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı hükümetten ve politikalarından duyduğu endişenin yattığı görüşünü dile getiriyor.
Ziyaret diplomasisi sonuç verdi
Cezayir Enerji Bakanı Muhammed Arkab, 21 Şubat 2023’te, Ürdün meclisinden bir heyeti kabul etti.
Arkab, ziyaretin akabinde yaptığı açıklamada, Ürdün’e ham petrol, LNG ve sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) tedarik etme konusunu ciddi bir şekilde değerlendirdiklerini belirtti.
Ürdün heyetinin ziyaretinden birkaç gün sonra Sanayi ve Ticaret Bakanı Şemali de Cezayir’e gitti. Bu ziyaret, Cezayir’den Ürdün’e doğal gaz tedarik etmesinin talep edilmesi ve bunun değerlendirileceği yönünde taahhüt alınmasıyla sınırlı kalmayıp iki ülke arasında 2023-2025 yılları arasında ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesi için bir yol haritası belirlenmesini de içerdi.
İki ülke arasındaki bu hızlı işbirliği hamlesi aslında, Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın, 3-4 Aralık 2022’de Cezayir’e gerçekleştirdiği ziyaretle başladı.
Ürdün Kralı ile Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, gerçekleştirdikleri görüşmede, iki ülke arasındaki işbirliğinin özellikle siyasi, iktisadi, ticaret, yatırım ve savunma alanlarında geliştirilmesi gerekliliğine vurgu yaptı.
Söz konusu görüşme, iki lider arasındaki ilk görüşme de değildi. Liderler, Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Kasım 2022’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’nın (COP27) oturum aralarında da bir araya geldi.
Aynı şekilde, Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah da kasım ayı başlarında Cezayir’de düzenlenen Arap Birliği zirvesine katıldı ve Tebbun ile özel görüşme fırsatı buldu.
Bu ziyaretler, ikili ilişkilerin güçlenmesini ve Cezayir’in Ürdün’e doğal gaz ihraç etmesi konusunun gündeme gelmesini sağladı.
Ürdün’ün talebi karşılanabilir mi?
Ukrayna savaşı başlamadan önce gazda üretim fazlası olan Cezayir’in, Avrupa’nın Rus gazına alternatif arayışları sonucu başta Avrupa ülkeleri olmak üzere müşterilerinin talebini karşılayacak üretim fazlası kalmadı.
Zira tek başına İtalya, 2022’de Cezayir’den 4 milyar metreküp doğal gaz satın aldı ve 2024’e kadar da bunu 9 milyar metrekübe çıkarmak için anlaşma imzaladı.
Cezayir, 2022’de 56 milyar metreküple doğal gaz ve LNG üretiminde maksimum kapasiteye ulaştı. Bu, 2010’dan bu yana kaydedilen en yüksek rakam oldu.
Fransa, Slovenya ve Portekiz gibi Avrupa ülkelerinin, Cezayir gazı konusunda rekabete girmesi, Ürdün’ün talebinin yakın zamanda karşılanmasının teknik açıdan zor olduğunu gösteriyor.
Bu da Cumhurbaşkanı Tebbun’un, Cezayir enerji devi Sonatrach’tan, bu yıl doğal gaz ihracatını ikiye katlayarak 100 milyar metrekübe çıkarmasını neden istediğini açıklıyor.
Cezayir için 2023’te bu rakama ulaşmak imkansız gibi görünse de mevcut yönetimin, enerji sektörünün gelişmesi için yaklaşık 40 milyar dolar finanse etmesi ve uluslararası şirketlerin bu alanda yaptığı yatırımlar, Cezayir’in gelecek yıllarda üretim oranını artırmasına katkı sağlayacaktır.
Ürdün’ün; İtalya, İspanya ve Fransa gibi ülkelere kıyasla doğal gaz ihtiyacının az olması nedeniyle ve Cezayir’de, Amman’a öncelik verecek siyasi bir iradenin varlığı durumunda, bu talebin karşılanması zor olmayacaktır.