Amman yönetimi, geçmiş yıllarda dünyanın en ateşli krizlerinin yaşandığı bir coğrafyada istikrarını korumayı başardı.
Kraliyet vizyonuna göre, süreç yönetimindeki başarısızlık ve görevlerin tamamlanmasındaki eksiklik, sorunların hızlıca krize dönüşmesinin en belirgin özelliklerindendi.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, zor ekonomik şartlara ve sınırlı gelir kaynaklarına rağmen, özellikle bölgenin tanık olduğu gelişmelerde ülkesini siyasi haritanın vazgeçilmez bir oyuncusu olarak konumlandırmayı başardı.
Ancak hükümette siyasi ve ekonomi konularında etkin aktörler, Kraliyetin olumlu mesajlarını algılayamadıkları gibi güçlü ve doğru bir yol bulmakta da başarılı olamadı.
Kral 2. Abdullah, Ekim 2016 ile Nisan 2017 arasında kapsamlı bir reformun hedeflendiği “tartışma dosyaları” olarak bilinen 7 konuyu gündeme getirdi.
Ürdün Kralı ayrıca son dönemde ülkedeki siyasi isimlerle bir dizi toplantılar yaparak, deneyimli kişilerin görüşlerinden de istifade edilmek suretiyle halka dokunacak bir üslupla reform çalışmalarının uygulanmasını istedi.
Kral 2. Abdullah, ekonomik, idari ve siyasi reformların sloganlara ihtiyaç duymadığını bilakis net sonuçlara ulaşılması için rol paylaşımı ve kapsamlı incelemenin gerektiğini söyledi.
Halkla iletişimin sürmesinin zorunluluğunu vurgulayan Ürdün Kralı, onların reformlara ilişkin izlenimlerinin dinlenmesi ve deneyimli isimlerden istifade edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sağlık Bakanı’nı koltuğundan eden Salt Devlet Hastanesindeki kriz
Son dönemde ülkeyi sarsan krizlerin ilki, Salt Devlet Hastanesinde oksijen sistemindeki kesinti nedeniyle 7 hastanın hayatını kaybetmesiyle başladı.
Hastaneyi ziyaret ederek krize bizzat müdahale eden Ürdün Kralı, hastane müdürünün derhal istifasını istedi, Sağlık Bakanı Nezir Ubeydat’ı görevden aldı ve konuyu yargıya taşıdı.
Ancak olay ülkede büyük infiale yol açtı ve devlet idaresinde izlenen yöntemin değiştirilmesi talepleri bir aşamadan sonra hükümetin istifasının istendiği protestolara dönüştü.
Prens Hamza’nın da adının karıştığı darbe girişimi iddiası
Yılın ikinci büyük krizi ise 3 Nisan akşamı yaşandı. Ürdünlüler, eski Kraliyet Divanı Başkanı Basim Avadallah ile Kraliyet ailesinden Hasan bir Zeyd’in gözaltına alınmasıyla nefeslerini tuttukları zor bir gece yaşadı.
Yabancı basın, gelişmeleri “darbe girişiminin önlenmesi” olarak nitelendirirken, ilerleyen süreçte Kral 2.Abdullah’ın kardeşi eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin’in de içinde yer aldığı belirtilen olaylarda bazı isimler Devlet Güvenlik Mahkemesine sevk edildi.
Daha önce benzer bir durumla karşılaşmadıklarından Ürdünlüler için bu olay “dışarının etkisiyle” gerçekleşen bir meseleydi. Ancak olayda dış mihrakların parmağının olduğu yönündeki hükümet açıklamalarındaki muğlaklık, meselenin iç yüzüne ilişkin şüpheleri de beraberinde getirdi.
Kral 2. Abdullah ile Prens Hamza arasındaki anlaşmazlık, amcaları Hasan bin Talal’ın müdahalesiyle Kraliyet ailesi içinde çözüldü. Gözaltına alınan 16 kişi serbest bırakılırken, eski Kraliyet Divanı Başkanı Avadallah ile Kraliyet ailesinden Bin Zeyd’in tutukluluğu ise devam ediyor.
Meclisteki konuşmasıyla tartışma yaratan Acarime’nin vekilliği düşürüldü
Söz konusu sanıklara ilişkin mahkeme sürecinin başlaması ve konuya ilişkin siyasi perdenin kapanmasıyla ülke rahat bir nefes almaya hazırlanırken, geçen ay yeni bir kriz patlak verdi.
İsrail’in Filistin topraklarındaki saldırılarının protesto edildiği 21 Mayıs günü ülke genelinde yaşanan elektrik kesintilerine tepki gösteren Milletvekili Usame el-Acarime’nin Meclisteki konuşması tartışma yarattı.
Acarime, Mecliste 24 Mayıs’ta düzenlenen oturumda yaptığı konuşmada, ülke genelinde yaşanan elektrik kesintisinin, Ürdünlü aşiretlerin Filistin’e destek gösterisini engellemek için kasıtlı şekilde gerçekleştiğini söyledi.
Yaşanan süreçte milletvekilliği düşürülen Acarime, 17 Haziran’da da gözaltına alındı.
Kötü kriz yönetimi
Ürdünlüler, Meclisin krizi kötü yönettiği konusunda hem fikir oldukları gibi Acarime’ye desteklerini de esirgemedi. Ayrıca birleştikleri bir başka husus da Kral’a karşı kötü bir ifade kullanılmaması idi.
Yaşanan tüm bu krizlere ve yansımalarına bakıldığında, Ürdün halkının Haşimi Krallığı’nın devamı konusunda herhangi bir fikir ayrılığı yaşamadığı ancak daha iyi bir yaşam için tüm yönleriyle kapsamlı bir reform talep ettiği görülüyor.
Bu noktadan hareketle Ürdünlüler, işlerin, ülkenin yüksek çıkarlarını hesaba katmayan, makamlarını kendi çocuklarına ve yakınlarına bırakmanın derdindeki kişilere değil, halk tarafından kabul görmüş “geleneksel olmayan” isimlere verilmesi durumunda Kral’ın ortaya koyduğu reformların gerçekleşebileceği yönünde genel bir kanaate sahip.
Ürdün halkı ayrıca Kral’ın ortaya koyduğu reform vizyonunun, onu uygulamaya hevesli, deneyimli ve birikimli kişiler tarafından benimsenmesi halinde ülkede siyasi, ekonomik ve idari alanda da bir refahın mümkün olacağını ifade ediyor.
Kral 2. Abdullah’ın yakın zamanda devletin üst kademelerinde köklü değişiklikler yapacağı çeşitli çevrelerce dillendiriliyor.
Ülkenin genel durumundaki muhtemel değişiklikler, önümüzdeki süreçte yer almaları beklenen yeni isimlere bağlı.