Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, darbe girişimi olarak nitelendirilen kararlarının ardından İÇCP’den yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, “Tunus’ta yaşananlar; halkların iradesini hedef alan ve onları diktatörlüğe geri döndürmeyi amaçlayan karşı devrim güçlerinin planlarının bir devamıdır.” ifadesine yer verildi.
Açıklamada ismi zikredilmeyen bazı ülkelerin verdiği desteğin, bölgeye yıkım, kriz, kaos ve siyonistler ile Batılı ülkelerin planlarına bağımlılıktan başka bir şey getirmediği kaydedildi.
Söz konusu ülkelerin, “iktidarın barışçıl yollarla el değiştirdiği modern devletin temellerinin inşası konusunda diğer halklar için de bir umut olan Tunus’taki demokrasi tecrübesini baltalamaya çalıştığı” vurgulandı.
Açıklamada, Tunus halkı, meşru kurumlarını müdafaa etmeye, uluslararası toplum ise seçimle iş başına gelen yönetime yapılan “darbeyi” kınamaya çağrıldı.
Ne olmuştu?
Tunus’ta hükümet ve muhalefet partilerine yönelik protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi azlettiğini ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler, Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ve beraberindeki milletvekillerini Meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Said’in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal dayanağı bulunmayan bu adımın bir “darbe” olduğunu vurgulamıştı.